Logo

Hukuk Genel Kurulu2024/163 E. 2024/372 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İş sözleşmesinin devamsızlık nedeniyle feshedildiği bir davada, fesih öncesi düzenlenen bir tutanağın altındaki imzaların, hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında tanık olarak dinlenmesinin gerekip gerekmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Hukuk Genel Kurulu, usulden bozma kararı sonrasında mahkemenin Özel Daire bozma kararına uyarak verdiği kararın, direnme kararı veya kanunla belirlenen diğer hallerden olmadığı, bu nedenle temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu görev alanına girmediği gözetilerek dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/165 E., 2023/846 K.

KARAR : Davanın kabulüne

ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 15.05.2019 tarihli ve

2017/22327 Esas, 2019/10745 Karar sayılı BOZMA kararı

1. Taraflar arasındaki işçilik alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Konya 2. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca usulden bozulmuş, Mahkemece Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararından sonra yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne karar verilmiştir.

3. Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

4. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

5. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 24.12.2009-09.10.2014 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından 02.10.2014, 08.10.2014 ve 09.10.2014 tarihlerinde devamsızlık yaptığı gerekçesiyle devamsızlığı olup olmadığı, mazeretinin bulunup bulunmadığı sorulmadan ve savunması da alınmayarak feshedildiğini, feshin haksız ve usulsüz olduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri ile ödenmeyen ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı

6. Davalı Orjin Mühendislik Isı Sis. San. ve Tic. Ltd. Şti. (Orjin Ltd. Şti.) dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.

Mahkeme Kararı

7. Konya 2. İş Mahkemesinin 09.12.2015 tarihli ve 2014/782 Esas, 2015/733 Karar sayılı kararı ile; davalı tarafından davacının devamsızlığının haklı nedene dayanıp dayanmadığı konusunda araştırma yapılmaksızın iş sözleşmesi feshedildiğinden feshin haklı nedene dayanmadığı ve davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, tanık beyanıyla fazla çalışma ile genel tatil günlerindeki çalışmaların ispat edildiği, yıllık izin ücreti ile ödenmeyen ücret alacaklarının da bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı

8. Konya 2. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

9. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 15.05.2019 tarihli ve 2017/22327 Esas, 2019/10745 Karar sayılı kararı ile; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, “…2- Taraflar arasında iş aktine feshi hususu itilaflıdır.

Davacı iş aktinin davalı tarafından haksız olarak son verildiğini ileri sürmektedir. Davalı vekili ise duruşmalardaki beyanlarında davacının iş aktine iş veren tarafından haklı olarak son verildiğini belirterek iş yeri dosyası içerisinde davacıya ait devamsızlık tutanaklarını dosyaya sunmuş bu tutanaklarda davacının 02-08-09.10.2014 tarihlerinde işe devam etm etmediği belrtilmiştir. Ayrıca iş yerinde tutulan 02.10.2014 tarihli tutanakta tutanak tarihnde davacının iş yeri ofisine giderek özlük dosyasından başka bir işe başlayacağını belirterek bir takım evraklar istediği, kendisinden elinde bulunan zimmetli malzemeleri ve yaka kartını iade etmesi istenince kaba davranışlarda bulunarak ve kötü sözlerle hitab ederek iş yerini terk ettiği belirtilmiş, tutanağın altı idari sorumlu, il müdürü, teknik sorumlu ve ofis personeli tarafından imzalanmıştır. Davacı tanığı ise fesih hakkında beyanda bulunmamıştır. Budurumda HMK 31. madde gereği hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunduğu göz önüne alınarak iş yerinde tutulan davacının iş yerini terkederek gittiği yönündeki 02.10.2014 tarihli tutanak altına imzası bulunan tutanak mümzileri dinlenildikten sonra davacının kıdem ve ihbar tazminatı talepleri hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar bu taleplerin kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozma sebebidir.

3- Her nekadar davalı vekili davacıya ödenen avansın hesaplamaya dahil edilmediği gerekçesi ile de temyiz itirazında bulunmuş ise de; davalı tarafça cevap dilekçesinin sunulmadığı anlaşılmış olup cevap dilekçesinde takas ileri sürülmediği taktirde hakim dosyadan davalının mukabil bir alacağının olduğunu anlasa dahi takas sebebiyle hüküm tesis edemeyeceğinden mahkeme tarafından davalı vekilinin takas defii hususunda bir değerlendirme yapılmamasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı

10. Konya 2. İş Mahkemesinin 16.07.2019 tarihli ve 2019/846 Esas, 2019/882 Karar sayılı kararı ile; Özel Dairenin bozma kararına uyulmaması yönünde karar verildiği belirtilerek gerekçesiz şekilde direnme kararı verilmiş ancak 26.08.2019 tarihli ve 2019/846 Esas, 2019/882 Karar sayılı ek karar ile; karar gerekçesinin tamamlanması açısından ek karar yazılması gerektiği belirtilerek 02.10.2014 tarihli tutanağın davacı tarafın savunması kapsamında olmadığı, davalı tarafın davaya cevap vermediği, ayrıca davalı tarafın 02.10.2014 tarihli tutanaktan sonra davacının devamsızlığına ilişkin üç ayrı güne ait tutanaklar düzenleyerek fesih ihtarında devamsızlığa dayandığı, davalı tarafın fesih ihtarında devamsızlığa dayanmış olması ve fesih sebebiyle bağlı olması nedeniyle davalı tarafın fesih ihtarında bildirmediği, cevap dilekçesinde ileri sürmediği hususları içeren 02.10.2014 tarihli tutanaktaki kişilerin davalı taraf tanık listesi vermese de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 31 inci maddesinde düzenlenen hâkimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında tanık olarak dinlenebileceğinin kabulünün mümkün olmadığı, 6100 sayılı Kanun'un 31 inci maddesindeki düzenlemenin hâkimin resen delil toplaması ve tarafların ileri sürmediği hususları dikkate alması şeklinde değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi

11. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu Kararı

12. Hukuk Genel Kurulunun 09.12.2021 tarihli ve 2019/(22)9-752 Esas, 2021/1648 Karar sayılı kararı ile; hâkimin karar verip davadan el çektikten sonra dosyayı yeniden ele alıp ek karar ile gerekçe yazmasının mümkün olmadığı, 16.07.2019 tarihli direnme kararının ise gerekçe içermediği, bu durumda mahkemece yapılacak işin bozma nedenlerine karşı direnmenin gerekçesini (gerekirse yeni bir hüküm oluşturmayacak şekilde yasal sınırlarda genişleterek) açıkça kaleme alarak kararda göstermek olduğu gerekçesiyle direnme kararının usulden bozulmasına karar verilmiştir.

13. Konya 2. İş Mahkemesinin 16.10.2023 tarihli ve 2022/165 Esas, 2023/846 Karar sayılı kararı ile; Hukuk Genel Kurulunun usulden bozma kararına uyularak Özel Daire bozma kararı uyarınca tutanak tanıkları dinlenmiş ve gerekçede dinlenen tanıkların davalı işverenin iddiasını doğrulamadıkları, davalı işveren tarafından iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın feshedildiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

14. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

15. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; iş sözleşmesinin devamsızlık nedeniyle davalı işverence 09.10.2014 tarihinde feshedildiği konusunda ihtilafın bulunmadığı somut olayda, davacı hakkında düzenlenen 02.10.2014 tarihli tutanakta imzası bulunan tutanak tanıklarının “Hâkimin davayı aydınlatma ödevi” kenar başlığını taşıyan 6100 sayılı Kanun’un 31 inci maddesi uyarınca dinlendikten sonra varılacak sonuca göre kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin değerlendirilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

16. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesine geçilmeden önce Hukuk Genel Kurulunun usulden bozma kararı sonrasında Özel Daire bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmesi karşısında Mahkemece verilen hükmün yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre bu karara yönelik temyiz itirazlarının Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Daire tarafından mı incelenmesi gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE

17. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanması gereken 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 429 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereğince mahkemelerce verilen direnme kararlarının temyiz incelemesinin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılması gerekmektedir. Aynı husus 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 15 inci maddesinde de belirtilmiştir.

18. Bununla birlikte 17.04.2013 tarihli ve 6460 sayılı Kanun ile 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 429 uncu maddesine eklenen dördüncü fıkra ile davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesinin de her hâlde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılacağı belirtilmiştir. Yapılan bu değişiklikle kanun koyucu tarafından Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna yeni bir görev verilmiş, direnme kararlarının temyiz incelemesinin yanında davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine mahkemece verilen kararın temyiz incelemesinin de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda yapılması öngörülmüştür.

19. Öncelikle belirtilmelidir ki, 1086 sayılı Kanun'un 429 uncu maddesinin ikinci fıkrasında (6100 sayılı Kanun md. 363/2) bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemler açıklanmıştır. Buna göre; mahkeme, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağı hususunda karar verecektir. Yargıtayın bozma kararına uyulmayarak direnme kararı verilmesi hâlinde bu karara yönelik temyiz incelemesi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılacaktır.

20. Diğer taraftan direnme kararlarının hukuksal niteliklerinin doğal sonucu ve gereği olarak Hukuk Genel Kurulunun yapacağı inceleme ve değerlendirme, bozma üzerine mahkemelerce verilmiş direnme kararlarına ve direnilen noktaya münhasır olduğundan özel olarak bu bakımdan da mahkemenin açıkça ve usulünce direnme ya da uyma kararı vermesi bir zorunluluktur.

21. Bu itibarla bir direnme kararından söz edilebilmesi için Özel Dairenin bozma kararı ile mahkemenin bozulan ilk hükmü ortadan kalktığından ve geçerliliğini yitirdiğinden direnme kararında, önceki bozulan hükmün yeniden yazılması ve özellikle önceki bozulmuş olan kararın tekrar edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Mahkeme, eski kararını aynen direnme kararına geçirdikten sonra sadece eski kararının gerekçesini yasal sınırlarda genişletmek yetkisini haizdir (1086 sayılı Kanun md. 429/3). Dolayısıyla gerçek anlamda bir direnme kararının varlığını kabul için mahkeme, bozma kararından sonra hiçbir inceleme yapmaksızın karar vermeli, sonuçta bozulan ilk kararındaki hükmü oluşturmalı, kararının gerekçesinde de temel olarak ilk kararının gerekçesindeki mantıktan ayrılmamalıdır.

22. Görüldüğü üzere mahkemenin kararına yönelik temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca yapılabilmesi için ya bu kararın direnme kararı olması ya da davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine mahkemece verilen bir karar olması gerekmektedir. Bunlar haricinde mahkemece verilen kararların temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca yapılması söz konusu değildir.

23. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 24.04.2024 tarihli ve 2023/(22)9-1062 Esas, 2024/193 Karar; 29.03.2022 tarihli ve 2021/5-495 Esas, 2022/397 Karar; 14.10.2021 tarihli ve 2021/11-586 Esas, 2021/1229 Karar sayılı kararlarında da aynı ilkeler kabul edilmiştir.

24. Somut olayda Özel Dairenin tutanak tanıkları dinlendikten sonra kıdem ve ihbar tazminatı talepleri hakkında değerlendirme yapılarak karar verilmesini öngören araştırmaya yönelik bozma kararına direnilerek tesis edilen davanın kabulüne ilişkin direnme kararının, Hukuk Genel Kurulunca usulden bozulmasından sonra Mahkemece bu kez Özel Dairenin bozma kararına uyularak bozma kararında belirtildiği gibi 02.10.2014 tarihli tutanak altında imzası bulunan tutanak tanıklarının beyanları alındıktan sonra uyuşmazlık konusunu oluşturan kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmiştir. Görüldüğü üzere ortada kanunlarla belirlenen ve Hukuk Genel Kurulunun görev alanına giren bir karar bulunmadığından davalı vekilinin bu karara yönelik temyiz itirazlarının Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir.

25. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararı sonrasında verilen kararın temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca yapılması gerektiği, bu nedenle ön sorunun bulunmadığı ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

26. Hâl böyle olunca dosya üzerinde Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılacak bir işlem bulunmadığından Mahkemece verilen karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya, Özel Daireye gönderilmelidir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Hukuk Genel Kurulunun usulden bozma kararı üzerine Mahkemece Özel Daire bozma kararına uyularak verilen karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

10.07.2024 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.