Logo

Hukuk Genel Kurulu2024/412 E. 2024/430 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yapılan prim tevkifatlarının geri alınmasının Tarım Bağ-Kur sigortalılığı tesciline engel teşkil edip etmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Hukuk Genel Kurulu, direnme kararının usulden bozulmasının ardından mahkemenin Özel Daire'nin bozma kararına uyarak verdiği yeni hükmün, direnme veya 1086 sayılı HMK'nın 429/4. maddesi kapsamında olmadığından, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun görev alanına girmediği gerekçesiyle dosyanın Özel Daire'ye gönderilmesine karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla)

SAYISI : 2023/26 E., 2023/656 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulüne

ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 26.09.2018 tarihli ve

2016/9137 Esas, 2018/7132 Karar sayılı BOZMA kararı

1. Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Kırşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi sıfatıyla) verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir. Direnme kararının davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca usulden bozulmuş, Mahkemece Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararından sonra yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

2. Karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Kırşehir ili Merkez ve Gözler Köyü ile diğer pancar üretim alanlarında pancar ekimi yaparak tarımsal faaliyette bulunduğunu, 1999, 2000 ve 2002 yıllarında şeker fabrikasına teslim ettiği pancar ürünlerinden Bağ-Kur primi kesilmesine rağmen Kurumca resen sigortalılık tescilinin yapılmadığını, bunun üzerine tevkifat yapılan tarihlerde sigortalı kabul edilmesi ve 6552 sayılı Kanun’dan yararlandırılması için yaptığı başvurunun Kurumun 26.03.2015 tarihli yazısı ile tevkifat tutarlarının geri alındığından bahisle reddedildiğini, ancak Kurum işleminin Anayasa ve Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin içtihatlarına aykırı olduğunu ileri sürerek davacının 1999, 2000 ve 2002 yıllarına ilişkin tarımsal faaliyetinin tespit ve tesciline, tahakkuk edecek prim borcu yönünden 6552 sayılı Kanun’dan yararlanması gerektiğinin tespitine ve Kurumun 26.03.2015 tarihli işleminin iptali ile yaratılan muarazanın men’ine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı

5. Davalı ... (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; davacının prim kesinti tutarlarını geri alması nedeniyle 01.06.1996-01.06.2002 tarihleri arasındaki döneme ilişkin talebinin Kurumca reddedildiğini, Kurum işleminin hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı

6. Kırşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) 29.03.2016 tarihli ve 2015/286 Esas, 2016/143 Karar sayılı kararı ile; davacının tarımsal faaliyetinin belirtilen devrede sürekliliğinin kabulü ile 1999-2002 yılları arasında 2926 sayılı Kanun’a tâbi sigortalı sayılması ve bu bağlamda 6552 sayılı Kanun’dan yararlandırılması gerektiğine ilişkin 16.02.2016 tarihli bilirkişi raporunun ilmi verilere ve hakkaniyete uygun olduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 26.03.2015 tarihli 4.40.00.00-4441928 sayılı Kurum işleminin iptaline, davacının 1999 yılındaki ilk tevkifatın yapıldığı tarihi takip eden ay başından geçerli olmak üzere Tarım Bağ-Kur sigortalılığının başladığının tespitine, tevkifata konu 1991, 2001, 2002 tarihleri arasındaki devrede 2926 sayılı Kanun’a tâbi sigortalı sayılmasına ve 6552 sayılı Kanun’dan yararlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı

7. Kırşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.

8. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 26.09.2018 tarihli ve 2016/9137 Esas, 2018/7132 Karar sayılı kararı ile; "...Yukarıdaki açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, davacı adına 1999, 2000, 2001 yıllarında yapılan prim tevkifatlarının davacıya iade edilip edilmediğinin usulünce araştırılması, iade edilmediğinin anlaşılması halinde davacının talebi doğrultusunda 1999-2000 yılları arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilebileceği, 2002 yılına ilişkin talebine yönelik ise, davacının sigortalılık iradesini ortaya koyacak herhangi bir başvurusu, prim ödemesi, ürün satışı veya bu satışlardan yapılan prim tevkifatı yapılması koşuluyla olabileceği gözetilmek suretiyle yapılacak araştırma ve inceleme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı

9. Kırşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) 10.04.2019 tarihli ve 2019/126 Esas, 2019/184 Karar sayılı kararı ile; davacının 2926 sayılı Kanun’un 2, 3 ve 36 ncı maddeleri kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olma hakkının bulunduğu, hatta Kurumun 2926 sayılı Kanun’un 36 ncı maddesi gereğince prim alacağını davacının teslim ettiği ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi nedeniyle davacıyı resen sigortalı olarak kayıt ve tescil etme yönündeki kanundan kaynaklanan zorunluluğunu yerine getirmediği gibi bilahare prim kesintilerin geri alındığından bahisle tescil işlemi yapmamasının da yerinde olmadığı, davacının 1999, 2000 ve 2002 yıllarına ait primleri geri aldığı kabul edilse bile bu durumun sözü edilen dönemde 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğu gerçeğini değiştirmeyeceği, sigortalılığın zorunlu olması karşısında iade yönündeki iradenin sonuç doğurmayacağı, geri alınan primlerinin ihyasının her zaman mümkün olduğu, davacının 16.03.2015 tarihli dilekçesi ile de zaten bu hususu talep ettiğinin anlaşıldığı, Kurumun cevabı yazısında davacının bahse konu prim kesintilerini geri aldığının belirtildiği, davacının da buna bir itirazının olmadığı; 2002 yılına yönelik talep yönünden de davacının dosyada mevcut 09.10.2014 ve 16.03.2015 tarihli müracaat dilekçeleri ile sigortalı olma iradesini ortaya koyduğu, ayrıca prim kesintisi yapıldığı, ihya her zaman mümkün olduğundan primlerinin iadesinin sonuca etkisinin bulunmadığı, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 2017/6391 Esas, 2018/7406 Karar sayılı onama kararının da aynı mahiyette olduğu belirtilerek önceki gerekçe de tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararını Temyiz

10. Direnme kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu Kararı

11. Hukuk Genel Kurulunun 19.10.2022 tarihli ve 2020/10-176 Esas, 2022/1336 Karar sayılı kararı ile “..20. Somut olayda davacı vekilinin Kuruma verdiği 18.03.2015 tarihli dilekçe ile müvekkilinin 01.06.1996-01.06.2002 tarihleri arasındaki dönemde 2926 sayılı Kanun kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tespit ve tescili ile tahakkuk ettirilecek prim borçlarının yapılandırılmasını talep ettiği, Kurumun 26.03.2015 tarihli ve 4.40.00.00-4441928 sayılı yazısı ile prim kesinti tutarların iade alındığının tespiti nedeniyle 01.06.1996-01.06.2002 tarihleri arasındaki dönem faaliyetlerinin tescilinin yapılmayacağının bildirildiği, bunun üzerine davacının eldeki davayı açarak Kurum işleminin iptali ile davacının 1999, 2000 ve 2002 yıllarına ilişkin tarımsal faaliyetinin tespit ve tescilini talep etiği, Mahkemece gerek ilk gerekse direnme kararında davacının belirtilen devrede tarımsal faaliyetinin sürekliliğinin kabulü ile 1999-2002 yılları arasında 2926 sayılı Kanun'a tâbi sigortalı sayılması ve bu bağlamda 6552 sayılı Kanun'dan yararlandırılması gerektiğine ilişkin 16.02.2016 tarihli raporun ilmi verilere ve hakkaniyete uygun olduğu kanaatine varıldığı gerekçesine yer verildikten sonra hüküm sonucunda Kurumun 26.03.2015 tarihli ve 4.40.00.00-4441928 sayılı işleminin iptaline, davacının 1999 yılındaki ilk tevkifatın yapıldığı tarihi takip eden ay başından geçerli olmak üzere Tarım Bağ-Kur sigortalılığının başladığının tespitine, tevkifata konu 1991, 2001 ve 2002 tarihleri arasındaki devrede 2926 sayılı Kanun'a tâbi sigortalı sayılmasına ve 6552 sayılı Kanun'dan yararlanması gerektiğinin tespitine karar verildiği anlaşılmıştır.

21. Şu hâlde yukarıda değinilen yasal ve Anayasal düzenlemeler ile yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Mahkemece kararın gerekçesinde davacının 1999-2002 yılları arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiğine ilişkin bilirkişi raporunun benimsendiğinin belirtilmesine rağmen hüküm sonucunda davacının 01.06.1996-01.06.2002 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescili talebini reddeden Kurum işleminin iptaline karar verilip akabinde davacının 1999 yılındaki ilk tevkifatın yapıldığı tarihi takip eden ay başından geçerli olmak üzere Tarım Bağ-Kur sigortalılığının başladığının tespitine, tevkifata konu 1991, 2001 ve 2002 tarihleri arasındaki devrede 2926 sayılı Kanun'a tâbi sigortalı sayılmasına karar verilmek suretiyle gerekçe ile hüküm sonucu arasında ve hüküm fıkraları arasında çelişkiye neden olunduğu gibi 1999 yılındaki ilk tevkifatın yapıldığı tarihin ve ayrıca kabulüne karar verilen diğer yıllar yönünden hangi tarihler arasında davacının Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayıldığı açıkça gösterilmeyerek hükmün infazında tereddüt ve duraksamalara yol açılmış olup bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte yasaya uygun biçimde verilmiş bir direnme kararının varlığından söz etme imkânı bulunmamaktadır.

22. Hâl böyle olunca gerekçe ile hüküm sonucu ve hüküm sonucundaki hüküm fıkraları arasındaki çelişkiyi giderecek aynı zamanda infaza elverişli bir karar verilmesi gerektiğinden salt bu usulî eksikliğe dayalı olarak tesis edilen direnme kararı davalı Kurum vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin usulden bozulmalıdır...” gerekçesiyle usulden bozulmuş, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

12. Kırşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) 29.11.2023 tarihli ve 2023/26 Esas, 2023/656 Karar sayılı kararı ile; Özel Dairenin bozma kararında belirtilen araştırmalar yapılarak bilirkişi raporu da alındıktan sonra davanın kısmen kabulüne, Kurum işleminin kısmen iptaline, davacının 01.05.2002-31.12.2002 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olması gerektiğinin tespitine ve bu dönem için 6552 sayılı Kanun kapsamında borçlanma hakkına sahip olduğunun tespiti ile fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

13. Karar süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yapılan prim tevkifatlarının geri alınmış olmasının tescile engel teşkil edip etmeyeceği, buradan varılacak sonuca göre; 1999 ve 2000 yıllarında yapılan prim tevkifatlarının davacıya iade edilip edilmediğinin araştırılarak prim tevkifatlarının iade edilmediğinin anlaşılması hâlinde davacının talebi doğrultusunda 1999-2000 yılları arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine; 2002 yılına ilişkin talebi yönünden ise davacının sigortalılık iradesini ortaya koyacak başvurusu, prim ödemesi, ürün satışı ve bu satışlardan yapılan prim tevkifatı olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

15. Hukuk Genel Kurulunca yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce Hukuk Genel Kurulunun usulden bozma kararı sonrasında Mahkemece Özel Daire bozma kararında belirtilen araştırmalar yapılarak bilirkişi raporu da alındıktan sonra davanın kısmen kabulüne karar verilmesi karşısında, Mahkemece verilen hükmün yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre bu karara yönelik temyiz itirazlarının Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Daire tarafından mı incelenmesi gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE

16. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanması gereken 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 429 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereğince mahkemelerce verilen direnme kararlarının temyiz incelemesinin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılması gerekmektedir. Aynı husus 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 15 inci maddesinde de belirtilmiştir.

17. Bununla birlikte 17.04.2013 tarihli ve 6460 sayılı Kanun ile 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 429 uncu maddesine eklenen dördüncü fıkra ile davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesinin de herhâlde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılacağı belirtilmiştir. Yapılan bu değişiklikle kanun koyucu tarafından Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna yeni bir görev verilmiş, direnme kararlarının temyiz incelemesinin yanında davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine mahkemece verilen kararın temyiz incelemesinin de Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda yapılması öngörülmüştür.

18. Öncelikle belirtilmelidir ki, 1086 sayılı Kanun'un 429 uncu maddesinin ikinci fıkrasında (6100 sayılı Kanun md. 363/2) bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemler açıklanmıştır. Buna göre mahkeme, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağı hususunda karar verecektir. Yargıtayın bozma kararına uyulmayarak direnme kararı verilmesi hâlinde bu karara yönelik temyiz incelemesi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılacaktır.

19. Diğer taraftan direnme kararlarının hukuksal niteliklerinin doğal sonucu ve gereği olarak Hukuk Genel Kurulunun yapacağı inceleme ve değerlendirme, bozma üzerine mahkemelerce verilmiş direnme kararlarına ve direnilen noktaya münhasır olduğundan özel olarak bu bakımdan da mahkemenin açıkça ve usulünce direnme ya da uyma kararı vermesi bir zorunluluktur.

20. Bu itibarla bir direnme kararından söz edilebilmesi için Özel Dairenin bozma kararı ile mahkemenin bozulan ilk hükmü ortadan kalktığından ve geçerliliğini yitirdiğinden direnme kararında, önceki bozulan hükmün yeniden yazılması ve özellikle önceki bozulmuş olan kararın tekrar edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Mahkeme, eski kararını aynen direnme kararına geçirdikten sonra sadece eski kararının gerekçesini yasal sınırlarda genişletmek yetkisini haizdir (1086 sayılı Kanun md. 429/3). Dolayısıyla gerçek anlamda bir direnme kararının varlığını kabul için mahkeme, bozma kararından sonra hiçbir inceleme yapmaksızın karar vermeli, sonuçta bozulan ilk kararındaki hükmü oluşturmalı, kararının gerekçesinde de temel olarak ilk kararının gerekçesindeki mantıktan ayrılmamalıdır.

21. Görüldüğü üzere mahkemenin kararına yönelik temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca yapılabilmesi için ya bu kararın direnme kararı olması ya da davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine mahkemece verilen bir karar olması gerekmektedir. Bunlar haricinde mahkemece verilen kararların temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca yapılması söz konusu değildir.

22. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 10.07.2024 tarihli ve 2024/9-163 Esas, 2024/372 Karar, 24.04.2024 tarihli ve 2023/(22)9-1062 Esas, 2024/193 Karar, 29.03.2022 tarihli ve 2021/5-495 Esas, 2022/397 Karar sayılı kararlarında da aynı ilkeler kabul edilmiştir.

23. Somut olayda Özel Dairenin 1999, 2000, 2001 yıllarında yapılan prim tevkifatlarının davacıya iade edilip edilmediği ve 2002 yılına ilişkin talep yönünden davacının sigortalılık iradesini ortaya koyacak başvurusu, prim ödemesi, ürün satışı ve bu satışlardan yapılan prim tevkifatı olup olmadığının araştırılarak sonucuna göre karar verilmesine yönelik bozma kararına karşı verilen davanın kabulüne ilişkin direnme kararının, Hukuk Genel Kurulunca usulden bozulmasından sonra Mahkemece bu kez Özel Dairenin bozma kararında belirtilen araştırmalar yapılıp bilirkişi raporu da alındıktan sonra davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Görüldüğü üzere ortada kanunlarla belirlenen ve Hukuk Genel Kurulunun görev alanına giren bir karar bulunmadığından taraf vekillerinin bu karara yönelik temyiz itirazlarının Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir.

24. Hâl böyle olunca dosya üzerinde Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılacak bir işlem bulunmadığından Mahkemece verilen karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Hukuk Genel Kurulunun usulden bozma kararı üzerine Mahkemece Özel Daire bozma kararına uyularak verilen karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

12.09.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.