"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Yargıtay 11. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
SAYISI : 2022/10 E., 2024/12 K.
1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı Yargıtay 11. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I.YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; keşidecisinin ... Orman Ürünleri Dış Ticaret Limited Şirketi, lehtarının müvekkili ... olduğu çek nedeniyle şirketin Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/768 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını, keşideci şirketin talebi üzerine Mahkemece 750.000,00 TL teminat yatırıldığı takdirde 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 72/4. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verildiğini, daha sonra şirketin feragati nedeniyle menfi tespit davasının reddine ilişkin hüküm tesis edilmekle birlikte müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmediğini, kararı istinaf etmeleri üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf başvurusu yerinde bulunarak karar kaldırılıp davanın feragat nedeniyle reddine, lehlerine 1.000.000,00 TL icra inkar tazminatına karar verildiğini, bu karara karşı yapılan temyiz başvurusunun Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından reddedilerek kararın onandığını, ancak Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesince 18.07.2014 tarihli ara kararı ile icra takibinin tedbiren durdurulması kararı kaldırılarak 750.000,00 TL teminatın şirkete iadesine karar verilmesi nedeniyle icra inkar tazminatının tahsili için İstanbul Anadolu 21. İcra Müdürlüğünün 2022/196 Esas sayılı dosyası üzerinden başlattıkları icra takibinde yapılan araştırma sonucu şirkete ait hiçbir mal varlığı tespit edilemediğinden davacının zarara uğradığını, 2004 sayılı Kanun'un 72/4. maddesindeki açık hükme rağmen mahkeme hâkiminin kanuna aykırı kararı nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 46/c maddesine göre devletin sorumluluğunun bulunduğunu ileri sürerek 750.000,00 TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı
5. Davalı ... Hazinesi vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı süresinin geçtiğini, öte yandan 6100 sayılı Kanun'un 46. maddesindeki sorumluluk koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Özel Daire Kararı
6. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 08.10.2024 tarihli ve 2022/10 Esas, 2024/12 Karar sayılı kararı ile; "...Hakimlerin verdikleri kararlardan dolayı ilke olarak sorumlu tutulmayacakları esas olmakla birlikte, hakimin bağımsızlığı kadar tarafsızlığını da teminat altına almak amacıyla hukuki sorumluluğunun tespiti özel bir usule tabi tutulmuştur. Kanunun öngördüğü sorumluluk sebepleri sınırlı sayılmıştır (numerus clausus) ve bunların varlığının kabul edilebilmesi için hakimlerin genel olarak kasıtlı veya ağır kusurlu tutum ve davranışlarının varlığı gerekmektedir. Hakimin sorumluluğu nedeniyle dava açılabilmesi için kanunda sayılan sebeplerin varlığı gerekmekte olup, kanunda sayılmayan sebeplerden dolayı tazminat davası açılamaz. Bu tür davalarda davacı, hakimin yargılama faaliyetinin 6100 sayılı HMK'nın 46.maddesinde sayılan sebeplerden birisine girdiğini, yani hakim tarafından hukuka aykırı (haksız) yargısal işlem/eylem yapıldığını, hakimin ağır kusuru veya kastı olduğunu, bundan dolayı zarar gördüğünü ve hakimin davranışıyla zarar arasındaki illiyet (nedensellik) bağının varlığını ispatla yükümlüdür.
6100 sayılı HMK'nın 46. maddesinde sayılan sebeplere bakıldığında bu sebeplerin tamamının nitelikleri gereği hukuka aykırılık taşıdığı ve hakimin ağır kusuruna (hatta kastına) dayalı olduğu (örneğin; taraf tutma, duruşma tutanağında yazılı olmayan sebeple karar verme, menfaat karşılığı karar verme, kanuna açık aykırılık, adalet dağıtmaktan kaçınma, duruşma tutanağını tahrif vs.) görülmektedir. Hakimin takdir yetkisi kapsamında kalan delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin hususlar tazminata konu edilemez. Çünkü HMK'nın 46. maddesindeki koşullar hakimin takdir yetkisinin ötesinde kasıt veya kasta yakın ağır kusur hallerinde başka türlü yorumlanması mümkün olmayan hukuk kurallarının yanlış uygulanması söz konusu olduğunda oluşabilecektir. Somut vakıada karar gerekçesinde maksadını aşan ifadelere yer verilmiş ise de HMK'nın 46. maddesindeki şartlardan hiçbirisi gerçekleşmemiştir. Davacı, HMK'nın 46. maddede sayılan sınırlı hukuki sorumluluk nedenlerinin eldeki davada gerçekleştiğini kanıtlayamamıştır. Hal böyle olunca davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan HMK’nın 49. maddesi uyarınca, davanın esastan reddi halinde disiplin para cezasına hükmedilmesi gerektiğinden, bu konuda dava konusu olayın gelişim biçimi ve dosyaya yansıyan olgular göz önünde bulundurulmuş, 1.000,00 TL disiplin para cezasının verilmesinin uygun olacağı değerlendirilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-HMK'nın 46. maddesindeki şartlar oluşmadığından, davanın reddine,
2-HMK'nın 49. maddesine göre takdiren 1.000,00 TL disiplin para cezasının davacıdan tahsiline ve hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Alınması gereken 427,60 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 12.808,00 TL'den mahsubuna, kalan 12.380,40 TL'nin istek halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat yönünden 32.000,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,..." karar verilmiştir.
Kararın Temyizi
7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II.GEREKÇE
8. Dava, 6100 sayılı Kanun'un 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. Anılan maddede;
“(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.
10. Somut olayda 6100 sayılı Kanun’un 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
11. Hâl böyle olunca yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
12. Öte yandan dava tarihi 14.04.2022 olmasına rağmen karar başlığında 22.09.2022 olarak yazılmış ise de bu yanlışlık mahallinde her zaman düzeltilebilecek nitelikte maddi hata kabul edilerek işin esasına etkili olmadığından bozma nedeni yapılmamış, işaret edilmekle yetinilmiştir.
III. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
26.03.2025 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.