Logo

Hukuk Genel Kurulu2025/181 E. 2025/209 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ceza mahkemesi hâkiminin yargısal faaliyeti nedeniyle açılan manevi tazminat davasında davacının yaptığı adli yardım talebinin kabul edilip edilmeyeceği ve Yargıtay’ın görevli olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının temyiz dilekçesine mali durumuna ilişkin herhangi bir belge eklememesi ve bu konuda bilgi vermemesi nedeniyle adli yardım talebinin reddine, 6100 sayılı HMK’nın 366. maddesi yollamasıyla 344. maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın Yargıtay 4. Hukuk Dairesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

SAYISI : 2024/101 E., 2024/90 K.

1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Ankara 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 2022/87 Esas sayılı dosyasında yargılandığını, 24.01.2023 tarihli üçüncü duruşmada tüm araştırmalara rağmen bulunamayan ve duruşmalara da gelmeyen müvekkilinin sorgu ve savunması alındıktan sonra serbest bırakılması için yakalama emri çıkartıldığını, 03.09.2024 tarihli yedinci duruşmada müvekkilinin sorgusunun yapıldığını, ancak yakalama emrinde herhangi bir şekilde hastaneye sevkine ilişkin karar yer almamasına rağmen siyası saikle ve toplum nezdinde müvekkilini sindirmeye yönelik operasyonun bir parçası olarak bu duruşmada verilen iki numaralı ara karar ile akıl sağlığı ile ilgili incelemeye tâbi tutulmak üzere hastaneye sevkine karar verildiğini, müvekkilinin çok yönlü ve başarılı bir avukat olduğunu, ayrıca farklı alanlarda çalışmaları olan ülkenin aydınları arasında yer aldığını, bu nedenle kişilik haklarının zedelendiğini ileri sürerek 15.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Özel Daire Kararı

5. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 14.10.2024 tarihli ve 2024/101 Esas, 2024/90 Karar sayılı kararı ile; "...Dava, ceza mahkemesi hakiminin yargısal faaliyeti nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.

Dava şartı niteliğindeki görev sorunu, kendiliğinden ve öncelikle irdelenmeli ve ön inceleme aşamasında bu konuda bir karar verilmelidir. (HMK m.114, m.115 ve m.138)

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinin, 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile eklenen ek 3. fıkrasında ".... Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk halleri de dahil olmak üzere hakimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir." hükmü yer almakta olup, 142. maddesi ile de bu davalarda zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinin yetkili olduğu düzenlenmiştir.

Bu yasal düzenleme karşısında mahkememiz görevsiz olduğundan aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;

1-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 6545 sayılı Yasa'nın 70. maddesi ile değişik 141 ve 142. maddeleri ile HMK'nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava dilekçesinin mahkememizin görevsizliği sebebiyle usulden reddine,

2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine,

3-Takdiren para cezası tayinine yer olmadığına,…” karar verilmiştir.

Kararın Temyizi

6. Özel Daire kararı süresi içinde davacı vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edilmiştir.

II. ÖN SORUN

7. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında öncelikle davanın adli yardım talepli olarak açıldığı, Özel Dairece tensiple görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin usulden reddine karar verildiği, bu nedenle adli yardım talebinin değerlendirilmediği, davacı vekilinin kararı adli yardım talebiyle temyiz ettiği, temyiz harç ve giderlerinin yatırılmadığı dikkate alındığında, davacı vekilinin temyiz yolu bakımından yaptığı adli yardım talebinin yerinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 344. maddesine göre işlem yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

III. GEREKÇE

8. Sosyal hukuk devletinin bir gereği olarak kabul edilmiş olan adli yardım, ekonomik bakımdan yetersiz olan kimselere yargı organları önünde haklarını arayabilmeleri veya savunma yapabilmeleri için parasal kolaylıklar sağlanması anlamına gelir. Bu anlamdaki kolaylıklar yargılama giderlerinden muafiyet ve ücretsiz hukuki yardım sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir (Pekcanıtez, Hakan/Özekes, Muhammet/Akkan, Mine/Taş Korkmaz, Hülya: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2410-2411).

9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Adli yardımdan yararlanacak kişiler” başlıklı 334. maddesinin 1. fıkrası, “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.” hükmünü içermektedir.

10. Adli yardımdan yararlanmanın ilk koşulu ödeme gücünden yoksunluktur. Hukuki yollara müracaatta ve süreç boyunca gerekli olacak giderleri, kendisinin ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksunluk, aslında nakit ya da nakde dönüştürülebilecek kaynak yetersizliğini ifade etmektedir.

11. Talepte bulunan kişinin adli yardımdan yararlanabilme bakımından malî yetersizlik içinde olup olmadığı, kişinin malî durumu, bu çerçevede geliri, mal varlığı, borçları ve sosyal durumu yani kendisinin ve ailesinin yaşam düzeyi ve ihtiyaçları da göz önüne alınarak her olay kendi koşullarına göre tespit edilecektir (Pekcanıtez vd s. 2417-2419).

12. Adli yardımdan yararlanabilmenin ikinci koşulu ise asıl davadaki taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Haksız yargılama ve takiplerin çoğalıp mahkemelerin ve icra organlarının gereksiz yere uğraştırılmaması ve adli yardım kurumunun kötüye kullanılmaması için taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmaması koşulu özenle incelenmelidir.

13. Adli yardım talebinde bulunan kişi iddiasının ve adli yardım talebinin dayanağı olan delilleri göstermeli ve mahkemeye sunmalıdır. Bu husus 6100 sayılı Kanun'un 336. maddesinin 2. fıkrasında, “Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır.” şeklinde düzenlenmiştir.

14. Adli yardım talep eden kişi, elinde bulundurduğu veya o sırada bilinen delilleri sunmamışsa mahkemece başka bir inceleme yapılmaksızın dosya üzerinden adli yardım talebi derhal reddedilmelidir.

15. Öte yandan talepte bulunanın malî gücüyle ilgili ispat konusunda hâkim tam bir kanaate sahip olmalıdır, bu yönüyle malî yetersizlik koşulunun ispatı için tam ispat ölçüsünün geçerli olduğunun kabulü gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 12.04.2023 tarihli ve 2023/4-126 Esas, 2023/317 Karar sayılı kararı).

16. Kanun yoluna başvuru aşamasında ise temyize müracaat için gerekli olan giderleri karşılamak zorunda kalındığında talepte bulunanın kendisinin ve ailesinin geçiminin ciddi ölçüde zor duruma düşüp düşmeyeceği araştırılır. Temyiz aşamasındaki açıkça dayanaktan yoksun olmama koşulu ise temyiz talebinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması şeklinde anlaşılmalıdır. Yargıtay adli yardım talebini bu aşamada reddederse temyiz incelemesine geçilmez, dosya ilgili mahkemeye çevrilerek bu mahkemece temyiz harcının yatırılması için talepte bulunana süre verilir (Pekcanıtez vd s. 2427).

17. Somut olayda davacının, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesine adli yardım talepli dava açtığı, dava dilekçesinde Ankara 31. Asliye Ceza Mahkemesinin hukuka aykırı, siyasi saikle alınan ve müvekkilini sindirmeye yönelik operasyonun bir parçası olarak akıl sağlığı ile ilgili olarak hastaneye sevkine karar verildiğini, bu nedenle kişilik haklarının zedelendiğini ileri sürerek manevi tazminat talep ettiği, Özel Dairece tensiple Ağır Ceza Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin usulden reddine karar verildiği, kararı adli yardım talepli temyiz eden davacı vekilinin temyiz dilekçesine malî durumuna ilişkin hiçbir belge eklemediği görülmüştür.

18. Şu hâlde temyiz başvurusu açısından temyiz dilekçesi ekinde davacının malî durumuna ilişkin hiçbir belge eklenmemesi ve bu konuda hiçbir bilgi bulunmaması nedeniyle Kanun'da öngörülen koşulların oluşmadığı anlaşılmakla adli yardım talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.

19. Hâl böyle olunca temyiz dilekçesinin süresinde temyiz defterine kaydedildiği ancak davacı vekili tarafından temyiz harç ve giderlerinin yatırılmadığı anlaşıldığından;

a) 6100 sayılı Kanun'un 366. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken aynı Kanun'un 344. maddesi uyarınca;

i) Temyiz harç ve giderlerinin bir haftalık kesin süre içerisinde yatırılması, aksi hâlde temyiz başvurusundan vazgeçmiş sayılacağı hususunun davacı vekiline yazılı olarak bildirilmesi,

ii) Verilen kesin süre içinde temyiz harç ve giderleri yatırılmadığı takdirde temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilerek davacı vekiline tebliğ edilmesi,

b) Verilen kesin süre içinde;

i) Temyiz harçlarının tamamlanması hâlinde,

ii)Temyiz harçlarının tamamlanmaması sebebiyle temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair verilen kararın, tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde temyiz edilmesi durumunda ise temyiz harç ve giderleri de yatırıldıktan sonra, dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kuruluna gönderilmelidir.

IV. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin adli yardım talebinin REDDİNE,

2. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344. maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİNE GERİ ÇEVRİLMESİNE,

26.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.