Logo

1. Ceza Dairesi2023/8997 E. 2024/8403 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanıkların kasten öldürme ve bu suça yardım suçlarından mahkumiyetlerine yönelik istinaf ve temyiz başvurularının değerlendirilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Yargılama sürecinin usul ve yasaya uygunluğu, delillerin yeterliliği, sanıkların eylemleri arasındaki illiyet bağı ve kast unsurunun varlığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına, yardım suçundan beraat kararının ise bozulmamasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SAYISI : 2023/1549 E., 2023/1560 K.

SUÇLAR : Kasten öldürme ve bu suça yardım, suç üstlenmeye azmettirme, suç üstlenme, 6136 sayılı Kanun'a muhalefet

HÜKÜM : İstinaf başvurularının esastan reddi kararı

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Ret, temyiz başvurularının esastan reddi ile hükümlerin onanması

Sanık ... hakkında suç üstlenmeye azmettirme ve sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçlarından kurulan hükümler yönünden; İlk Derece Mahkemesince hükmolunan cezaların tür ve miktarları ile istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen esastan ret kararı dikkate alındığında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286/2-(a) maddesi uyarınca hükümlerin temyizinin mümkün olmadığı belirlenmiştir.

Sanık ... hakkında suç üstlenme suçundan kurulan hüküm yönünden; İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında verilen “ceza verilmesine yer olmadığına” kararının türü ile istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen esastan ret kararı ve bu karara yönelik temyizin niteliği dikkate alındığında, 5271 sayılı Kanun'un 286/2-(h) maddesi uyarınca hükmün temyizinin mümkün olmadığı belirlenmiştir.

Sanıklar ..., ... ve ... hakkında maktule karşı kasten öldürme, sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında maktule karşı kasten öldürmeye yardım etme suçlarından kurulan hükümler yönünden; İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Kanun'un 286/1. ve 286/2-(a), (g) maddeleri gereği temyiz edilebilir oldukları, 260/1. maddesi gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291/1. maddesi gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294/1. maddesi gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298/1. maddesi gereğince temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Sanıklar ... ve ... müdafilerinin duruşmalı inceleme taleplerinin, 7079 sayılı Kanun’un 94. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299/1. maddesi gereği takdiren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

A. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin, 23.11.2022 Tarihli ve 2022/249 Esas, 2022/703 Karar Sayılı Kararı İle

1. Sanıklar ..., ... ve ... hakkında maktule karşı kasten öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 37/1, 81/1, 53/1 ve 58/6-7 maddeleri uyarınca ayrı ayrı müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına ve sanık ...'ın cezasının birinci kez mükerrirlere özgü infaz rejimine, sanık ...'ın cezasının ikinci kez mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine,

2. Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında maktule karşı kasten öldürmeye yardım etme suçundan 5271 sayılı Kanun'un 223/2-(e) maddesi uyarınca ayrı ayrı beraatlerine karar verilmiştir.

B. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 19.09.2023 Tarihli ve 2023/1549 Esas, 2023/1560 Karar Sayılı Kararı İle

Sanıklar hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik katılanlar vekili, sanıklar ..., ... ve ... müdafilerinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280/1-(a) maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

1. Katılanlar vekilinin temyiz istemi özetle; sanıklar ..., ..., ... ve ...’nin mahkumiyetine karar verilmesi ve sanıklar ..., ... ve ...’un ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması gerektiğine ilişkindir.

2. Sanık ... ve müdafiinin temyiz istemleri özetle; sanığın isnad olunan suçları işlemediğine, müşterek fail olarak sorumlu tutulmasının hatalı olduğuna, maktulün yaralanması ile ölüm arasında illiyet bağı bulunmadığına ilişkindir.

3. Sanık ... müdafiinin temyiz istemi özetle; 5237 sayılı Kanun’un 87/4, 36, 39. maddelerinin değerlendirilmesi gerektiğine, öldürme kastı bulunmadığına, maktulün ölümü ile yaralanması arasında illiyet bağı bulunmadığına, sanığın cezasında takdiri indirim yapılması gerektiğine ilişkindir.

4. Sanık ... müdafiinin temyiz istemi özetle; gerekçesinin yetersiz olduğuna, eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna, sanık isnad olunan suçu işlemediğinden beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. GEREKÇE

A. Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında maktule karşı kasten öldürmeye yardım etme suçundan kurulan hükümler yönünden; yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan ve dosya kapsamına göre yeterli olduğu anlaşılan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, sanıkların üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından şüphe sanıklar lehine değerlendirilerek atılı suçtan beraat kararları verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, ileri sürülen temyiz nedenlerinin incelenmesinde hükümlerde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

B. Sanıklar ..., ... ve ... hakkında maktule karşı kasten öldürme suçundan kurulan hükümler yönünden; yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan ve dosya kapsamına göre yeterli olduğu anlaşılan delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterildiği, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, dosyada mevcut delillerin isabetli şekilde değerlendirildiği, dosya kapsamında eksik incelemenin söz konusu olmadığı, eylemin sanıklar tarafından fikir ve eylem birliği içerisinde gerçekleştirildiğinin sanık savunmaları, tanık anlatımları ve dosya kapsamındaki diğer delillerle saptandığı, ateşli silah mermi çekirdeği yaralanması ile maktulün ölümü arasında illiyet bağı bulunduğu hususunun 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunca düzenlenen 29.03.2019 tarihli rapordan anlaşıldığı, suçta kullanılan tabancanın elverişliliği, atış mesafesi, hedef alınan vücut bölgesi ve meydana gelen zarar ile tehlikenin ağırlığı nazara alındığında sanıkların kastının öldürmeye yönelik olduğuna ilişkin Mahkemece yapılan belirlemede isabetsizlik bulunmadığı, ölüm sonucu meydana geldiğinden somut olayda gönüllü vazgeçme koşullarının oluşmadığı, takdiri indirimin Mahkemenin takdir yetkisi kapsamında yerinde, yeterli ve kanuni gerekçelerle uygulanmadığı, 5237 sayılı Kanun'un 81/1. maddesi hükmü doğrultusunda temel cezanın müebbet hapis olarak belirlenmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, ileri sürülen temyiz nedenlerinin incelenmesinde hükümlerde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

IV. KARAR

A. Sanık ... Hakkında Suç Üstlenmeye Azmettirme ve Sanık ... Hakkında 6136 Sayılı Kanun'a Muhalefet Suçlarından Kurulan Hükümler Yönünden

5271 sayılı Kanun'un 286/2-(a) maddesinde yer verilen; “İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları”nın temyiz incelemesine tabi olmadığına ilişkin düzenleme ile incelemeye konu suçların, aynı Kanun’un 286/3. maddesi kapsamında da bulunmadığı dikkate alındığında, sanık ... ve sanıklar müdafilerinin temyiz istemlerinin, 5271 sayılı Kanun’un 298/1. maddesi uyarınca, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Sanık ... Hakkında Suç Üstlenme Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden

5271 sayılı Kanun’un 286/2-(h) maddesinde yer verilen; “Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbirine ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen bu tür kararlar veya istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar”ın temyiz incelemesine tabi olmadığına ilişkin düzenleme ile incelemeye konu suçun, aynı Kanun’un 286/3. maddesi kapsamında da bulunmadığı dikkate alındığında, katılanlar vekilinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298/1. maddesi uyarınca oy birliğiyle REDDİNE,

C. Sanıklar ..., ... ve ... Hakkında Maktule Karşı Kasten Öldürme, sanıklar ..., ..., ... ve ... Hakkında Maktule Karşı Kasten Öldürmeye Yardım Etme Suçlarından Kurulan Hükümler Yönünden

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin, 19.09.2023 tarihli ve 2023/1549 Esas, 2023/1560 Karar sayılı kararında katılanlar vekili, sanıklar ..., ... ve ... müdafileri ile sanık ... tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289/1. maddesi ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302/1. maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, sanıklar ... ve ... hakkındaki hükümler yönünden oy çokluğuyla; diğer hükümler yönünden oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304/1. maddesi uyarınca Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

12.12.2024 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY

Bilindiği gibi; ceza yargılaması, failin suçu işlediği yönünde hakkında kamu davası açılmasını gerektirir nitelikte şüphe bulunup bulunmadığının tespit edildiği soruşturma evresi ile başlar ve kamu davası açılmasını gerektirir yeterlilikte herhangi bir delil elde edilememesi ya da en azından kuşku bulunamaması halinde kovuşturmaya yer olmadığına, dava açılmasını gerektirir yeterlilikte bir şüphe veya delil bulunması halinde ise iddianame tanzim olunarak açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesinde kanunda belirtilen hükümlerden birinin verilmesi ve hükmün kesinleşmesi ile sona erer. Kovuşturma evresi sonucunda mahkemece değerlendirilen deliller, suçun var olduğu ve yargılamaya konu olan fiilin sanık tarafından işlendiği hususunda yeterli vicdani kanaat oluşturuyorsa mahkûmiyet hükmü kurulacak, aksi durumda sanığın beraatine karar verilecektir.

Amacı her somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit bulunan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan ve Latince; "in dubio pro reo" olarak da ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü bir ceza davasında sanığın cezalandırılmasına karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık lehine değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ve gerçekleştirilme biçimi konusunda şüphe belirmesi durumunda da geçerlidir. Sanığın üzerine atılı bulunan suçlardan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye yer vermeyecek kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olay ve iddialar aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaatlere değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa ihtimale dayanılarak sanığın mahkûmiyetine karar vermek, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm kurmak anlamına gelecektir.

Mahkemece Maktul ...’in, olaydan yaklaşık 2 yıl öncesine kadar Ostim Bölgesinde inşaat malzemeleri ticaretiyle uğraştığı, son zamanlarda işlerinin iyice bozulması nedeniyle sanık ...’dan borç para alma yoluna gittiği, maktulün zaman içinde adı geçen sanık ...’a daha fazla borçlandığı ve borcunu geri ödemekte zorluk yaşamaya başladığı, olay günü olan 26/06/2018 tarihinde, sanık ...’nın, maktulden alacağını tahsil amacıyla Demetevler semtindeki ikametinin önünde buluştukları ve maktulun kullandığı 06 AR ... plaka sayılı kırmızı renkli Toyota marka araç ile Kuzey Çevre Yolu üzerinde dolaşmaya başladıkları, Bağlum Köprüsünü geçtikten sonra, ateşli silahla, tek atışla, maktulün arka omuz bölgesinden vurulduğu, maktule isabet eden merminin, aynı araç içerisinde ve hemen maktulün arkasında oturan sanık ...’in silahından çıktığı, olay anında araç içerisinde bulunduğu anlaşılan sanıklardan ...’nın aracın sağ ön koltukta, ...’in sağ arka koltukta, ...’ın ise sol arka koltukta oturdukları, ... ve ...’ın alacağı tahsil amacıyla birlikte hareket ettikleri, silahla vurulmasının ardından maktulün ölmediğini fark eden sanıkların, maktulü henüz yaralı halde iken Onkoloji Hastanesi yakınlarına kadar getirdikleri, hastanenin acil bölümüne oldukça yakın mesafede olan Havacılar Taksi durağında ticari taksi şoförlüğü yapan tanık ...’ın çalıştırdığı 06 T ... plaka sayılı ticari taksiye bindirerek olay yerinden hızla uzaklaştıkları, maktulün ticari araç içerisinde adı geçen taksi şoförüne, “Beni vurdular.” şeklinde konuştuğu, tek atışla vurulan maktulün arka omuz bölgesinden vücuduna isabet eden merminin, yemek borusunda kaldığı, vücudundan çıkmadığı, olaydan sonra maktulü, Onkoloji Hastanesine götürme aşamasında, maktulün yemek borusunda kalan mermi çekirdeğini kusması üzerine ...’in alıkoyduğu ve ele geçirilmesine engel olduğu, adı geçen hastaneden acil müdahalenin ardından tedavi amacıyla maktulün, Ankara İbni Sina Hastanesine nakledildiği ve burada tedavi altına alındığı, ancak maktulün tüm müdahalelere rağmen 07/07/2018 tarihinde kurtarılamadığı ve vefat ettiği, sanık ...'ın alacağını tahsil etmek amacıyla maktul ile buluştukları sırada ekonomik sıkıntıları nedeniyle borcunu ödeyemeyen ve herhangi bir haksız eylemi tespit edilemeyen maktulü ..., ... ve ...'ın fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek öldürmeye elverişli ateşli silahla vurdukları kabul edilerek sanıklar ..., ... ve ...'un TCK'nin 37, 81/1. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezaları ile cezalandırılmalarını karar verilmiş ise de;

Sanıkların olay öncesinde maktulü fikir irade birliği içerisinde öldürmeyi kararlaştırmaları halinde hareketli araç içerisinde öldürmelerinin, maktule tek atış yapılmasının ve sonrasında hastaneye götürüldüğünde bir taksiciye teslim edilmiş olmasının mantıklı olmadığı,

Ayrıca maktulün araç hareket halinde iken mi yoksa araç dururken mi öldürüldüğünün de belirlenemediği, sanıkların maktulün kullandığı araç hareket halindeyken maktulün vurulması halinde kendilerini de çok büyük bir riske yani aracın şoförünün vurulmasının akabinde aracın direksiyon hakimiyetinin kaybolması neticesinde takla atması, sağa sola savrularak devrilmesi neticesinde kendilerinin ağır bir şekilde yaralanabilecekleri veya ölümleri de söz konusu olabileceğinden maktulün araç kullanırken vurulmasının akıl dışı olacağı,

Ayrıca maktulün öldürülme sebebi olarak belirtilen maktulün sanık ...'a olan borcundan bahsedildiği, sanık ...'ın cezaevinden kısa bir süre önce çıktığı, sanık ...'ın maktule ne zaman, ne kadar ve öldürmeyi gerektirecek ne kadar borç para vermiş olabileceğinin belirlenemediği gibi maktul sanık ...'a borçlu ise maktulün borç nedeniyle öldürülmüş olması sonrasında sanık ... alacağını zaten alamamış olacağı, sanık ... açısından maktulden alacaklı olması durumunda maktulün yaşatılarak borcunun ödettirilmeye çalışılmasının en mantıklı davranış olacağı,

Böyle bir eylemin gece vakti ıssız, kanıtı olmayacak ve kendilerinin belirlenemeyeceği bir durumda yapılarak iz bırakmadan, yani faili meçhul şekilde maktulü bırakıp kaçarak kaybolmalarının beklenen bir davranış olabileceği,

Sanık ...'ın alacağından dolayı bu eylemin önceden kararlaştırıldığının kabulü halinde sanıklar ... ve ...'in bu eyleme neden katılacakları, maktulü daha önce tanımadıkları için aralarında bir sorunda bulunmadığı, sanık ...'ın diğer sanıklar ... ve ...'e maktulü öldürmeleri için ciddi bir para vermesi gerektiği, hatıra binaen böyle bir suça katılmayacakları, ayrıca sanık ...'ın maktulden borcunu ödemediği için onu öldürdükleri veya diğer sanıklara maddi destek sağlayarak bu suça iştirak etmesinin sağladığı hususunda hiç bir delilinde bulunmadığı, ayrıca sanık ...'ın maktulün alacağından dolayı öldürmeye niyeti olması halinde bunu tek başına da yapabileceği, diğer sanıklar araç içerisinde olduğu halde kendisinin neden silahı ateşlemediği, silahı sanık ...'a ateş ettirerek maktulü öldürtmesininde mantıklı bir izahının olmadığı,

Maktulün eşine anlattıkları hususuna gelince maktulün eşinin beyanlarının kapsamlı olmadığı, ayrıca maktulün kendisini hastaneye götüren taksi şoförüne beni vurdular şeklindeki ifadesinin birden fazla kişi tarafından ateş edildiği anlamına da geleceği, halbuki maktule tek bir el atış edildiği, dolayısıyla mahkemenin belirlemiş olduğu kabulün dosya kapsamındaki maddi delillerle ve hayatın olağan akışına da uygun bulunmadığı,

Bu itibarla olayın nasıl gerçekleştiği hususunda sanıkların ortak beyanlarındaki kabul dışında başka bir kabule gitmenin yukarıda belirtilen şüpheli durumların sanıkların aleyhlerine kabul edilemeyeceği de dikkate alındığında sanıkların maktulü önceden fikir ve irade birliği içerisinde öldürmeyi

kararlaştırdıkları hususunda yeterli deliller bulunmadığından maktulün ölümüne neden olan sanık ... dışındaki diğer sanıklar ... ve ...'nın delil yetersizliğinden CMK'nin 223/2-e maddesi uyarınca beraatlerine karar verilmesi gerektiği görüşündeyim.