Logo

1. Hukuk Dairesi2020/1519 E. 2021/5118 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın davalı oğullarına yaptığı taşınmaz satışının muris muvazaası olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın malvarlığındaki tüm taşınmazları davalı oğullarına devretmesi, davalıların alım güçlerinin bulunmaması ve mirasbırakanın davalılarla aynı evde yaşamaya devam etmesi gibi hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine dair verilen karara yönelik davacıların istinaf başvurularının, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesi tarafından mirasbırakanın mal kaçırma kastıyla hareket etmediği gerekçesiyle esastan reddedilmesine ilişkin olarak verilen karar, davacı ... ve ... tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 05.10.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen dahili davacı ... ve diğerleri gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Davacılar, mirasbırakan babaları...’nın 356 ada 56 parsel ve 398 parsel sayılı taşınmazlarını davalı oğullarına mirastan mal kaçırma amacıyla satış suretiyle devrettiğini, temlik tarihi itibarıyla mirasbırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığını, temlikten sonra da davalılar ile birlikte çekişmeli taşınmazda oturmaya devam ettiğini ve temlik harici terekesinin bulunmadığını ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali ve tescil istemişlerdir.

Davalılar, mirasbırakanın mal kaçırma kastı ile hareket etmediğini, çekişme konusu taşınmazın alımı sırasında maddi katkıda bulunduklarını, mirasbırakanın da kendileri ile aynı evde yaşamak istediğini, bunun üzerine ileride sorun çıkmaması için taşınmazların tüm kardeşlerin muvafakati ile devredildiğini ve satış bedelinin de kardeşler arasında paylaşıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

İlk derece mahkemesince, temlikin minnet duygusuyla yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen karara yönelik davacıların istinaf başvuruları, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesi tarafından mirasbırakanın mal kaçırma kastıyla hareket etmediği gerekçesiyle esastan reddedilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakanın tamamı 1251 m2 yüzölçümlü bağ nitelikli taşınmazdaki 154/1248 payını ve 102 m2 yüzölçümlü kargir ev nitelikli 398 parsel sayılı taşınmazını 20.12.1989 tarihinde satış suretiyle davalı ... (56 parsel sayılı taşınmazdaki 154/1248 pay ve 398 parsel sayılı taşınmazın 2/3 payı) ve ...’e (398 parsel sayılı taşınmazın 1/3 payı) devrettiği, 1912 doğumlu mirasbırakan...’nın 24.07.1993 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı oğulları ... ve..., ... ve dava dışı oğlu ...’i bıraktığı, çekişmeli taşınmazların 05.04.2013 tarihinde imar düzenlemesine tabi tutularak 26850 ada 1 parsel numarasını aldığı, davalı ...’in 15553/29347; ...’in ise 2378//29347 paya sahip olduğu, tarafların beyanına göre temlik harici terekenin olmadığı, davacı ...’ın istinaf aşamasında ölümü ile geriye mirasçı olarak......’in kaldığı, hükmün davacı ... ve ... tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Somut olaya gelince; her ne kadar ilk derece mahkemesince satış şeklinde olan temlik, ölünceye kadar bakma akdi ile devredilmiş gibi değerlendirilmiş ve bölge adliye mahkemesince mal kaçırma kastının ispatlanamadığı, temlikin minnet duygusuyla gerçekleştirildiği ve tanık olarak dinlenen dava dışı kardeş ...’in beyanlarında geçen, mirasbırakanın bir toplantı yaparak davalılara yapılan temlike ilişkin tüm mirasçıların muvafakatlerinin alındığı yönündeki ifadesi hükme gerekçe yapılmış ise de; mirasbırakanın terekesindeki tüm taşınmazları davalı iki oğluna satış yoluyla devrettiği, bahsi geçen toplantının mirasbırakan ve erkek çocuklarının katılımı ile yapıldığı, davacı ...’ın ise toplantıya katılmadığı gibi tanığın taşınmazlar karşılığı mirasçılara ödenmesi gereken bedelin ödenip ödenmediği hususunda bilgisinin olmadığı da açıktır.

O halde, dosya içeriği ve toplanan delillerden temlik tarihinde mal satmaya ihtiyacı olmayan murisin yanında kaldığı davalıları diğer çocuklarından üstün tutarak tüm malvarlığını devrettiği gibi davalılarında alım güçlerinin olmadığı, mirasbırakanın taşınmazı edinme şekli ve davalıların taşınmaz üzerinde ev yaptırmış olmalarının taşınmazın mülkiyetini kazandırmayacağı gerçekleri karşısında, murisin davalılara yaptığı temlikinin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.

Hal böyle olunca, mahkemece usuli kazanılmış hak ilkeleri de gözetilmek suretiyle (davacı ... mirasçılarının temyizi yoktur), davacılar ... ve Gülbahar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

Davacı ... ve Gülbahar’ın temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05/10/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.