"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 07/12/2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ...... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya incelenerek gereği görüşüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan babaları ...’ın maliki olduğu 172 ada 13 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu bağımsız bölümü satış suretiyle davalı oğluna devrettiğini, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, devir tarihinde davalının alım gücünün bulunmadığını ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescile karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/06/2014 tarihli ve 2012 / 456 E 2014 / 269 K. sayılı kararıyla; davalının taşınmazın yapımına katkı sağladığı, evin en büyük ve tek erkek çocuğu olması nedeniyle çalışarak eve gelir getiren davalının hem kız kardeşleri olan davacılara hem de anne ve babasına bakması nedeniyle taşınmazın temlik edildiği, devrin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 03/10/2017 tarihli ve 2014/21888 E. 2017/4881 K. sayılı ilamında ‘’...öncelikle mirasbırakana ait aktif veya pasif tüm taşınmaz kayıtlarının ilgili tapu müdürlüklerinden temin edilmesi, taşınmazın devrine dayanak resmi aktin evrak arasına alınması, taraf delillerinin eksiksiz toplanması, tanıkların yeniden dinlenilmesi, murisin mal satmaya ihtiyacı olup olmadığı, davalının alım gücünün bulunup bulunmadığı gibi hususlarda yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca araştırma yapılması, murisin iradesinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.’’ gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
3.Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/03/2020 tarihli ve 2018/37 E. 2020/166 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın dava konusu taşınmazı satın alabilecek birikimi bulunmadığı, davalının işvereninden bir miktar borç aldığı ve bu borcun davalının ücretinden yapılan kesinti ile ödendiği, taşınmazın da bu nedenle davalıya temlik edildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın, mirasbırakanın sahip olduğu tek taşınmaz olduğunu ve henüz 49 yaşında iken tek taşınmazını davalıya temlik ettiğini, devirden sonra da taşınmazda ikamet etmeye devam ettiğini, mirasbırakanın asıl irade ve amacının kız çocuklarından mal kaçırmak olduğunu, davalının devir tarihinde 25 yaşında olup, taşınmazı alabilecek ekonomik gücünün olmadığını, davalının savunmasını yazılı delille kanıtlanaması gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
6.3. Değerlendirme
Somut olaya gelince, çekişme konusu 171 ada 13 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu bağımsız bölümün mirasbırakan ... tarafından 22/01/1981 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik edildiği, 1932 doğumlu olan mirasbırakanın 12/01/2012 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı kızları ile davalı oğlunun kaldıkları, başkaca mirasçının bulunmadığı, temlik tarihinde tarafların da dava konusu taşınmazda mirasbırakan ile birlikte yaşadıkları, davacı tanığı olarak dinlenen ...’in ifadesinden, mirasbırakanın taşınmazı 1974 yılında teknesini satarak ve kredi çekerek satın aldığı; diğer taraftan, kredi borcunun bir kısmını davalının işvereninden aldığı borç ile ödediği anlaşılmakta olup, dava konusu taşınmazda ailesi ile birlikte oturan ve satış bedelinin bir kısmını teknesini satarak ödediği sabit olan mirasbırakanın, taşınmazın tamamını devir tarihinde 25 yaşında olan tek erkek çocuğuna temlik etmekteki asıl irade ve amacının kız çocuklarından mal kaçırmak olduğu sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.