"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki davadan dolayı ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 15.03.2016 gün ve 2014/205 Esas - 2016/68 Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 10.02.2020 gün ve 14682-756 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası ... ’ın 466 parsel sayılı taşınmazda bulunan payını davalı oğlu ... ’a bağış suretiyle temlik ettiğini, aynı taşınmaz hakkında mirasbırakanın kardeşleri tarafından muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/109 esas sayılı davasında temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiğini ve anılan kararın derecattan geçerek kesinleştiğini, kök mirasbırakanlar tarafından babası ... ’a yapılan temlikin iptaline karar verilmesi nedeniyle babası ... tarafından davalıya yapılan bağışın da geçersiz olduğunu, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir. Davalı, taşınmazın mirasbırakan tarafından kendisine bağışlandığını, muvazaa iddiasının ileri sürülemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlikin satış değil bağış suretiyle gerçekleştirildiği, bağış işleminin geçerli olduğu, muris muvazaasının şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairece “...Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, muris muvazaası iddiasının hukuki dayanağını oluşturan 01/04/1974 tarih ½ sayılı İBK’nın mirasbırakanın aslında amacı bağış olduğu halde, tapu memuru önünde iradesini satış şeklinde gerçekleştirdiği işlemler bakımından uygulanabileceği, bağış geçerli işlemlerden olduğundan, bağış suretiyle yapılan temlikler bakımından ancak tenkis istenebileceği, eldeki davada mirasbırakan Hacı Osman tarafından davalıya yapılan temlik bakımından muvazaa iddiasında bulunulduğu, işlem bağış olduğundan 01.04.1974 tarih, 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararının uygulama yerinin bulunmadığı, tenkis de istenmediği, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/109 Esas,2008/18 Karar sayılı ilamında ise kök muris ... ’ın tarafların babası ... ’a yapılan temlik bakımından muvazaa iddiasında bulunulduğu gözetilerek yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına” karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 466 parsel sayılı taşınmazda kök mirasbırakan ... ’nin 15/32, ... ’ın ise 14/32 payı olduğu, ... ve ... ’nin paylarını 21.09.1964 tarihinde oğulları ... , ... ve ... ’ye temlik ettikleri, ... , ... ve ... ’nin taşınmazdaki dava dışı ... ’ye ait 3/32 payı da ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/371 esas ve 2000/936 karar sayılı ilamı ile edindikleri ve taşınmaza 1/3’er pay ile malik oldukları, mirasbırakan ... ’ın 1/3 payını 15.04.2004 tarihinde bağış suretiyle oğlu ... ’a temlik ettiği, ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/109 esas sayılı davasında davacılar ... , ... ve ... ’ın, aralarında eldeki davanın konusu olan 466 parsel sayılı taşınmazın da yer aldığı 6 parça taşınmaz için davalılar ... , ... , ... , ... ve ... mirasçıları aleyhine muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili talebinde bulundukları, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve kararın derecattan geçerek kesinleştiği, anılan kararda ... 466 parsel sayılı taşınmazdaki payını davalı ...’a bağış suretiyle temlik etmişse de davalı ... aynı ailenin bireyi olmakla muvazaalı işlemi bilen, bilmesi gereken olduğundan iyiniyetli sayılamayacağının ve tapu siciline güven ilkesinden yararlanamayacağının belirtildiği, ... ’ın 14.09.2005 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak son eşi ... , çocukları ... , ... , ... , ... , ... , ... ve ... ’nın kaldığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacının dava dilekçesinde sadece kendi mirasbırakanı ... ’ın muvazaasını değil, kök mirasbırakanlarının muvazaaları nedeniyle açılan davanın kabulüne karar verildiğini belirterek kararın kesinleşmesi ile mirasbırakanı ... ’a yapılan ilk satışın muvazaalı olduğu için iptal ediliğini ve buna bağlı olarak davalıya yapılan bağışın da geçersiz olduğunu ileri sürmüş olduğu görülmektedir.Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazdaki mirasbırakan ... ’ın mirasbırakanlarından kendisine temlik edilen payların ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/109 esas sayılı davasında iptaline karar verildiği ve temlikin muvazaalı olduğunun sabit olduğu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Anılan bu husus, karar düzeltme isteği üzerine yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin (6100 sayılı HMK’nin geçici 3. maddesi yollamasıyla) HUMK’un 440. maddesi gereğince kabulü ile Dairenin 10.02.2020 tarih, 2016/16482 Esas, 2020/756 Karar sayılı onama ilamının ORTADAN KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 15.03.2016 tarih ve 2014/205 Esas 2016/68 Karar sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenlerle, (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.10.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.