"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : TRABZON BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 19/10/2020 tarihli ve 2020/488 Esas - 2020/513 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 13/01/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası ... ...’nin 155 ada 9, 129 ada 43 ve 129 ada 76 parsel sayılı taşınmazlarını davalı torunu Sinan’a, 155 ada 32 ve 129 ada 48 parsel sayılı taşınmazlarını davalı gelini ...’e, 153 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki payını davalı oğulları ... ve ...’e, mirasbırakan annesi ... ...’nin de 153 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki payını davalı oğulları ... ve ...’e satış suretiyle devrettiğini, temliklerin kız çocuklarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, temliklerin gerçek satış olduğunu, mirasbırakanların taşınmazları satmak istemesi üzerine bedellerini ödeyerek satın aldıklarını, mirasbırakanların tüm kız çocuklarına kazandırmalarda bulunup, elden ve banka kanalı ile de yüklü miktarlarda ödemeler yaptıklarını, mirasbırakanlarca bedeli ödenerek davacı adına taşınmaz satın alındığını, temliklerde mal kaçırma amacının bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Akçaabat 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/07/2020 tarihli ve 2015/315 Esas - 2020/193 Karar sayılı kararıyla, temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Mahkemece toplanan delillerin değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünü, mirasbırakan ...’nin Trabzon ile Ortahisar ilçesinde bulunan bir kısım daire niteliğindeki taşınmazlarını da yine davalı ... ve ...’e devrettiğini, anılan bu taşınmazlar için de muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası açıldığını ve Mahkemece bu taşınmazlar yönünden de kabul kararı verildiğini, anılan karara karşı davalıların istinaf isteğinin esastan reddedildiğini ve hükmün Dairece onandığını, mirasbırakanların maddi durumlarının çok iyi olup, taşınmazları davalılara devretmesi için bir neden olmadığını, devirlerin bedelsiz olduğunu, İlk Derece Mahkemesince beyanları hükme esas alınan dava dışı kardeşler ... ve ... ile arasında husumet bulunduğunu, bu iki tanığın da beyanlarının doğru olmadığını, adına kayıtlı bir kısım taşınmazları mirasbırakanların desteği ile değil kendi ve eşinin çalışmaları sonucu elde ettiği gelir ile aldığını, davalıların ödediğini iddia ettikleri satış bedellerinin mirasbırakanın terekesinden çıkmadığını, mirasbırakanlar tarafından kendisine herhangi bir kazandırmada bulunulmadığını, mirasbırakanların tüm taşınmazlarını davalılara devrettiklerini belirterek, kararın kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 19/10/2020 tarihli ve 2020/488 Esas - 2020/513 Karar sayılı kararıyla, mirasbırakan tarafından davacıya da kazandırmalarda bulunulduğu, davalı tarafça satış bedellerinin banka yoluyla mirasbırakan hesabına ödendiği, temliklerin mal kaçırma amacıyla yapıldığının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusu 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Mahkemece toplanan delillerin değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünü, mirasbırakan ...’nin Trabzon ile Ortahisar ilçesinde bulunan bir kısım daire niteliğindeki taşınmazlarını da yine davalı ... ve ...’e devrettiğini, anılan bu taşınmazlar için de muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası açıldığını ve Mahkemece bu taşınmazlar yönünden de kabul kararı verildiğini, anılan karara karşı davalıların istinaf isteğinin esastan reddedildiğini ve hükmün Dairece onandığını, mirasbırakanların maddi durumlarının çok iyi olup, taşınmazları davalılara devretmesi için bir neden olmadığını, devirlerin bedelsiz olduğunu, İlk Derece Mahkemesince beyanları hükme esas alınan dava dışı kardeşler ... ve ... ile arasında husumet bulunduğunu, bu iki tanığın da beyanlarının doğru olmadığını, adına kayıtlı bir kısım taşınmazları mirasbırakanların desteği ile değil kendi ve eşinin çalışmaları sonucu elde ettiği gelir ile aldığını, davalıların ödediğini iddia ettikleri satış bedellerinin mirasbırakanın terekesinden çıkmadığını, mirasbırakanlar tarafından kendisine herhangi bir kazandırmada bulunulmadığını, mirasbırakanların tüm taşınmazlarını davalılara devrettiklerini belirterek, kararın kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.2.2. Öte yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, 1927 doğumlu mirasbırakan ... ...’nin 22.12.2012 tarihinde, 1925 doğumlu mirasbırakan ... ...’nin ise 07.02.2015 tarihinde ölümleri üzerine geride mirasçı olarak davacı kızları ..., davalı oğulları ... ve ... ile dava dışı kızları ... ve ...’nin kaldığı, mirasbırakan ...’in oğulları davalılar ... ve ...’e 27.07.2007 tarihinde verdiği vekaletname ile 06.09.2011 tarihli 4456 yevmiye sayılı akitle 868 (yeni 155 ada 9 parsel),1050 (yeni 129 ada 43 parsel),1128 (yeni 129 ada 76 parsel) sayılı taşınmazlarını oğlu ...’den olma davalı torunu Sinan’a, 882 (yeni 155 ada 32 parsel),1059 (yeni 129 ada 48 parsel) sayılı taşınmazlarını oğlu ...’nın eşi olan davalı gelini ...’e satış suretiyle temlik ettiği, mirasbırakan ... ...’nin 667 parsel ( yeni 153 ada 7 parsel) sayılı taşınmazdaki 10/12 payını 19.09.2011 tarihli 4663 yevmiye numaralı akitle davalı oğulları ... ve ...’ya 1/2’şer pay ile satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
3.3.2. Her iki mirasbırakanın taşınmazlarını birbirlerine yakın tarihlerde davalı oğulları ile onların eşi ve çocuklarına temlik ettikleri, temlik tarihinden yaklaşık 1 yıl sonra davalı ... adına 175.000,00 TL, davalı ... adına 175.000,00 TL'nin satış bedeli olarak mirasbırakan ... ... ‘nin banka hesabına yatırıldığı ve aynı gün bu bedellerin hesaptan çekildiği, yine 10.12.2012 tarihinde davalılar ... ve ... tarafından kendilerine yapılan temlikin üzerinden bir yıldan fazla zaman geçtikten sonra ... adına 7 paresele ilişkin satış bedeli olarak 150.000,00 TL saat 9.20 de, ... adına 7 parsele ilişkin satış bedeli olarak 150.000,00 TL saat 9.24'te ve 100.000,00 TL saat 9.29'da mirasbırakan ...’nin banka hesabına kasadan yatırıldığı, aynı gün saat 9.35'te ise bu bedellerin mirasbırakan ... tarafından çekildiği, mirasbırakan ... adına ise bankaya yatırılan herhangi bir satış bedeli bulunmadığı, ayrıca mirasbırakan ... hesabına satış bedeli olarak yatırılan bedellerin taşınmazların rayiç bedelleri ile uyumlu olmadığı, davalı ...’ın akit tarihi itibari ile 25 yaşında olup, taşınmazları satın alacak maddi gelirinin olmadığı, ayrıca davacı ile aralarının iyi olmadığı iddia edilen ve davalılar tanıkları olarak dinlenen dava dışı kardeşler ... ve ...’nin beyanlarının dosyadaki bilgi ve belgeler ile örtüşmediği, mirasbırakan ...’nin dava dışı 4 parsel sayılı taşınmazını da 20.09.2012 tarihinde 1/2’şer paylarla davalı torunu Sinan ve gelini ...’e satış suretiyle temlik ettiği, anılan bu temlikler için davacı tarafça muris muvazaası hukuki sebebine dayalı olarak açılan davanın kabulüne karar verildiği ve kararın Dairece onandığı, toplanan deliller ve yukarıda değinilen ilkeler birlikte değerlendirildiğinde mirasbırakanların asıl amacının erkek çocuklarını kızlarına yeğlemek olup, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonuç ve kanaatine varılmaktadır.
Hâl böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 HMK'nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Akçaabat 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 3.815.00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.01.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.