"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : MARMARAEREĞLİSİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, bedel davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen asıl ve karşı davanın reddine ilişkin kararın davacı-karşı davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı-karşı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacılar, mirasbırakan babaları ...’in 8720 parsel sayılı taşınmazını üçüncü kişiden satın alarak davalı adına tescil ettirdiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amacıyla gerçekleştirildiğini, temlik tarihi itibariyle davalının asker olup, alım gücü olmadığını ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının miras payları oranında iptali ile adlarına tescilini, olmazsa bedelini istemişlerdir.
II. CEVAP - KARŞILIK DAVA
Davalı, iddiaların yersiz olduğunu ve taşınmazın fiilen bölünmesinin imkansız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş;karşı davasında asıl dava konusu taşınmazın temlik edildiği gün 7046 parsel sayılı taşınmazın da davacı-karşı davalı ... adına tescil edildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, asıl ve karşı dava konusu taşınmazların evvelinde mirasbırakan adına kayıtlı olmadıkları, bu haliyle muris muvazaası şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri Özetle
Yerel Mahkemece verilen kararın usule, kanuna ve olayın oluş şekline aykırı olduğunu, bekletici mesele yapılması gereken dosyanın beklenilmediğini, bu dosyada alınan tanık beyanlarıyla iddialarının kanıtlandığını, dava konusu işlemin muvazaalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak asıl davanın kabulüne karar verilmesini gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 15/09/2020 tarihli ve 2020/13 Esas, 2020/865 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakan ...'in 12/12/2016 tarihinde öldüğü, tarafların mirasbırakanın yasal mirasçıları arasında bulundukları,çekişme konusu, 8720 parsel sayılı taşınmazın asıl davalı, 7043 parsel sayılı taşınmazın karşı davalı adına kayıtlı olduğu, ancak bu taşınmazların öncesinde muris adına kayıtlı taşınmazlar olmadığı, iddialarının içeriği ve ileri sürülüş biçimine göre; murisin mirasçılardan mal kaçırma gayesi ile dava konusu taşınmazların bedelini ödeyerek satın aldığı halde davalı konumundaki mirasçılar adına muvazaalı işlemle tescil ettirdiğinin ileri sürüldüğü,dava konusu taşınmazlarda mirasbırakanın hiç bir zaman kayden malik olmadığı, davacıların iddiasının taşınmaz bedelinin mirasbırakan tarafından ödendiği yönünde olup, doğrudan davalı adına tescil edilen taşınmazın parasının ödenmesinin menkul bağışı niteliğinde olduğu,mirasbırakanın kendi adına kayıtlı olan bir taşınmazı gizli olarak bağışlamakla birlikte resmi işlemde satış, ölünceye kadar bakma akti vb bir sebeple temlik etmiş olsaydı olayda muris muvazaası hükümlerinin uygulanma imkânının olacağı,somut olayda 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İBK’nda sözü edilen muris muvazaası hükümlerinin uygulama yeri bulunmadığı,gizli bağış ile taşınmazın parasının ödendiği iddiasının menkul bağışı olmakla şartları varsa mirasbırakanın bu sağlar arası tasarrufunun saklı pay oranında tenkisinin talep edilebileceği, eldeki davada tenkis isteğinin de bulunmadığından, mahkemece yerleşik yargısal kararlara ve bağlayıcı nitelikteki 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İBK'da belirtilen ilkelere uygun gerekçeye dayalı davanın reddi yönünde verilen kararın hukuka uygun olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-b/1. maddesi uyarınca davacı-karşı davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar vermiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Dava konusu 8720 parsel (7044 parselin ifrazen 8720 ve 8721 parsellere ayrılması ile) sayılı taşınmazın mirasbırakanın sağlığında oğlu ... adına tapuya tescil edildiğini, bu taşınmazın mirasbırakan tarafından ... ‘ten satın alındığını, ancak davalının o tarihte askerde olması nedeniyle verdiği vekalet ile davalı ... adına tescil edildiğini, taşınmazın aslında mirasbırakan ...’e ait olduğunu ve yapılan temlik işleminin muvazaalı olduğunu, asıl davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava ve karşı dava; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil ile mümkün olmaması halinde bedelin tazmini istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
3.2.2. Hemen belirtilmelidir ki, muris muvazaasına ilişkin 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, bizzat mirasbırakanın üzerinde tapuda kayıtlı olan taşınmazların mirasbırakan ya da vekili (temsilcisi) tarafından aslında bağış olduğu halde satış biçiminde temlik edilmesi durumunda uygulama olanağı bulur.
Bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanı sıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı, Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarihli 586/782; 21.09.1994 tarihli 248/538; 21.12.1994 tarihli 667/856; 11.10.1995 tarihli 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş, Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır. Ancak gizli bağış şeklinde gerçekleştirilen işlem bulunduğu iddiası bakımından şartların mevcut olması halinde tenkis incelemesi yapılabileceği hususunda kuşku yoktur.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle, (V/3.2.) numaralı paragrafta yer verilen yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinin yerinde olmasına, (III) numaralı paragrafta yer verilen İlk Derece Mahkemesinin gerekçesine göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) numaralı bentte yazılı olduğu üzere karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı-karşı davalılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacı-karşı davalılardan alınmasına, 18/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.