"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istekli dava sonunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 24/09/2020 tarih 2020/743 Esas 2020/973 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 10.01.2022 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ...... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan ...'in 420 ada 921 parsel, 101 ada 28-9, 103 ada 6- 28, 145 ada 2 parsel sayılı taşınmazları, 1710 ada 2 parseldeki 1 no’lu bağımsız bölüm ile 1398 ada 35 parseldeki 9 no’lu bağımsız bölümü davalı oğlu, gelini ve oğlundan olma davalı torunlarına temlik ettiğini, işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, 1710 ada 2 parseldeki 1 no’lu bağımsız bölümün çıplak mülkiyetinin mirasbırakan tarafından davalı gelini ...'ye devredildiğini, mirasbırakanın eşinin ölümünden sonra davalıların yanında yaşadığını, bakımının davalılar tarafından sağlandığını, bakım karşılığı olarak anılan taşınmazın ...'ye nispeten düşük bir bedelle satılarak devredildiğini; 1398 ada 35 parseldeki 9 no’lu bağımsız bölümün mirasbırakan tarafından davalı torunlarına bağışlandığını, mirasbırakanın, diğer torunlarına da bir çok yardımda bulunduğundan, bu daireyi torunlarına çeyiz hediyesi olarak verdiğini beyan ettiğini, diğer taşınmazlar yönünden satışın gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, mirasbırakanın bir kısım paylarını yıllardır kendisi ve eşiyle ilgilenen ve destek olan davalılara sattığı, mirasbırakanın minnet duygusu ile hareket ettiği dikkate alındığında satışın gerçek değer üzerinden yapılmamasının mal kaçırma amacıyla hareket edildiği sonucunu doğurmayacağı gerekçesiyle 420 ada 921, 101 ada 28- 9, 103 ada 6- 28, 145 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar ile 1710 ada 2 parseldeki 1 no’lu bağımsız bölüm yönünden davanın reddine, 1398 ada 35 parseldeki 9 no’lu bağımsız bölümün bağış suretiyle devredilmesi nedeniyle muvazaa iddiasının dinlenemeyeceği, bu bağışın mirasbırakanın ölümünden önceki bir yıldan daha önce yapıldığı ve davalıların yıllardır mirasbırakan ve eşine bakması, birlikte yaşamaları nedeni ile minnet duygularının karşılığı olarak yapıldığı gerekçesiyle iptal tescil ve tenkis isteklerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davalı tarafın tanık listesini süresi içinde sunmadığını, davalı tanıklarının usule aykırı şekilde dinlenildiğini, delillerinin eksik toplandığını, davalıların alım gücü olmadığını, bedeller arasındaki farkın nazara alınması gerektiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, iddianın ispatlandığını, davalı tanık beyanlarının gerçek dışı olduğunu, mirasbırakanın tüm mal varlığını davalı erkek evladına, onun eşine ve çocuklarına devrettiğini, temliki yapmakta haklı ve makul bir nedeni bulunmadığını, terditli tenkis talebinin incelenmediğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 24/10/2017 tarih 2017/1051 Esas 2017/1123 Karar sayılı kararıyla; dava konusu 420 ada 921, 101 ada 28- 9, 103 ada 6- 28, 145 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar ile 1710 ada 2 parseldeki 1 no’lu bağımsız bölüm yönünden HMK’nin 353/1.b.2 maddesi gereğince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, davalıların birlikte yaşadıkları mirasbırakana karşı ahlaki yükümlülük dışında bir semen gerektirecek boyutta bakım ediminde bulunmadıkları ve dolayısıyla mirasbırakanın mal varlığının önemli bir kısmını devretmesi sonucunu doğuracak şekilde minnet duygusu ile hareket etmesini gerektirecek somut olguların bulunmadığı, işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, bağış suretiyle devredilen dava konusu 1398 ada 35 parseldeki 9 no’lu bağımsız bölüm yönünden HMK'nin 353/1-a-6 maddesi uyarınca kararın ortadan kaldırılmasına, bu taşınmazla ilgili olarak TMK’nin 565/4 gözetilerek tenkis talebinin değerlendirilmesi gerektiği, mahkemece tenkis yönünden hiçbir araştırma yapılmadığı gerekçesiyle yeniden görülmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Tenkis bakımından verilen tefrik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, mirasbırakanla davalıların birlikte yaşadıklarını, mirasbırakana davalıların ailece baktıklarını, davalıların alım gücü bulunduğunu belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
3. Bozma Kararı
Dairenin 23/06/2020 tarihli 2017/5437 Esas 2020/3001 Karar sayılı kararıyla; “...dava konusu 420 ada 921 parseldeki ½ pay, 101 ada 9- 28, 103 ada 6-28 ve 145 ada 2 parsellerdeki ½ pay yönünden temliklerin mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı saptanarak davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığına değinilerek davalıların bu yöne ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince; dinlenen tanık beyanları ve diğer delillerden mirasbırakan ...’in ölene kadar davalı oğlu ve gelini ile aynı evde yaşadığı, hastalığı ve bakımıyla davalı gelini ...’nin
ilgilendiği, değinilen olgular yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, mirasbırakanın dava konusu 1710 ada 2 parseldeki 1 no’lu bağımsız bölümü gelini olan davalı ...’ye temlik etmekteki gerçek amaç ve iradesinin mirasçılardan mal kaçırmak olmadığı, gelinine duyduğu minnet duygusuyla hareket ettiği sonuç ve kanaatine varıldığı, diğer taraftan bağış yoluyla temlik edilen 1398 ada 35 parselde kayıtlı 9 no’lu bağımsız bölümle ilgili olarak ilk derece mahkemesince tarafların gösterdikleri delillerin toplandığı, tanıkların dinlendiği, resmi senet ve tapu kayıtlarının getirtildiği, taşınmazların değerinin tespit için bilirkişiden rapor alındığı, o halde, bölge adliye mahkemesince delillerin toplanmaması sebebiyle tenkis istemi yönünden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kesin olarak karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, hal böyle olunca, 1710 ada 2 parseldeki 1 nolu bağımsız bölüm yönünden davanın reddine karar verilmesi, 1398 ada 35 parseldeki 9 no’lu bağımsız bölümle ilgili tenkis istemi yönünden, temlikin saklı payı ihlal kastı ile yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi, gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
4. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 24/09/2020 tarihli ve 2020/743 Esas 2020/973 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davalı ...’ye satış yoluyla temlik edilen dava konusu 1710 ada 2 parselde kayıtlı 1 no’lu bağımsız bölüm yönünden temlikin minnet duygusuyla yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine, davalı torunlar ... ve ...’ya bağış yoluyla temlik edilen dava konusu 1398 ada 35 parselde kayıtlı 9 no’lu bağımsız bölüm yönünden işlemin bağış olması nedeniyle muvazaa iddiasının dinlenemeyeceği, temlikin saklı payları ihlal kastıyla da yapılmadığı gerekçesiyle iptal tescil ve tenkis isteklerinin reddine, davalı ...’ye satış yoluyla devredilen 420 ada 921 parsel, Kastamonu/Devrekani/ Bıngıldayık Köyünde bulunan 101 ada 28-9, 103 ada 6-28, 145 ada 2 parsel sayılı taşınmazların 1/2’şer payları yönünden davanın kabulü ile davacıların miras payları oranında iptal tescile karar verilmiştir.
5. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
6. Temyiz Nedenleri
Davanın kabule ilişkin kısmının onanmasını, redde ilişkin kısmın bozulmasını, istinaf kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bozmaya uyularak bir kısım taşınmaz bakımından davanın kabulüne, iki tane taşınmaz bakımından davanın reddine karar verildiğini, davalı gelin ...’ye devredilen ve ret kapsamında olan taşınmazla ilgili bir gerekçe yazılmadığını, mirasbırakanın davalı gelini ile ömür boyu birlikte oturmadığını, yatalak ve bakıma muhtaç olmadığını, ömrünün son döneminde birlikte oturduklarını, mirasbırakanın gelirlerini davalı oğluna ve gelinine verdiğini, minnet duygusunu yeterince karşıladığını, davalı torunlara bağışlanan ve ret kapsamındaki taşınmazla ilgili Bölge Adliye Mahkemesince ilk olarak verilen tefrik kararı üzerine tenkis yönünden İstanbul 7. AHM’nin 2017/531 Esas sayılı dosyası üzerinden devam eden bir yargılama olduğunu, eldeki dosyanın kesinleşmesinin beklenildiğini, tenkis bakımından delillerin toplanmadığını, hiçbir inceleme de yapılmadığını, ret kapsamındaki iki taşınmaz yönünden davanın kabulü gerektiğini, kız evlatların yok sayıldığını, minnet duygusundan söz edilemeyeceğini, davalıların alım gücü bulunmadığını, davalı torunlara bağışlanan taşınmazın değerinin düşük olmadığını, bugün itibarıyla 1.000.000,00 TL nin üzerinde olduğunu, davacıların da mirasbırakanla ilgilendiklerini, diğer taşınmazlar bakımından davanın kabulüne karar verildiği halde iki taşınmaz yönünden davanın reddinin doğru olmadığını, mirasbırakanın başka taşınmazı bulunmadığını, tüm taşınmazlar yönünden davanın kabulü gerektiğini belirterek, ret kapsamındaki taşınmazlar yönünden kararın bozulmasını istemiştir.
7. Gerekçe
7.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istemine ilişkindir.
7.2. İlgili Hukuk
7.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
7.2.2. Öte yandan, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Ancak semenin, bir başka ifade ile malın bedelinin mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emek de olabileceği kabul edilmelidir. Esasen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının, mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinde kuşku yoktur.
7.2.3. Türk Medeni Kanunu’nun 565. maddesinde tenkise tabi sağlar arası kazandırmaların neler olduğu düzenlenmiş, TMK’nin 565/4. maddesinde, “ Mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmalar” bu kapsamda sayılmıştır.
7.3. Değerlendirme
7.3.1. ( V/3. ) paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacılar vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
7.3.2. Ancak, harç hususu kamu düzenine ilişkin olup, re’sen gözetilmesi gerektiğinde kuşku yoktur. Somut olayda; kabul kapsamındaki çekişmeli taşınmazların dava tarihi itibarıyla keşfen saptanan toplam değeri 344.948,75 TL olup, bu değerden davacıların toplam ¾ miras payına isabet eden değer olan 258.711,56 TL üzerinden alınması gerekli 17.672,59 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 4.331,35 TL (108,80 TL harç mahsup edilmiştir) harç ile 10.007,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 3.334,24 TL harcın davalı ...’den tahsili ile Hazineye irat kaydına şeklinde hüküm kurulması gerekirken, fazla harca hükmedilmesi doğru değildir. Ne var ki, anılan hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin temyize konu 24/09/2020 tarih 2020/743 Esas 2020/973 Karar sayılı kararının hüküm kısmının A-3 fıkrasının harca ilişkin 2. bendinde yazılı “Hüküm altına alınan alacak miktarı üzerinden hesaplanan 35.551,86 TL nispi harcın, peşin alınan 4.331,35 TL(108,80 TL harçlar mahsup edilmiştir.) harç ile 10.007,00 TL tamamlama harcı toplamı 14.338,35 TL'den mahsubu ile, bakiye 21.213,51 TL'nin davalı ...'den tahsili ile Hazineye İrat Kaydına, Dairemizce 12/12/2017 tarihinde 3.632,91 TL harç tahsil müzekkeresi yazıldığı anlaşıldığından alınması gereken 21.213,51 TL harçtan mahsubu ile bakiye 17.580,60 TL'nin davalı ...'den tahsili ile Hazineye İrat Kaydına, Harç tahsil müzekkeresinin temyiz edilen dosyalarda Dairemizce, temyiz edilmeden kesinleşen dosyalarda İlk Derece Mahkemesince ilgili Vergi Dairesine yazılmasına,” cümlesinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine, A-3 fıkrasının 2. bendi olarak “ Alınması gerekli 17.672,59 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 4.331,35 TL (108,80 TL harç mahsup edilmiştir) harç ile 10.007,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 3.334,24 TL nispi karar ve ilam harcının davalı ...’den tahsili ile Hazineye irat kaydına (Daha önce tahsil edilen var ise tahsilde tekerrüre neden olmayacak şekilde),” cümlesinin yazılmasına, davacılar vekilinin değinilen yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu şekli ile 6100 Sayılı HMK’nin 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 3.815.00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz eden davacılara geri verilmesine, 10/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.