"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince verilen 06/10/2020 tarihli ve 2020/153 Esas 2020/1045 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 13.01.2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan babaları ...’un 345 ada 35 ve 162 ada 20 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını ikinci eşi olan davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, mirasbırakanın mal kaçırma amacı bulunmadığını, temliklerin davalıyı korumak amacıyla ve minnet duygusuyla yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesince, mirasbırakan ...’un davalıyla ikinci evliliğini yaptığı, mirasbırakan tarafınca dava konusu taşınmazların davalıya devredildiği, davalının satış bedeli ödediğine yönelik delil bulunmadığı, mirasbırakanın taşınmazları bağışlamak amacıyla davalıya devrettiği, temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesiz olduğunu,mirasbırakanın temliklerdeki iradesinin tespit edilmediğini, mirasbırakan ile yaptığı evliliğin 34 yıl sürdüğünü, mirasbırakanın, kendisine ve annesine iyi bakılması nedeniyle duyduğu minnet duygusu ile temlikleri yaptığını, kararın 5.maddesinde masraf ve harçlar toplamında hesap hatası yapılarak aleyhine fazla masrafa hükmedildiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 06/10/2020 tarihli ve 2020/153 Esas 2020/1045 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakan ile davalının 1982 yılında evlendikleri,dava konusu 35 parsel sayılı taşınmaz üzerinde mirasbırakana ait bulunduğu zemin katın, mirasbırakan tarafından bakkal dükkanı olarak işletildiği,mirasbırakanın ilk eşinin vefatı sonrası dükkanı kapattığı, bilahare davalı ile evlendikten sonra tekrar işletmeye başladığı,mirasbırakan ve davalının bu binadaki dairelerin birinde davalının kızı ve murisin annesi ile birlikte yaşadıkları,dükkanın işletilmesi ve kira geliri ile geçimlerini sağladıkları,dükkanın işletilmesinde murise davalı ve kızının da mümkün olduğunca yardımcı oldukları,mirasbırakanın annesine davalı tarafından bakıldığı,murisin son dönem kalp ameliyatı geçirdiği, davalının murisin sağlık ve bakımı ile ilgilendiği,mirasbırakanın ölümü halinde yaşı ilerlemiş olan eşinin , maddi anlamda zor durumda kalmaması,yalnız kalacak olan eşinin geleceğini garantiye almak kaygısı ile eşinin aileye olan katkı ve emeğini de gözeterek çekişme konusu temlikleri yaptığı, mirasbırakanın mal kaçırma kastı ile hareket etmediği gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nin 353/1-b-2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Mirasbırakanın temliklerdeki asıl amacının mal kaçırmak olduğunu, mirasbırakanın kendileri ile arasının iyi olmayıp,davalı ve kızı ile arasının iyi olduğunu,kendilerinin görevleri nedeniyle mirasbırakandan uzak olmasını davalının fırsat bilerek temlikler için mirasbırakanı yönlendirdiğini,davalının mirasbırakanın annesine bakmadığını, mirasbırakanın son günlerinde davalının kızına vekâlet verdiğini, davalının kızının da bu vekalet ile taşınmaz için kat karşılığı inşaat sözlemşesi imzaladığını, bu sözleşme gereğince de arsada az bir paya sahip davalıya daha fazla daire verildiğini, bu durumun bile mal kaçırma amacını gösterdiğini,mirasbırakandan kalan başka taşınmaz bulunmadığını, mirasbırakan tarafından yapılan temliklerin davalıyı zenginleştirdiğini, davalı tarafça mirasbırakan ve yakınlarına semen yerine geçecek bir hizmette bulunulmadığını belirterek kararın bozulmasını istemişlerdir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin
eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.2.2. Öte yandan, muris muvazaası hukusal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV./3.) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesinin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacılardan alınmasına, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 13/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.