"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - ALACAK
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil - tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen iptal-tescil isteminin reddine, tazminat isteminin kabulüne ilişkin kararın, davacı vekili ile davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili ile davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 11/01/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davacı ... ve vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, babası ve ağabeyi olan davalılar ile Denizli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/17 sayılı satış dosyasında ihale edilecek dava konusu 749 ada 31 parsel sayılı taşınmazı satış bedeli ve masraflarını eşit oranda karşılayarak almaya karar verdiklerini, ihaleye katılarak anılan taşınmazı 780.000,00 TL satış bedeli + 157.131,00 TL masrafla satın aldıklarını, duyduğu güven ve ortak işleri nedeniyle satış bedelinin tamamına yakınını ödediğini, aralarında yazılı sözleşme yapmadıklarını, davalı ağabeyi İsmail’in sadece 250.000,00 TL para gönderdiğini, davalı babası ...’ün ise hiç ödeme yapmadığını, aldatıldığını, aksi kabul edilse dahi taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak hakkının bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere, davalı ... adına kayıtlı 1/3 payın tapu kaydının iptali ile adına tescilini, mümkün olmazsa sebepsiz zenginleşme ve
denkleştirici adalet ya da sözleşme hükümleri gereğince daha sonra arttırılmak üzere kısmi dava olarak şimdilik 10.000,00 TL’nin dava ya da 19/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı ...’den tahsilini, davalı ...’den bakiye 62.377,00 TL’nin 19/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsilini istemiş, yargılama sırasında ıslah ile davalı ...’e yönelik bedel isteğini 3.883.333,33 TL’ye arttırmıştır.
II. CEVAP
Davalılar, iddiaların yersiz olduğunu, dava konusu taşınmazı davacı ile birlikte ihaleden satın aldıklarını, satış bedeli ve diğer masrafları birlikte ödediklerini, maddi durumlarının iyi olduğunu, temlik tarihinde de satın alma güçleri bulunduğundan davacının ödeme yapmasına ihtiyaç duymadıklarını bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Denizli 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05/07/2019 tarihli ve 2019/1526 E., 2020/734 K. sayılı kararıyla; satış tarihinde tarafların aile şirketinde birlikte çalışmaları nedeniyle vekaletsiz iş görme kapsamında davacının davalılar adına da hareket ederek ihale işlemlerini takip ettiği ve ihale bedeli olan 780.000,00 TL’yi kendi hesabından çektiği parayla ödediği kanıtlandığından, davalı ...’e yönelik iptal-tescil isteminin reddine, bedel isteminin ise kabulü ile 261.303,48 TL’nin davalı ...’den( satış bedeli+masraf ), 10.000,00 TL satış ve 1.303,48 TL masraf bedelinin de davalı ...’den, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
2.1. Davacı vekili dilekçesinde özetle; iddialarını tekrar ederek, dava konusu taşınmaz bedelinin müvekkil tarafından ödendiğinin ve müvekkilin kandırıldığının toplanan deliller ile kanıtlandığını, bu nedenle davalı ...’e yönelik iptal ve tescil isteminin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, tazminat yönünden ise hakkaniyet gereğince dava konusu 1/3 payın keşfen saptanan değeri olan 3.883.333,33 TL’nin tahsiline hükmedilmesi gerekirken müvekkilin ödediği satış bedelinin dikkate alınmasının hatalı olduğunu, denkleştirici adalet ilkesinin de uygulanmadığını, davalı ... yönünden hükmedilen bedele de ödeme tarihi olan 19/04/2012 tarihinden itibaren ticari reeskont faizi işletilmesinin gerektiğini, davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, değinilen yönlerden hükmün bozulmasını istemiştir.
2.2. Davalılar vekili dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süreler içerisinde açılmadığını, davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, aldatma iddiasının toplanan deliller ile kanıtlanamadığını, satış dosyasındaki makbuzda yazan isme bakarak karar verilmesinin sağlıklı olmadığını, Mahkemece yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu ileri sürerek, kısmen kabule yönelik hükmün bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 08/09/2020 tarihli ve 2019/1526 Esas - 2020/734 Karar sayılı kararıyla; davacı vekili ile davalılar vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Davacı vekili, davalıların hileli hareketleri nedeniyle davalı ... adına kayıtlı 1/3 payın tapu kaydının iptali ile adına tescilinin gerektiğini, dava konusu taşınmazın ihale bedeli ile gerekli harç ve masrafları ödediğinin dosya arasına alınan banka dekontları ve makbuzlar ile sabit olduğunu, bu belgelerin yazılı delil başlangıcı olduğunu, taraflar arasındaki akrabalık ve ortaklık nedeniyle yazılı sözleşme düzenlenmediğini, HMK’nın 203/a fıkrası gereğince iddiaların ispatı için tanık dinletilebileceğini, terditli talep olan alacak isteminin kısmen reddine karar verilmesinin de hatalı olduğunu, davalı ... yönünden denkleştirici adalet ilkesi gereğince çekişmeli 1/3 payın dava tarihindeki değeri olan 3.883.333,33 TL’nin tahsiline karar verilmesi gerektiğini, aksi halde de ödenen satış bedeline tescil tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine karar verilmesi gerektiğini, davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, hükmün bozulmasını istemiştir.
2.2. Davalılar vekili, satış dosyasında 30/03/2012 tarihinde yatırılan 361.200,00 TL teminat bedelinin müvekkiller ile davacı tarafından ödendiğini, bu durumun tahsilat makbuzundan anlaşıldığını, ancak bilirkişi raporunda hatalı olarak bu bedeli davacının ödediğinin kabul edildiğini, davacı tarafından kendi hesabından çekilen paranın satış bedelinin ödenmesinde kullanıldığının ispat edilemediğini, illiyet bağının bulunmadığını, 361.200,00 TL’nin 2/3’ü ve 250.000,00 TL’yi davalı ...’in gönderdiğinin davacı tarafça ikrarı gözetildiğinde toplam 490.800,00 TL’lik satış bedelini ödediklerinin sabit olduğunu, dosyaya giren belgelerin hatalı değerlendirildiğini, hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin gözetilmediğini, aldatma iddiasının kanıtlanamadığını, davanın vekaletsiz iş görme olarak nitelendirilmesinin hatalı olduğunu, ödediği paranın iade edileceği iddiasının inançlı işlem olarak değerlendirilebileceğini ileri sürerek, hükmün bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile ve vekaletsiz iş görme hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil ile tazminat isteklerine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 6100 Sayılı HMK’nın 362. maddesinde bölge adliye mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, 1/a bendinde de miktar veya değeri kırk bin Türk lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" hükmüne yer verilmiş, 2020 yılı itibarıyla HMK’nın 362/1-a bendinde belirtilen 40.000.00 TL’lik kesinlik sınırı 72.070,00 TL olarak uygulanmaya başlamıştır.
3.2.2. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun "Vekâletsiz İşgörme" bölümü altında düzenlenen 529. maddesinde; "İşsahibi, işin kendi menfaatine yapılması hâlinde, işgörenin, durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı bulunan bütün masrafları faiziyle ödemek ve gördüğü iş dolayısıyla üstlendiği edimleri ifa etmek ve hakimin takdir edeceği zararı gidermekle yükümlüdür."
3.2.3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 36/1. maddesinde ise "Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir." hükmüne yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ... ile davalı ...’in kardeş ve davalı ...’ün de onların babaları olduğu, dava konusu 11.650 m2’lik tarla niteliğindeki taşınmaz 3. kişiler adına kayıtlı iken Denizli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/17 sayılı satış dosyasından ( ortaklığın satış yoluyla giderilmesi ) ihaleye çıkarıldığı, 30/03/2012 tarihinde yapılan ihale neticesinde davacı ... ile davalılar İsmail ve ...’ün taşınmazı aldıkları, 19/04/2012 tarihinde 1/3’er oranda paylı mülkiyet üzere malik oldukları kayden sabittir.
3.3.2. Davacı vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde; iddianın ileri sürülüş biçimi ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, eldeki davada iptal-tescil istemi bakımından hile hukuksal nedenine dayanıldığı, dava konusu payların davacıdan davalılara geçmediği, ihale ile edinildiği, davacının iradesinin fesada uğratılması neticesinde taşınmazının elinden çıkmasının söz konusu olmadığı, hile hukuksal nedeni üzerinden gidilerek iptal-tescile karar verilmesinin mümkün olmadığı, öte yandan davacının davalı ...’den talep ettiği 1/3 paya ulaşamaması halinde bu payın bedele dönüştüğünden bahsedilemeyeceği, bu nedenle 1/3 payın dava tarihindeki değerinin dikkate alınmamasının doğru olduğu gözetilerek, iptal-tescil isteminin reddi ile davacının ödediği satın alma bedeline hükmedilmesi ve davalılar yönünden ret sebepleri farklı olduğundan davalılar yararına ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi doğrudur. Öte yandan, hükmedilecek bedele, TBK'nın 529. madde hükmü karşısında ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi ise yerinde değildir. Davacı vekilinin faiz başlangıç hususu dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
3.3.3. Davalı ... vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde; Mahkemece davalı ... aleyhine 10.000,00 TL satış ve 1.303,48 TL masraf bedeli olmak üzere toplam 11.303,48 TL’ye hükmedildiği ve ( 3.2.1. ) paragrafında belirtilen düzenleme gözetildiğinde, davalı ...’in temyize getirdiği 11.303,48 TL’nin 2020 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 72.070,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.
3.3.4. Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Denizli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/17 sayılı satış dosyasındaki 30/03/2012 tarihli tahsilat makbuzu incelendiğinde 361.200,00 TL satış bedelinin ... adına yatırıldığı, anılan bedelin üçü tarafından yatırıldığının kabulünün gerekeceği, davacı ...’ın aynı gün Yapı Kredi Bankası hesabından çektiği 360.000,00 TL’yi bu ödemede kullandığını kanıtlayamadığı, yazılı tahsilat makbuzu karşısında bu iddianın soyut kaldığı, 09/04/2012 tarihinde ‘’ satış, ... teslimatı ‘’ açıklaması ile 418.800,00 TL’nin ise davacı ... tarafından yatırıldığının kayden sabit olduğu, Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, 140.400,00 TL KDV bedeli ile 12.870,00 TL tapu harcının davalılar tarafından ortak yatırıldığının davalıların eda ettiği yemin neticesinde ortaya çıktığı, yine davacı tarafın satış bedelinden 250.000,00 TL’lik kısmı davalı ...’in gönderdiğini ikrar ettiği, 3.861,00 TL damga vergisi ile 49,45 TL teslim harcının kabul kapsamına alınmasının ise doğru olduğu dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır.
3.3.5. Hal böyle olunca, 780.000,00 TL satış bedelinden 361.200,00 TL’lik kısmını tarafların ortak, bakiye 418.800,00 TL’lik kısmı ile 3.861,00 TL damga vergisi ve 49,45 TL teslim harcını davacının yatırdığı gözetilerek, davalı ...’ün ödemesi
gereken bedelin tespit edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken satış bedelinin tamamını davacının ödediği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. SONUÇ:
( 3.3.3. ) paragrafında açıklanan nedenle davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinin değerden reddine, ( 3.3.4. ) ve ( 3.3.5. ) paragraflarında açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin, ( 3.3.2. ) paragrafın sondan ikinci cümlesi gereğince davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Denizli 4. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince; gelen temyiz eden davalı ... vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz eden davacıdan, gelen temyiz eden davacı ... vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz eden davalı ...’den alınmasına, alınan peşin harçların temyiz edenlere geri verilmesine, 11/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.