"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMSUN BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : TOKAT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili ile tazminat istemli dava sonunda Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 14.09.2021 tarihli ve 2021/1537 Esas, 2021/1665 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde birleştirilen davada davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 24/05/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davalı ... ... vekili Avukat ..., davacı Hazine vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... vekili Avukat gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı Hazine dava dilekçesinde, 2793 ada 3 parsel sayılı taşınmazın gerçek malikinin 1333 doğumlu ... olduğunu ancak sisteme T.C kimlik numarası girişi yapılırken yanlış ...’ün T.C kimlik numarasının girişinin yapıldığını, tapu sicilinin tutulmasında devletin sorumluluğu olduğunu, taşınmazın sahibi olmayan davalı ...’in taşınmazı davalı ...’a çok düşük bir değer ile temlik ettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile gerçek malik olan ...adına tesciline, mümkün olmazsa oluşacak zararın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
2. Birleştirilen davada davacı dava dilekçesinde, 2793 ada 3 parsel sayılı taşınmazın gerçek maliki olduğunu, ancak kendisi ile adı ve soyadı aynı olan davalı ... tarafından taşınmazının davalı ...’a temlik edildiğini köylülerin haber vermesi ile öğrendiğini, temlik bedelinin çok düşük olduğunu, her iki davalının da iyiniyetli olmadığını, tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, 28.12.2018 tarihinde ölümü üzerine mirasçıları yargılamaya devam etmişlerdir.
II. CEVAP
1. Asıl ve birleştirilen davada davalı ..., taşınmazı 545.000,00 TL ödeyerek satın aldığını, iyi niyetli olduğunu belirterek, davaların reddini savunmuştur.
2. Asıl ve birleştirilen davada davalı ..., taşınmaz maliki olmadığı için davaların husumetten reddinin gerektiğini, adına tescilin 2007 yılında yapıldığını, aralıksız ve davasız 10 yıl süre ile taşınmazın üzerinde kaldığını, bu nedenle zamanaşamının geçtiğini, bir hata varsa bundan devletin sorumlu olduğunu, kendisinin iyiniyetli olduğunu belirterek, davaların reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, asıl ve birleştirilen davanın davalı ... yönünden kabulüne, davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, asıl davada davacı, birleştirilen davada davacılar ve davalı ... istinaf başvurusu üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin asıl dava yönünden asıl davada davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmadığı, birleştirilen dava yönünden ise ikinci el konumunda bulunan asıl ve birleştirilen davada davalı ... bakımdan iyiniyeti hususunda gerekli inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile hüküm kurulması doğru olmadığı ve tavzih-tashih yolu ile taraflara verilen hüküm ile yüklenilen hak ve borçların daraltılması ve genişletilmesinin hatalı olduğu gerekçeleriyle asıl ve birleştirilen davada davalı ...’ın istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl davada davacı Hazine vekili ile birleştirilen davada davacı mirasçıları vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmiş, mahkemece Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrasında yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleştirilen davanın davalı ... yönünden kabulüne, davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı, birleştirilen davada davacılar ve davalı ... istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
2.1. Asıl davada davacı istinaf dilekçesinde özetle, davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi ve vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın anılan yönünden kaldırılmasını istemiştir.
2.2. Birleştirilen davada davacılar istinaf dilekçelerinde özetle, davanın davalı ... Müdürlüğüne izafeten ... ve davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair olan kısmının usul ve esas yönünden yasaya ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemişlerdir.
2.3. Davalı ... istinaf başvurusunda özetle, kaldırma kararının gereklerinin yerine getirilmediğini, noksan araştırma ile karar verildiğini, iyi niyet karinesinin yanlış yorumlandığını, tapu siciline güvenerek hareket ettiğini, kılı kırk yararak gayrimenkulü satın almaya karar verdiğini, tanık beyanlarının da taşınmazı almadan evvel araştırma yaptığını ortaya koyduğunu, yan parseli almak için tesadüfen öğrenince Tapu Müdürlüğünü haberdar ettiğini, beyanı üzerine yanlışlığın tespit edildiğini, durumu düzeltmek için Antalya’ya gittiğini ancak davalı ...’e ulaşmadıklarını, bedeller arasında fahiş fark olmadığını, 600.000,00 TL anapara tutarlı 734.685,46 TL vadeli ödemeli kredi kullandığını, hatayı yapanın Tapu Müdürlüğü olduğunu, Hazinenin doğmuş ve doğacak bir zararı bulunmadığını, Hazinenin açmış olduğu davada taraf olduğu kabul edilse bile, Hazine’nin kendi kusuru ile tutmuş olduğu yanlış sicil nedeniyle davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini, hiçbir özel ve tüzel kişi kendi kusuruna dayanarak hukuki bir hak elde edemeyeceğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 14.09.2021 tarihli ve 2021/1537 Esas, 2021/1665 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleştirilen davada davacılar ve davalı ... temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Birleştirilen davada davacılar temyiz dilekçelerinde özetle, davalı ... yönünden verilen kararın hukuka uygun olduğunu ve onanması gerektiğini, birleştirilen davanın Hazine ve davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddinin doğru olmadığını, ...ve ...'ın iyi niyetli olmadıklarını, ...'in kendisine ait olmadığını bildiği bir taşınmazı sattığını, sisteme yanlış T.C kimlik numarası girmek suretiyle yolsuz tescile sebebiyet veren tapu görevlilerinin de kusurlu olduğunu ve Hazine'nin tapu sicillerinin tutulmasından sorumlu olduğunu ileri sürerek, kararın anılan kısımlar yönünden bozulmasına karar verilmesini istemişlerdir.
2.2. Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle, Mahkemenin eksik araştırma yaptığını, Bölge Adliye Mahkemesinin de yanlış değerlendirme yaptığını ve kendisini kötü niyetli kabul ettiklerini, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararında belirtilen araştırmaların yapılmadığını, tanıkların tam olarak dinlenilmediğini, ceza soruşturma dosyalarının celp edilip tam olarak irdelenmediğini, kendisinin dolandırıldığını, Banka ve tapunun 05.02.2018 tarihli güvenlik kamerası kayıtları, aynı gün bankadan satış bedeli için çekilen kredi dosyası, Başsavcılığın 2018/1473 soruşturma dosyası, Tokat 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/267 Esas sayılı davası, Tokat 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/560 Esas sayılı davası gibi delilerine hiç değinilmediğini, taşınmazın pahalı alındığı, eğim nedeniyle masrafı olduğu gerekçe yapılmış ise de kendisinin hafriyat şirketi olması nedeniyle bunun kaçınacağı bir masraf olmadığını, tapuya güvenerek mal edindiğini, detektiflik yapmasının beklenmesinin TMK madde 2'ye aykırı olduğunu, Antalya'ya gidip dolandırıcıyı beklemedi diye kötü niyetli olarak kabul edildiğini, böyle bir zorunluluğu olmadığını, Antalya'ya gittiğini ancak Halil'e ulaşamadıklarını, belirsizlik içerisinden kaç gün daha beklemesinin kendinden beklendiğini, işlemleri yapan memurların görevi kötüye kullanmaktan yargılandıklarını, taşınmazı internet yoluyla bulduğunu, yandaki parseli de almak istediğinde durumun ortaya çıktığını, durumu tapuya da kendisinin bildirdiğini, kendisi bildirmese idi hiç haberlerinin olmayacağını, bankadan çekilen paranın çanta ile tapuda ödendiğini, bedelin 545.000,00 TL olduğunu, bedelin vergi nedeniyle tapuda düşük gösterildiğini, taşınmazı almadan önce harita mühendisi ve emlakçılarla birlikte taşınmazda zemin çalışması yapmaya gittiklerini, Hazinenin de kendi hatası ile sebep olduğu sorunlar için dava açamayacağını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı asıl davada tapu iptali ve tescili ile tazminat, birleştirilen davada ise tapu iptali ve tescili istemlerine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. TMK'nın 1025/1. maddesi ''Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir.'' denilmektedir.
3.2.2. TMK’nın 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/1. maddesinde; “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” 1024/3. maddesinde; “Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyi niyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V.3.2.) no.lu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre davalı ... yönünden (III.) ve (IV.3.) no.lu paragraflarda belirtilen gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı ...’ın tüm temyiz itirazlarının reddine,
3.3.2. Birleştirilen davada davacıların temyiz itirazlarına gelince, Tapu Müdürlüğünün hatalı işlemiyle yolsuz tescilin oluştuğu, davanın kabulü halinde davalı ... ile birlikte durumu bilen davalı ... ile davalı ... Müdürlüğün de yargılama giderinden müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekmesine rağmen mahkemece davalı ... ve davalı ... yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi doğru değildir.
3.3.3. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, ilk derece mahkemesi kararının hüküm kısmı ile buna bağlı olarak vekalet ücretine ve yargılama giderlerine ilişkin kısımlarının düzeltilerek onanması, HMK'nın 370. maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir. Her ne kadar asıl dava yönünden de (V/3.3.2) paragrafta belirtildiği üzere davalı ... yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesi doğru değil ise de bu husus temyiz edilmediğinden yanlışlığa işaret edilmekle yetinilmiştir.
VI. SONUÇ
1. Açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2. Birleştirilen davada davacılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile;
2.1. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 14.09.2021 tarihli ve 2021/1537 Esas, 2021/1665 Karar sayılı ilamının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesinin birleştirilen davaya yönelik hüküm kısmının “B” bölümünün 2. bendinin tamamen hükümden çıkarılmasına, hükmün “B” bölümünün 4. ve 6. bentlerinde “davalı ...'dan” ifadesinin hükümden çıkarılarak yerlerine hükme “davalılardan müteselsilen” ifadesinin eklenilmesine, hükmün “B” bölümünün 7 nci bendinin tamamen hükümden çıkarılmasına, hüküm bentlerinin buna göre teselsül ettirilmesine ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden birleştirilen davada davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen birleştirilen davada davalı ... ve davalı ...’den alınmasına, gelen asıl davada temyiz edilen davacı Hazine vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden asıl davada davalı ...’den alınmasına, asıl ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının yatıranlara iadesine, 24.05.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.