"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat ile kamulaştırma bedellerinin tahsili davası sonunda Tatvan 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 12.03.2021 tarihli ve 2018/18 Esas, 2021/67 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 30/05/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar e ... vekili Avukat ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen diğer davalılar gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, dosyadaki eksikliklerin ikmali için verilen geri çevirme kararı üzerine dosya tekemmül etmiş olmakla dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, kökmirasbırakan dedesi...’e ait taşınmazların bir kısmının bilgisi haricinde satıldığını ya da kamulaştırılma sonucu parasının alındığını, kendisine herhangi bir ödeme yapılmadığını, 14/04/1995 tarihli genel vekaletname ile davalı ... ’i vekil tayin ettiğini, bu vekaletname ile işlem yapılmış olabileceğini, bu şekilde satılan ya da kamulaştırılarak parası alınan 74, 434, 467 ve 468 adada kayıtlı taşınmazları tespit ettiklerini, tespit edemedikleri taşınmazların da olduğunu, satışların usulsüz olduğunu ileri sürerek, tespit ettikleri ve henüz tespit edemedikleri taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, olmadığı takdirde bedelin tahsilini, ayrıca kamulaştırma bedellerinin payı oranında davalılardan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalılar...,..., ve ... yargılama sırasındaki beyanlarında, vekaletname tarihi üzerinden 16 yıl geçtikten sonra eldeki davanın açılmasının kötü niyetli olduğunu, başlangıçta davanın yanlış kişilere karşı açıldığını, taraf değişikliğine gitmenin usul hükümlerine aykırı olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlar, davalılardan ...’in yargılama sırasında ölmesi üzerine mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.
2. Diğer davalılar, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Tatvan 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.06.2014 tarihli ve 2011/582 E., 2014/330 K. sayılı kararıyla; davacının davalı ... ’i usulüne uygun olarak düzenlenen vekaletname uyarınca vekil tayin ettiği, anılan vekaletname uyarınca işlemlerin yapıldığı, davacı tarafından vekalet görevinin kötüye kullanıldığına dair somut bir belgenin dosyaya sunulamadığı gerekçesiyle, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 21.11.2017 tarihli ve 2015/99 E., 2017/6642 K. sayılı kararıyla; “...Mahkemece davacı tarafından ileri sürülen maddi vakıaların yeterince aydınlatılamadığı, dava konusu edilen taşınmazların tam anlamıyla tespit edilemediği ve tespit edilen taşınmazlar yönünden ise devirleri gösterir resmi akitler getirtilmediğinden hangi suretle devredildikleri saptanmadan sonuca gidildiği anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, 6100 sayılı HMK’nın 31. maddesi uyarınca davacı tarafa hangi maddi vakıalara dayandığının ve hangi taşınmazları dava ettiğinin açıklattırılması, tespit edilen dava konusu taşınmazların devirlerini gösterir resmi senetlerin dosyaya celp edilmesi, devirlerin ne şekilde yapıldığının saptanması, ondan sonra HMK’nın 33. maddesi uyarınca eldeki davada hangi hukuksal nedene dayanıldığının belirlenmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır. '' gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 12.03.2021 tarihli ve 2018/18 Esas, 2021/67 Karar sayılı kararıyla; tapu kayıt maliki olmayan davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d ve 115/2. maddeleri uyarınca pasif husumet yokluğundan, davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... yönünden davacı tarafından vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereğince ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine, davalı ... yönünden bedel isteğinin kabulü ile taleple bağlılık ilkesi gereğince 10.000 TL’nin dava tarihi olan 15/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz isteminde özetle; dava konusu taşınmazların evveliyatında mirasbırakan ... adına kayıtlı olduğunu, vekil ... tarafından intikal işlemleri yapıldıktan sonra dava konusu taşınmazların diğer davalı babası ...’e davacının bilgisi ve onayı dışında satış suretiyle devredildiğini, satış bedelinin davacıya ödendiğine dair belge veya makbuz sunulmadığını, .... tarafından bir kısım taşınmazların oğulları ..., ...’e satış suretiyle devredildiğini, temliklerin gerçek değerlerinin altında davalılar arasında satış işlemine konu edildiğini, 434 ada 2 parsel sayılı taşınmazda yapılan kamulaştırma işlemi nedeniyle ödenen bedel ile 74 ada 68 parsel sayılı taşınmaz üzerine TEDAŞ lehine tesis edilen irtifak hakkı nedeniyle yapılan ödemenin davacının miras payı oranında tahsiline karar verilmesinin gerektiğini, davacının miras payı oranında bedele hükmedilmesinin talep edildiğini, ancak 1/55 miras payı karşılığı keşfen saptanan 41.801,00 TL üzerinden 543,08 TL tamamlama harcı ikmal edilmiş olmasına rağmen, Mahkemece bedele hükmedilirken 10.000 TL üzerinden karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat ile kamulaştırma bedellerinin tahsili isteklerine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu’nun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
6.2.2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
6.2.3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesi doğru olduğundan davacı vekilinin işin esasına yönelik sair temyiz itirazları yerinde değildir.
6.3.2. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 15.07.2011 tarihinde 10.000,00 TL değer gösterilerek ve dilekçe harçlandırılmak suretiyle vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası ile tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat ile kamulaştırma bedellerinin tahsili isteği ile dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Ancak, bedel isteğine konu edilen dava konu taşınmazların dava tarihi itibariyle keşfen saptanan 2.299.055,00 TL değeri üzerinden davacının 1/55 miras payına karşılık gelen 41.801,00 TL yönünden 02.02.2021 tarihinde 543,08 TL tamamlama harcı yatırıldığı halde, 15.07.0211 tarihli dilekçede dava değeri olarak gösterilen 10.000,00 TL üzerinden karar verilerek bu değer üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru değil ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
V. SONUÇ:
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönlerden kabulüne,
1- Tatvan 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.03.2021 tarihli ve 2018/18 Esas, 2021/67 Karar sayılı kararının hüküm fıkrasının 3. bendi hükümden tamamen çıkarılarak yerine 3.bent olarak “Davacının tazminat talebinin davalı ... yönünden kabulü ile 41.801,00 TL’nin 15/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ...’den tahsili ile davacıya verilmesine,” cümlesinin yazılmasına,
2- Hükmün; 5. bendi hükümden tamamen çıkarılarak, yerine 5. bent olarak “5-Kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 2.855,43-TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 148,50-TL peşin harç ile 543,08-TL tamamlama harcı toplamı 691,58-TL’nin mahsubu ile bakiye 2.163,85-TL harcın davalı ...’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına” cümlesinin yazılmasına,
3- Hükmün; 7. bendi hükümden tamamen çıkarılarak, yerine 7. bent olarak “Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 6.234,13 TL vekalet ücretinin davalı ...'den tahsili ile davacıya verilmesine,” cümlesinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi gereğince hükmün belirtilen şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 30.05.2022 tarihinde duruşmasının yapılması nedeniyle 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 3.815.00.-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalı ...’den alınmasına, alınan peşin harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.