"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davasında Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davada davacı, dava konusu 298 ada 13 parsel sayılı taşınmazını ekonomik olarak zor durumda olduğu bir dönemde kredi temini amacıyla önce dava dışı ...’e bedelsiz olarak devrettiğini ve onun üzerinden kredi kullandığını, bu kredinin ödemeleri bittiğinde nakit ihtiyacı olması sebebiyle taşınmazın bu kez birleştirilen davada davalıların mirasbırakanı ...'a bedelsiz olarak devredildiğini ve kredi temin ettiğini, kredi ödemelerinin devam ettiği sırada ...'ın vefat ettiğini, ...'ın üzerinde bulunan kredinin ise ölüm neticesinde sigorta tarafından karşılandığını, ...'ın mirasçılarının taşınmazı, asıl davada davalı ...'ye temlik ettiklerini, ...'ın eşinin kardeşi olan davalı ...'nin kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Asıl davada davalı, dava konusu taşınmazı ... mirasçılarından bedeli karşılığında satın aldığını, bedelin bir kısmını nakit bir kısmını ise kredi alarak ödediğini, taşınmazı satın aldıktan sonra tahliye etmesi ve ecrimisil bedelini ödemesi için davacıya ihtar gönderip dava açtığını, davacı ve diğerleri arasındaki ilişkiden haberdar olmadığını, tapu kaydına güvenerek taşınmazı edindiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
2.Birleştirilen davada davalılar, tapu iptal tescil davasının malik aleyhine açılması gerektiğini, malik olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 08/07/2015 tarihli ve 2014/140 E. 2015/421 K. sayılı kararıyla; inançlı işlem iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerektiği ve davalıların teklif edilen yemini yerine getirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 11/04/2019 tarihli ve 2016/4760 E. 2019/2590 K. sayılı kararıyla; ''...Somut olayda, ilk el konumundaki ... maddi vakıayı kabul etmiş bir başka deyişle kendisine temlikin bedelsiz olarak kredi kullanılması amacıyla yapıldığını ifade etmiştir. İlk el bakımından bu beyan HMK’nin 188. maddesi uyarınca ikrardır. Dolayısıyla, yazılı delile ve yemin deliline gerek olmaksızın davacı ile ilk el ... arasındaki inançlı işlem kanıtlanmıştır. İkinci el konumundaki ...’ın durumuna gelince; ilk el konumundaki ... yine beyanında davacının isteği ile dava konusu taşınmazı bedelsiz olarak ...’a devrettiğini, karşılığında ...’ın kredi alıp bu krediyi davacıya verdiğini bildirmiştir. Dolayısıyla, ikinci el konumundaki ... da durumu bilen kişidir. Üçüncü el konumundaki ...’ye gelince; ..., ...’ın çocuklarının dayısı olup durumu bilmesi gereken konumundadır. Bu nedenle Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 1023. maddesinin koruyuculuğundan da yararlanamaz. Hal böyle olunca, inançlı işlem iddiasının sabit olduğu gözetilerek ...’ın aldığı kredi için ödenen bir kısım taksitlerin kim tarafından yatırıldığının açıklığa kavuşturulması, ...’ın yatırdığı saptanır ise Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 97. maddesi uyarınca bu bedelin mahkeme veznesine depo edilmesi için süre verilmesi, yatırıldığı takdirde davanın kabul edilmesi, bu miktarların davacı tarafından ya da sigorta tarafından karşılandığı saptanır ise depo kararı verilmeksizin davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddi doğru değildir.'' gerekçesiyle mahkemenin kararı bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 11/11/2020 tarihli ve 2019/387 E. 2020/303 K. sayılı kararıyla; kredinin ilk sekiz taksidinin mirasbırakan ... ...'ın hesabından ödendiği, 05/03/2011 tarihinde ... ... vefat ettiğinden kredinin kalan taksitlerinin sigorta tarafından ödendiği, Yargıtay ilamı da dikkate alınarak, mirasbırakan ... ... tarafından ödenen ilk sekiz taksit tutarı olan 4.588,47 TL bedelin mahkeme veznesine davacı tarafından depo edildiği gerekçesiyle asıl dava ve birleşen dava yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili temyiz dilekçesinde; davalıların yeminlerini eda ettiklerini, yemin teklifinden sonra başkaca bir delile dayanılamayacağını, mirasbırakan ...'ın sağlığında ödenmesi gereken kredi taksitlerinin tamamının ...'ın hesabından yatırıldığını, davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını, tanık ...'in beyanının hatalı değerlendirildiğini, eksik araştırma yapıldığını, ...'ın mirasçıları davalıların dava konusu taşınmazı diğer davalı ...'ye bedeli karşılığında sattıklarını, bunun aksini ortaya koyan hiçbir delil bulunmadığını, davacının davalı ...'ye dava konusu taşınmazı satmasını teklif ettiğini, anlaşma sağlanamayınca tanıklarla işbirliği içerisinde bu davanın açıldığını, davacının kendisine gönderilen tahliye ihtarnamesini alır almaz dava açabileceğini, ancak dava konusu yeri sattığı için bunu yapmadığını, Tavas Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/270 Esas sayılı dava dosyasının incelenmesini istediklerini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1.Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar.
Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.
Bilindiği üzere; uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.
Belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararında da değinildiği üzere; inanç sözleşmeleri bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan, mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmelerdir. Bu durumda koşulların oluşması halinde taşınmaz mülkiyetini nakil özelliğini taşıdığı kabul edilmelidir.
İçtihadı Birleştirme kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.
6.2.2. Öte yandan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 188/1 maddesinde “Tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez” düzenlemesine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kararın (IV./2.) no.lu bendinde yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına, kararın (IV./3.) no.lu bendinde yer verilen Mahkeme kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
6.3.2. Öte yandan, harç kamu düzeni ile ilgili olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
Somut olayda; her ne kadar asıl ve birleştirilen davalar ayrı ayrı dava olma özelliklerini korur ise de; asıl davanın davalısı ile birleştirilen davanın davalıları arasında el ve işbirliği bulunmakla yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlulukları bulunmaktadır. Bu nedenle yargılama giderlerinin ayrı ayrı alınması doğru değildir, ancak yargılama giderleri bakımından temyiz bulunmadığından, harç dışındaki yargılama giderleri yönünden düzeltme yapılması mümkün olmamış, bu yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. Karar ve ilam harcına gelince; harç kamu düzenine ilişkin olup, bu hususta temyiz bulunmasa dahi resen gözetilmesi gerektiğinden, dava değeri üzerinden alınacak karar ve ilam harcının davalı ... ve diğer davalılardan müteselsilen alınması gerekli iken, ayrı ayrı alınması Mahkemece, depo edilen 4588,47 TL'nin davalılara ödenmesi yönünde hüküm kurulmamış olması, yargılama sırasında 17/06/2015 tarihinde, birleştirilen dava bakımından davacı tarafça 815,00 TL ıslah harcı yatırıldığı halde, bu harcın hüküm altına alınmamış olması doğru değil ise de, değinilen bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından hükmün düzeltilerek onanması gerekir.
VI. SONUÇ:
1.Kararın (IV/6.3.1.) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle; davalıların yerinde bulunmayan sair temyiz itirazlarının reddine,
2.Kararın (IV/6.3.2.) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle; davalıların temyiz itirazının değinilen yönden kabulüne;
3.Hükmün 1 inci bendinin son cümlesinden sonra gelmek üzere; ''Depo edilen 4.588,47 TL'nin birleştirilen davada davalı ... mirasçılarına ödenmesine,'' cümlesinin yazılmasına, hükmün 3 üncü bendinin hüküm yerinden çıkarılarak yerine 3 üncü bendi olarak; ''Asıl ve birleştirilen dava bakımından alınması gereken 5.306,15 TL harçtan; asıl ve birleştirilen davada peşin ve ıslah harcı olarak alınan toplam 2.654,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.651,45 TL'nin asıl ve birleştirilen davada davalılardan müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,'' cümlesinin yazılmasına, hükmün 6 ncı bendinin hüküm yerinden çıkarılmasına, hükmün 7 nci bendindeki ''... 512,35 TL peşin harcın'' ibaresinden sonra gelmek üzere ''ve 815,00 TL ıslah harcının'' ibaresinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden tarafa geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.