"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, eşi olan dava dışı ... ile davalı ...'ın taşınmazın 70.000 TL bedelle satışı konusunda anlaştıklarını, davalı ...'ın bedelin 20.000.-TL'sini ödeyeceğini, kalan kısım için senet vereceğini belirttiğini, bu anlaşma üzerine tapuda taşınmaz hissesinin devredildiğini, bu işlemler sırasında davalının ailesi ile birlikte eşine telkin ettiği güvene dayalı olarak hile ile taşınmazın satışının sağlandığını, bir müddet sonra gazetede davalı ve ailesinin ekip olarak çalıştıkları ve dolandırıcılık yaptıklarının yazılması üzerine davalı hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, davalı ...'ın satıştan bir süre sonra ......'a verdiği vekaletname ile taşınmazı ...'a, onun da ...'ye sattığını, bu satış işlemlerinin kısa aralıklarla ve düşük bedellerle yapıldığını, işlemlerin muvazaalı olduğunu, 262 ada 6 parselde kayıtlı taşınmazın taraflar arasında yapılan satış işlemlerinin iptaliyle adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ..., iyiniyetli olduğunu, taşınmazı 50.000,00 TL karşılığında satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ... ile ...., savunma getirmemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, temliki sağlayan resmi senedin aksinin aynı nitelikte bir belge ile kanıtlanamadığı, davacının dava açmakta haklı ve yasal nedenlere dayanmadığı, ayrıca taşınmazı tapu kaydına güvenerek satın alan diğer davalıların kötü niyetli olduklarının ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. TemyizYoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 31/10/2013 tarihli ve 2013/11206 E., 2013/4854 K. sayılı kararıyla; ‘’ ... davalı ...'ın taşınmazın kendi adına temlikini sağladıktan sonra, taşınmazı vekil aracılığı ile davalı ...e sattığı, davalı ...in de taşınmazı davalı ...'a sattığı ve devrini sağladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda ilk elden satın alan davalı ...ve akabinde davalı ... edinimlerinde iyi niyetli iseler bu edinimlerinin korunacağı da kuşkusuzdur. Hal böyle olunca; yukarıdaki ilkeler uyarınca araştırma yapılması, tanık delili dahil tarafların bildirecekleri tüm delillerin toplanması, ceza dosyasının getirtilip irdelenmesi, bu suretle davalı ...'ın hileli davranışlarla taşınmazın adına devrini sağlayıp sağlamadığının saptanması, davalı ...'ın taşınmazın devrini hile ile sağladığının anlaşılması halinde, davalılar ...ve ...'ın iyi niyetli olup olmadıklarının, bir başka ifadeyle Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacaklarının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir." gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 11/09/2019 tarihli ve 2014/248 E. 2019/477 K. sayılı kararıyla; tapuda taşınmaz bedelinin 15.000,00 TL gösterildiği, davacının da dava dilekçesinde taşınmazı 70.000 TL'ye sattığı, 20.000,00 TL aldığını kabul ederek geri kalan tutarı almadığını beyanla dava açtığı, temliki sağlayan resmi senedin aksinin aynı nitelikte bir belge ile kanıtlanamadığı, davacının dava açmakta haklı ve yasal nedenlere dayanmadığı, ayrıca taşınmazı tapu kaydına güvenerek satın alan diğer davalıların taşınmazı kötü niyetle, el değiştirmek maksadıyla satın aldıklarına yönelik delil ibraz edilemediği, davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı taraf temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle, davalıların davaya konu eylemle ilgili dolandırıcılık suçunun sabit olduğunu, davalı ...’ın ceza evinden gönderdiği mektupta kandırmaya dair ikrarı olduğunu, davalı ...’ında kiracılardan kira almadığını, davalıların taşınmazı sahiplenmemesinin hilenin varlığını ortaya koyduğunu ve gerekirse kiracıların yeniden dinlenmesi gerektiğini ileri sürerek hükmün bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile hukuksal nedenine dayalı tapu-iptal tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1 Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
6.2.2 TMK’nin 1023. maddesinde “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur." düzenlemesine yer verilmiştir
6.3. Değerlendirme
6.3.1 Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının 6 parsel sayılı taşınmazdaki 15/1372 payını 26.3.2008 tarihinde davalı ...’a, onun 03.04.2008 tarihinde davalı ...’e, onun da 15.04.2008 tarihinde davalı ...’a satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.
6.3.2 Somut olayda, kesinleşen ceza davası dosyası ile davalı ...’ın hileli hareketleri sonucu davacıyı kandırmak suretiyle temliki sağladığı sabittir. Diğer davalılar ...ve ...’a yapılan temliklerin kısa aralıklarla yapılması, özellikle son kayıt maliki ...’ın kiracıdan kira bedeli almamış olması ve ilk el davalı ... ile aynı ilçe (Ardahan/Göle) nüfusuna kayıtlı olması gibi olgular karşısında, davalılar ...ve ...’ın temliklerin hileli olduğunu bilen veya bilmesi gereken kişilerden oldukları ve TMK'nın 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacakları açıktır.
6.3.3 Hal böyle olunca, davacının tapu iptal tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 Sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.