Logo

1. Hukuk Dairesi2021/10348 E. 2023/2293 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 11.04.2023 Salı günü için yapılan tebligatlar üzerine, temyiz edilen davalı Hazine vekili Avukat .... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden davacı vekili ile temyiz edilen ... vekili gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, ... karara bırakıldı. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... vekili dava dilekçesinde; hudutları dava dilekçesinde belirtilen ve 20 yılı aşkın süredir müvekkili tarafından malik sıfatıyla zilyet edilen taşınmaz bölümün, 1992 yılında yapılan kadastro

çalışmaları sırasında tescil harici bırakıldığını, nizalı taşınmaz bölümünde müvekkili lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu ileri sürerek, nizalı taşınmazın müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; nizalı taşınmazın bulunduğu yerde kadastro çalışmalarının 1992 yılında yapıldığını ve dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, öte yandan nizalı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmakla, zilyetlikle iktisabının da mümkün olmadığını ileri sürerek, Mahkemece bu hususta yapılacak araştırma ve inceleme sonunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; nizalı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki, taşlık ve kayalık yerlerden olmakla tescil harici bırakıldığını, nizalı taşınmazda davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, kaldı ki söz konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden de olmadığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın tapusuz taşınmazın tescili istemiyle açıldığı ancak mahallinde yapılan keşif sonrası aldırılan bilirkişi raporlarından, nizalı taşınmaz bölümün tescil harici alanda kalmayıp, 102 ada 40 sayılı kadastro parseli içerisinde kaldığının anlaşıldığı, dava ve beyan dilekçelerinin içeriği ve mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından, eldeki davanın kadastro öncesi nedene dayalı olduğu ve dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği 17.10.1992 tarihinden, dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle; davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece yargılama sırasında kurumlarla yapılan yazışmalar sonucunda, Kadastro Müdürlüğünden verilen 08.01.2016 ve 06.03.2017 tarihli yazı cevaplarında, nizalı taşınmazın bulunduğu yerin tescil harici yerlerden olduğunun belirtildiğini, yine dosya arasına aldırılan krokide de nizalı taşınmazın bulunduğu yerin tescil harici yer olarak gösterilmiş olduğunu, bu belge ve bilgilere rağmen nizalı taşınmaz bölümün kadastro parseli içerisinde kaldığı ve taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten, eldeki davanın açıldığı tarihe kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğunu, değinilen çelişkinin giderilmesi için Mahkemece 102 ada 40 parsel sayılı taşınmaza ait kadastro tespit tutanağının aslının bulunduğu yerden getirtilip dosya arasına alınmadığını, mahallinde yapılan keşifte komşu parsel kayıtlarından yararlanılmadığını, öte yandan evveliyatı itibariyle mera vasfında olmayan yerlerin mera olarak tahsis edilmesinin, o yere mera vasfı kazandırmayacağını, nizalı taşınmazda zilyetlikle iktisap koşullarının müvekkili lehine gerçekleştiğini ileri sürerek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya kapsamına göre, eldeki davanın tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, davacı tarafından dava konusu 102 ada 40 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan bir bölümün dava konusu edildiği, dava konusu 102 ada 40 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, bu nedenle İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas bakımından hukuka uygun olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1. maddesine göre esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirtilen sebepleri tekrarla, Bölge Adliye Mahkemesince iddialarının incelenmediğini, nizalı taşınmaz bölümlerinin tescil harici alanda bulunduğuna dair dosya arasında bulunan yazı cevapları ve kadastro paftasındaki taşınmazın durumu itibariyle ortaya çıkan çelişkinin Mahkemece giderilmediğini ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir.

3. Değerlendirme

1. Kadastro çalışmaları sırasında ... ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 102 ada 40 parsel sayılı 2.338.250,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu gerekçesiyle, ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve 17.10.1992 tarihinde tescil edilmiş; bilahare 20.11.2017 tarihinde taşınmazın vasfı mera olarak değiştirilerek, mera kütüğüne kaydedilmiştir.

2. Dosya kapsamına göre, eldeki davanın tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkin olmayıp, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesi uyarınca, tesis kadastrosundan önceki nedenlere dayalı olarak açılmış bulunan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu ve dava konusu 102 ada 40 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği 17.10.1992 tarihinden, eldeki davanın açıldığı 27.04.2015 tarihine kadar, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır.

3. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince duruşmaya gelen temyiz edilen davalı Hazine vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacı taraftan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.