"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki feragatin iptali, tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemli dava sonunda İstanbul Anadolu 24. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28.05.2021 tarihli ve 2021/53 Esas, 2021/261 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar dava dilekçelerinde, davalı ... Koç aleyhine İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/325 Esas sayılı dosyası ile muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasını açtıklarını, davadan hata, hile ve ikrah sonucunda feragat ettiklerini ileri sürerek anılan dosyadaki feragat beyanının iptali ile mirasbırakanın yaptığı temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle, tapu iptali ve tescil, olmazsa bedele karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde, iddiaların doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, feragatin hata, hile ve ikrah sonucunda yapıldığı iddiasının ve mirasbırakanın mal kaçırma amacı ile ölünceye kadar bakma akdini yaptığı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
2. İstinaf Nedenleri
Davacılar istinaf dilekçesinde özetle, İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/325 Esas sayılı dosyasında açtıkları davadan, davalının yaptığı kat karşılığı inşaat sözleşmesi sonucu kendisine düşen iki adet bağımsız bölümden birinin kendilerine bedelsiz devri sonucu feragat ettiklerini, yapılan Noter satış sözleşmesinde belirtilen 400.000,00 TL'nin istenmeyeceği konusunda anlaştıklarını, davalının buna rağmen taşınmaz devrini yapmadığını, bedel istediğini, feragat iradelerinin fesada uğratıldığını, Mahkemenin muris muvazaası konusunda inceleme yapmadığını, murisin kendi evinde yaşadığını, 3 oğlu ile kaldığını, davalının bakım borcunu yerine getirmediğini, Mahkeme kararının hatalı olduğunu ve kaldırılması gerektiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemişlerdir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 19.02.2019 tarihli, ve 2018/2106 Esas, 2019/240 Karar sayılı kararı ile; davacıların kendi istekleri ile açtıkları davadan feragat edip sözleşme yaptıkları, iddialarını ispatlayamadıkları, bu suretle feragat beyanının geçerli olduğu ve kesin hüküm niteliğindeki feragat beyanının taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdirdiği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacılar tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 07.12.2020 tarihli ve 2019/1718 Esas, 2020/6525 Karar sayılı kararı ile, “...davacılar İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/325 E. - 371 K. sayılı dosyasında verdikleri feragat beyanlarının HMK’nın 311/1-2. cümle gereğince irade bozukluğu ile alındığını iddia etmişler, davacılar ile davalı arasındaki 21.10.2014 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi kapsamı ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde; davacıların, 27.07.2012 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında davalıya düşecek 2 no.lu bağımsız bölümün kendilerine devredilmesi karşılığında davadan feragat ettikleri, 21.10.2014 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde ise taşınmazın 400.000,00 TL bedel karşılığında devredileceğinin yazılı olduğu anlaşılmakla; davacıların iradelerinin yanıltılması sonucu feragat beyanında bulundukları sonucu ortaya çıkmaktadır. Diğer yandan, İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/325 E. - 371 K. sayılı dosyasının ise henüz kesinleşmeyip halen derdest olduğu görülmektedir. Hal böyle olunca, davacılar tarafından İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/325 E. - 371 K. sayılı dosyasında yapılan feragat beyanlarının iptaline karar verilmesi; tapu iptali ve tescil isteği bakımından ise eldeki dava ile İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/325 E. - 371 K. sayılı dosyasında aynı talepte bulunulmuş olduğundan ve bu dosya henüz kesinleşmediğinden, HMK’nın 114/1-(ı) maddesi gereğince derdestlik nedeniyle iptal ve tescil talebinin reddine karar verilmesi gerekirken esastan reddedilmesi isabetsizdir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin kararı ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 28.05.2021 tarihli ve 2021/53 Esas, 2021/261 Karar sayılı kararıyla; feragat beyanlarının iptali talebinin kabulüne, tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel talebinin ise derdestlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ve davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davacılar temyiz dilekçelerinde özetle, İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/325 Esas sayılı dosyasının temyiz süreci içerisinde taraflara tebliğe çıkarılarak ilgili Mahkemece kesinleştirildiğini, davalıların derdestlik itirazı mevcut olmadığı ve devam eden yargılama sürecinde ilgili dosyanın kesinleşmiş olduğu gözetilerek usul ekonomisi açısından artık derdestlik kavramından bahsedilmesinin doğru olmadığını, bu nedenle Mahkeme kararının usulden redde ilişkin kısmının kaldırılarak hukuka uygun hüküm kurulması gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemişlerdir.
5.2. Davalı temyiz dilekçesinde özetle, temyiz incelemesinde temyize cevap dilekçesinin dikkate alınmadığını, Mahkemenin önceki kararının adalete uygun olduğunu, birçok hastalığı olan murise ölünceye kadar baktığını ve bunu ispatladığını, davacıların açtıkları önceki davadan hem el yazıları ile yazdıkları dilekçe hem de Noterde düzenlenen feragatname ile feragat ettiklerini, davacıların bunları sakladıklarını, 2 numaralı bağımsız bölümü tüm kardeşlerin satın almak istediklerini, bu nedenle satış vaadi sözleşmesi düzenlediklerini, ancak satış bedelini ödemediklerini, mirasçılardan murisin eşinin de açtığı davadan feragat ettiğini, davacıların dava dilekçelerinden mahfuz hisselerini değil mahfuz hisselerini aşan kısmı talep ettiklerini, ancak tenkis talepleri var gibi davrandıklarını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, feragatin iptali ile muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, olmazsa bedel istemlerine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK m. 237) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
6.2.2. Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 611. maddesine göre, ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına Yasa'nın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614).
Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde mirasbırakanın yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
6.2.3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 114. maddesinin birinci fıkrasının “ı” bendi “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.” hususunu dava şartı olarak düzenlemiştir.
6.2.4. HMK’nın 115. maddesinin ikinci fıkrası ise “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” düzenlemesini içerir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya içeriğinden, 1943 doğumlu mirasbırakan ... ...’ın 12.07.2014 tarihinde vefatı ile geride mirasçı olarak davacı çocukları..., ..., ..., ... ile dava dışı eşi ... ile dava dışı çocukları ..., ... ve ...’i bıraktığı, davalı ...’ın ...’in eşi olduğu, mirasbırakanın 24.04.2012 tarihinde dava konusu 1005 ada 3 parseldeki 174/589 payını davalı gelini ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiği, davalının 27.07.2012 tarihinde müteahhit ile akdettiği “Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” gereğince 2 ve 6 no.lu bağımsız bölümlerin davalıya ait olacağının kararlaştırıldığı, 30.06.2015 tarihinde taşınmaz üzerinde kat irtifakının tesis edilmesi üzerine 2 ve 6 no.lu bağımsız bölümlerin davalı adına tescil edildiği, davacıların davalı ... aleyhine İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/325 E. - 371 K. sayılı dosyası ile dava açtıkları, 21.10.2014 tarihinde davacıların da aralarında olduğu mirasçılar ile davalı arasında (27.07.2012 tarihli sözleşme gereğince davalıya düşecek) dava konusu 2 no.lu bağımsız bölümün 400.00,00 TL’ye satılması hususunda “Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi” akdettikleri; davacıların 21.10.2014 tarihinde anılan dava dosyasında feragat beyanı verdikleri, aşamada kararın taraflara tebliğ edildiği ve süresinde temyiz edilmediği anlaşılmıştır.
6.3.2. Davalının temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; hemen belirtilmelidir ki, feragatin iptali talebi yönünden Dairenin (V/2) no.lu paragrafta belirtilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (V/3) no.lu paragrafta belirtilen kararın verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalının tüm temyiz itirazlarının reddine,
6.3.3. Davacıların temyiz itirazları yönünden yapılan incelenmede; her ne kadar Dairenin (V/2) no.lu paragrafta belirtilen karar aşamasında, İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/325 Esas, 2014/371 Karar sayılı kararı kesinleşmemiş ise de, aşamada taraflara tebligat yapılarak kararın kesinleştirildiği gözetilerek, HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca davacıların muris muvazaası iddiaları yönünden inceleme yapılmaması hatalı olmuştur.
6.3.4. Hal böyle olunca, Mahkemece İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/325 Esas sayılı davasının kesinleştiği dikkate alınarak davacıların muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel istemleri yönünden (V/6.2.1 ve V/6.2.2.) no.lu paragraflarda belirtilen ilkeler doğrultusunda işin esasına girilerek yargılama yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile (V/3.) no.lu paragrafta yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
VI. SONUÇ
1. Davalının temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacılar vekilinin (6.3.4) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 21.06.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.