Logo

1. Hukuk Dairesi2021/10649 E. 2022/2753 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, el atmanın önlenmesi davasında bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda; davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi;

I. DAVA

Davacı, maddi ve manevi sıkıntılar yaşadığı dönemde maliki olduğu 1932 parsel sayılı taşınmazı davalı ve dava dışı kardeşine kiraya verdiğini, davalı ve kardeşinin kendisine güven telkin ederek dava konusu taşınmazı satın almak için baskı uyguladıklarını, maddi ve manevi olarak zor durumda olmasından faydalanarak taşınmazı satma amacı olmadığı halde değerinin çok altında, satış suretiyle davalıya temlik ettiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline ve el atmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, hak düşürücü sürenin dolduğunu, gabin ile hilenin aynı vakıada birlikte olmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının iradesinin hiçbir zaman fesada uğratılmadığını, dava konusu taşınmazın satış bedelinin bir kısmının davacının borçları ödenmek suretiyle karşılandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 22/04/2016 tarihli ve 2015/720 E.,- 2016/336 K. sayılı kararıyla; toplanan deliller, bilirkişi raporu, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının dayandığı hile, gabin ve muvazaa iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 16.01.2020 tarihli ve 2016/18363 E., 2020/230 K. sayılı kararıyla;“... Somut olaya gelince, dilekçeler teatisi aşaması tamamlanmadan (taraflara cevaba cevap dilekçesi ve 2. cevap dilekçesi sunma imkânı tanınmadan) 29.12.2015 tarihinde ön inceleme duruşmasının yapıldığı, ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık konularının tespit edilmediği, ön inceleme aşamasının tamamlanıp tamamlanmadığı ve tahkikata geçilip geçilmediği belirtilmeksizin davalının hazır bulundurduğu bir kısım tanıklarının tahkikata yönelik olarak dinlendiği, tahkikatın bittiği bildirilerek sözlü yargılama aşamasına geçilmeden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, ön inceleme aşamasında yapılması gereken usul işlemlerinin (...m.137-142) yapılması, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tek tek tespit edilmesi, HMK’nın 147. ve 186/1 maddelerine göre tarafların tahkikat ve sözlü yargılamaya davet edilmesi, ön inceleme aşamasında yapılması gereken tüm işlemler yapıldıktan sonra tahkikata geçilmesi gerekirken ön inceleme duruşması usulüne uygun yapılmadan tahkikat aşamasına geçilerek davanın esası hakkında karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Kabule göre de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 240/2. maddesindeki düzenlemeye aykırı olarak davacılar tarafından bildirilen ikinci tanık listesindeki tanıklar...,...,...,...,ve ...’ün dinlemeleri de doğru değildir.‘’ gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 16/06/2021 tarihli ve 2020/140 E., 2021/374 K. sayılı kararıyla; açılan davanın, hile, gabin, inançlı temlik ve muvazaa hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, dosya kapsamında davacının dayandığı hukuki nedenlerin herhangi birinin varlığını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili, davacının 2012 yılından itibaren maddi sıkıntılar yaşadığını bu durumun psikolojisini olumsuz etkilediğini, tedavi gördüğünü, davalı ve dava dışı kardeşinin dava konusu taşınmazı ısrarlı bir şekilde kiralamak istediklerini, ısrar karşısında kiraya vermeyi kabul ettiğini, 28.000 TL kira bedelinin farklı miktarlarda elden ödendiğini, davalı ve kardeşinin taşınmazın satışı konusunda ısrarlı tutumlarına karşın davacının ret cevabı verdiğini, karşılık olarak kira bedelinin iadesini talep ettiklerini, davacının parayı borçlarını ödemede kullandığı için, 28.000 TL yi iade ettiğinde taşınmazın kendisine geri verileceği inancıyla bedelinin çok altında bir değere satış işlemi yapıldığını, davacının maddi ve manevi olarak zor durumundan faydalanan davalının hile ile taşınmazı devraldığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, gabin, hile, inançlı işlem, hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil ve el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 6098 sayılı TBK’nun 28. maddesinde; Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir. Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir.

6.2.2. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (Hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

6.2.3. Hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

6.2.4. Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerçeği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.

6.2.5. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." hükümlerine yer verilmiştir.

6.3. Değerlendirme

Kararın (IV/2.), paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 04/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.