Logo

1. Hukuk Dairesi2021/10678 E. 2022/2141 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacılar ve katılma yoluyla davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakan ...’nın 3 ada 28 parsel sayılı taşınmazdaki 10/22 payını davalı çocukları ... ve ...’a ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiğini, mirasbırakanın sözleşme tarihi itibariyle bakımını gerektirir bir durumunun bulunmadığını, işlemin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile terekeye iadesi ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar, mirasbırakanın kanser hastası olduğunu, son yıllarda durumunun iyice ağırlaştığını, davacılar tarafından mirasbırakan ile ilgilenilmediğini, sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirildiğini, muvazaanın olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, mirasbırakanın gerçek amacının kendisine bakım karşılığında devri yapmak olduğu, dinlenen tanıkların da bu doğrultuda beyanda bulundukları, temlikin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; kararın davacılar ... ve ... ile katılma yoluyla davalılar vekili tarafından istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davanın terekeye iade talepli olarak açıldığı, dahili davacı olarak gösterilen mirasçıların davaya muvafakat etmediği, taraf teşkilinin sağlanması bakımından mirasbırakanın terekesine atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi gerektiği gerekçesiyle, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesince verilen karar kaldırılarak yeniden bir karar verilmek üzere dosya Mahkemesine gönderilmiş, İlk Derece Mahkemesince bu kez 29/09/2020 tarihli karar ile mirasbırakanın gerçek amacının bakım karşılığı dairelerin kendisi ile ilgilenen erkek çocuklarına bırakmak olduğu, sözleşmeye konu irade ile mirasbırakanın iradesinin aynı olduğu, davaya konu taşınmazlar dışında mirasbırakan adına kayıtlı başka taşınmazların da bulunduğu, muvazaanın olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ... ve ... ile ... ve katılma yoluyla davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

2.1. Davacılar ... ve ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; devrin muvazaalı olduğunu, mirasbırakan tarafından davalılara devredilen taşınmazın tüm taşınmazlarına oranının çok üstünde olduğunu, en değerli taşınmazın davalılara devredildiğini ileri sürerek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.2. Davacı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın mirasbırakan tarafından ölünceye kadar bakma akdi ile devredildiğini, mirasbırakanın devir tarihinde ve sonrasında bakıma muhtaç hale gelmediğini, asıl amacın diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğunu ileri sürerek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.3. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmiş olmasının özü itibariyle doğru olduğunu, ancak dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz üzerindeki binanın yapımında davalıların katkılarının olduğunu, ince işçiliklerin davalılar tarafından tamamlanarak oturulabilir hale getirildiğini, bu hususlar dikkate alınmadan değerlendirme yapıldığını, bilirkişi raporuna itiraz etmiş olmalarına rağmen Mahkemece itiraz nedenlerinin dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, yeni rapor aldırılmış olsaydı davacıların ileri sürdüğü şekilde mirasbırakanın tüm mamelikine oranının daha düşük çıkacağını belirterek katılma yoluyla istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 02/11/2021 tarihli ve 2021/542 E., 2021/1618 K. sayılı kararıyla; davacı mirasçılar olarak davayı takip eden ancak terekeye temsilci atanması ile davayı takip yetkisi kalmayan davacılar ... ve ... ile ... vekillerinin istinaf başvurusunun usulden, davalılar vekilinin katılma yolu ile istinaf başvurusunun ise asıl başvuruya bağlı bir istinaf başvurusu olması nedeniyle asıl istinaf başvurusu esasa girilmeden reddedildiğinden artık katılma yoluyla istinaf başvurusunun da dinlenemeyeceğinden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın mirasbırakan ...’nın mirasçıları tarafından yine mirasçı olan çocuklarına karşı açıldığını, üçüncü kişiye karşı açılmış bir dava olmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, mirasçılardan herhangi birinin kendi payına hasren her zaman dava açabileceğini, Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre de mirasçıların birbirlerine karşı açacakları tescil davalarında, diğer mirasçıların olurunun alınması, bu mümkün değilse terekeye temsilci atanarak taraf teşkilinin sağlanması yargılamaya devam edilmesi için yeterli iken, eldeki davada farklı karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı terekeye iade talepli tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 0l.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 706, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.3. Temyiz Nedenlerinin Değerlendirilmesi

3.3.1. Bilindiği üzere, terekeye temsilci atanmakla, mirasçıların davadaki sıfatlarının sona ereceği, davayı takip etme yetkisinin tereke temsilcisine ait olacağı açıktır. Diğer bir ifadeyle, mirasçıların davayı takip etmeleri neticeye etkili değildir.

3.3.2. Bölge Adliye Mahkemesinin 22/06/2017 tarihli kararı ile talebin terekeye iade istemli olduğu, bu nedenle TMK’nın 640. maddesi uyarınca terekeye atanacak temsilci aracılığıyla yargılamanın yapılması gerektiğinden İlk Derece Mahkemesine ait kararın kaldırılmasına karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesince mirasbırakanın terekesine Bakırköy 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/2410 Esas, 2018/1116 Karar sayılı kararı ile ... tereke temsilcisi olarak atanmış, 6 no.lu celseye katılarak “Herkesin haklarının eşit olarak dağıtılmasını talep ediyorum” şeklinde beyanda bulunmuş, 29/09/2020 tarihli Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/343 Esas, 2020/337 sayılı Karar ile davanın reddine karar verilmiş, buna ilişkin karar taraf vekillerine usulünce tebliğ edilmiş, ancak tereke temsilcisine gerekçeli karar tebliğ edilmeden istinaf incelemesine gönderilmiştir.

3.3.3. Hâl böyle olunca, İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararının tereke temsilcisi ...’a usulüne uygun tebliğ edilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirken yazılı şekilde istinaf isteğinin usulden reddine karar verilmesi isabetsizdir.

VI. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar ... ve ... vekilinin temyiz itirazının değinilen yönlerden kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.