"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda verilen davanın reddine ilişkin karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili, davacıların... mirasçıları olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen tüm taşınmazlarda (Yukarı Ekinci köyü 7, 26, 77, 176, 371, 564, 221, 92, 87, 5, 222, 565, 545, 546, 547, 548, 549, 550, 551, 552, 553, 554, 555, 556, 557, 558, 559, 560, 561, 562, 563, 564, 565, 570, 571, 240, 116, 165, 211, 223, 239, 241, 290, 298, 216, 320, 86, 3, 52, 94, 281, 294, 304 parsel, Aşağıekinci köyü 19, 235, 2548, 12, 1284, 1285, 1286, 868 parsel, Saraycık köyü 1792, 2344, 2367, 2368, 1794, 95, 3472, 3461, 95, 1772, 1793, 46 parsel, Kavutçu köyü 774, 3454, 3459, 3460, 3461, 3458 parsel, Kisecik köyü 1741, 1742 parsel, ... köyü 2122, 2652, 2743, 2438 parsel, Güzelburç köyü 243 parsel sayılı taşınmazlar) ... oğlu ... (...) kızı ... da mirasçı olmasına rağmen miras haklarının ketmedildiğini, davalıların taşınmazların kendi adlarına tescil edilmesini sağladığını, dava dışı 230 parsel hakkında açılan davanın davalılar tarafından kabul edildiğini, davalıların Hatay Sulh Hukuk Mahkemesince verilen 18/09/1986 tarihli ve 1986/542-1129 sayılı veraset ilamının Hatay Sulh Hukuk Mahkemesinin 18/07/1989 tarihli ve 1987/529 E., 1989/791 K. sayılı kararıyla iptal edildiğini bildikleri halde bu veraset ilamı ile işlemler yaparak davacıların hakkını gasp ettiğini, davacıların da veraset ilamının çıkarılması için açtıkları davanın devam ettiğini ileri sürerek davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında davacılar adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili, taşınmazların çoğunda müvekkileri malik olmadığı gibi bir kısım taşınmazların da davacıların kök murisi ile bir ilgisinin bulunmadığını, davacının bahsettiği dava dosyalarının davaya konu taşınmazlarla ilgisinin olmadığını, kök murisin ... oğlu ... değil ... oğlu ... olduğunu, ...’ın ... adında çocuğunun bulunduğunu, ...’ın 4 oğlunun ..., ..., ... ve ... olduğunu, bunlardan ...’ın oğlu olan ...’un davalıların dedeleri olduğunu, ...’un eşinin ise ...’ın kızı ... olduğunu, taşınmazların bir kısmı ...’dan gelirken bir kısmının ... oğlu ...’dan geldiğini, müvekkillerinin davacıları ketmetme amacında bulunmadığını, nitekim daha önce açılan davayı kabul ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 10/12/2013 tarihli ve 2011/513 E. 2012/544 K. sayılı kararıyla; davacı vekilinin dava dilekçesinde iddiasının dayanağı olan vakıaları ve talep sonucunu hükme dayanak yapmaya elverişli olacak şekilde bildirmediği, bu nedenle usulüne uygun açılmış bir davanın varlığından bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın 6100 sayılı HMK’nın 31., 119. ve 194. maddeleri uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 10/12/2013 tarihli ve 2013/ 2646 E., 2013/17596 K. sayılı ilamıyla; “Hemen belirtilmelidir ki, davada dayanılan ketmi verese olgusunun, kesinleşmiş verasetin iptali kararıyla ve davacıların mirasçı olduklarını gösterir yeni veraset ilamıyla sabit olacağı tartışmasızdır. Davacılar vekilinin, bu konuda açılan davaların derdest olduğunu, Hatay 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin, 2011/1635 Esas ve 2012/609 Esas numaralarında kayıtlı bulunduğunu açıkladığı gibi, davaya konu edilen taşınmazların ada va parsel numaralarını Mahkemeye bildirdiği, davaya konu taşınmazların ifraz ve imâr işlemleri nedeniyle çok sayıda parsellere ayrıldığını beyan ettiği görülmektedir.
Hâl böyle olunca, Mahkemece, verasetin iptali ve yeni veraset ilamı alınması için açılan davaların sonucunun beklenmesi, davaya konu taşınmazların tesisinden itibaren tüm tedavül kayıtlarının dayanak belgeleriyle birlikte ilgili Tapu Sicil Müdürlüğünden istenmesi, ondan sonra iddia ve savunma doğrultusunda tarafların tüm delillerinin toplanması, hasıl olacak sonuca göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 25/05/2021 tarihli ve 2014/449 E. 2021/142 K. sayılı kararıyla; kök murisin davaya konu kimi taşınmazlarda malik olmadığı, kimi taşınmazlarda ise kayıt maliki ile kök muris arasında isim benzerliği olduğu, bu nedenle davacıların taşınmazlarda herhangi bir hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesini tekrar ederek, bir kısım davacıların gerekçeli karar başlığında gösterilmediğini ve kimilerinin taraf kaydının yapılmadığını, Mahkemece yetersiz bilirkişi raporuna ve somut vakıaya uygun olmayan bilirkişi görüşüne itibar edildiğini, kök murisin ... ... değil Soyadı Kanunu çıkmadan evvel vefat eden ... ... oğlu ... olduğunu, bilirkişi raporunda 7, 176 ve 211 parsel sayılı taşınmazlar yönünden mirasbırakanın payı ve terekesi belirlenmesine rağmen Mahkemece davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ... isimli kişilerin aynı kişi olup olmadığının tapudan sorulması gerektiğini, bilirkişi raporunun gerçeğe aykırı olduğunu ve çelişkiler içerdiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ketmi verese hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
Hemen belirtilmelidir ki; ketmi verese (mirasçılığın gizlenmesi) davalarında uyuşmazlığın çözümü, hasımlı veraset ilamı alınmak üzere açılacak bir dava sonucu, mirasbırakanın tüm mirasçılarının belirlenmesi ve davacının bu mirasçılar arasında yer alıp almadığının saptanmasına bağlıdır.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Somut olayda; davaya konu tüm taşınmazların tapu kayıtlarının dosya içerisinde bulunmadığı, taşınmazların ifraz ve imâr işlemleri nedeniyle çok sayıda parsellere ayrıldığının yargılama aşamasında bildirilmesine ve bozma ilamında davaya konu taşınmazların tesisinden itibaren tüm tedavül kayıtlarının dayanak belgeleriyle birlikte ilgili tapu sicil müdürlüğünden istenmesi gereğine değinilmesine rağmen davaya konu taşınmazların kadastro tespit tutanakları ve bundan sonrasına ilişkin tedavül kayıtlarının getirtilmediği, bu haliyle dosya kapsamından davalıların tüm taşınmazlarda malik olup olmadığı anlaşılamadığından husumet yönünden değerlendirmede bulunulamadığı gibi davaya konu edilen her bir taşınmaz yönünden ketmi verese olgusunun hangi tarihte, hangi işlemle ne şekilde oluştuğunun tespit edilemediği anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da; davaya konu taşınmazların ne şekilde tedavül gördüğünün değerlendirilmediği, bir kısım taşınmazın incelemeye konu edilmediği, bilirkişi raporunda yer alan kimi tespitlerin CD içerisinde sunulan kütük kayıtları ile örtüşmediği tespit edilmiştir. Öte yandan, her ne kadar bilirkişi ... ... tarafından sunulan ek raporda, davaya konu bir kısım taşınmazın intikali sırasında esas alınan Antakya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1956/212 E., 1957/277 K. sayılı veraset ilamındaki ... ... oğlu ...’ın çocukları ile Hatay Sulh Hukuk Mahkemesinin 1987/529 E., 1989/791 K. sayılı veraset ilamındaki ... oğlu ... çocuklarının örtüşmediği gerekçesiyle bu kişilerin aynı kişiler olmadığı kanaati bildirilmiş ise de, davacı ... tarafından açılan Hatay 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/609 E. sayılı davasında bir kısım taşınmazın intikalinde esas alınan Antakya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1956/212 E., 1957/277 K. sayılı veraset ilamının ve ayrıca ... oğlu ... mirasçılarını gösterir Hatay Sulh Hukuk Mahkemesinin 1986/542 E. sayılı veraset ilamı ile yine ... oğlu ... mirasçılarını gösterir Hatay Sulh Hukuk Mahkemesinin 1987/529 E., 1989/791 K. sayılı veraset ilamının iptalinin talep edildiği; 2012/609 E. sayılı bu dosyanın... mirasçılarının veraset ilamının alınması için açılan Hatay 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/1635 E. sayılı davası ile birleştirildiği, bu davada verilen kararda ise ... ve ...’den olma ...’nın mirasçılarının tespiti ile yetinilerek diğer talepler hakkında hüküm kurulmadığının anlaşılması karşısında, Mahkemece davacıların kayıt malikleriyle olan ırs ilişkisinin tespiti hususunda da yeterli araştırmanın yapıldığını söyleme imkanı bulunmamaktadır. Mahkemece denetime elverişsiz bilirkişi raporu ile eksik incelemeye dayalı karar verilmesi isabetsizdir.
6.3.2. Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle davaya konu edilen taşınmazlar tereddütsüz olarak belirlendikten sonra, kadastro tutanakları ile birlikte tüm tedavüllerini gösterir tapu kayıtları dosya arasına alınmalı, kayıtların Türkçe olmaması halinde tercüman bilirkişi aracılığıyla incelenmeli, davacıların kayıt maliki olan kök murisin mirasçıları olduğunu gösterir veraset ilamı (farklı veraset ilamlarının bulunması halinde hasımlı veraset ilamı) temin edildikten sonra mirasçılıktan ketmedilmenin hangi tarihte, hangi işlemle, ne şekilde yapıldığı açıklığa kavuşturularak davacıların davaya konu taşınmazlarda miras haklarının bulunup bulunmadığı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
6.3.3. Diğer taraftan; bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur. Anayasa Mahkemesinin 2018/... Başvuru nolu kararı da bu yöndedir. Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi ise “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılıyorsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesinde (HMK 150) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” 32. maddesi ise; “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. (Örn: 1.H.D. 2020/3743E, 2021/4867K )
6.3.4. Harçlar Kanunu'nun uygulanması (kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle) hakim tarafından re’sen gözetilmesi gereken bir husus olmasına rağmen Mahkemece keşif yapılmaksızın ve davaya konu taşınmazların değerleri belirlenmeksizin yargılamaya devam edilmesi de doğru değildir.
6.3.5. Kabule göre de, bir kısım davacıların karar başlığında gösterilmemesi ve daha önce verilen kararın Yargıtay denetiminden geçmiş olması nedeniyle karara karşı kanun yolunun temyiz olduğu gözetilmeksizin kararda istinaf yolunun açık gösterilmesi isabetsizdir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.