Logo

1. Hukuk Dairesi2021/10750 E. 2022/2167 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasının mirasbırakan hayatta iken açılıp açılamayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Muris muvazaası davalarında dava açma hakkının mirasbırakanın ölümüyle doğduğu, hayatta iken bu davaların açılmasının mümkün olmadığı ve davalı mirasbırakanın davayı kabul etmesinin hukuki sonuç doğurmayacağı gözetilerek, ilk derece mahkemesinin aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/11/2019 tarihli 2019/102 Esas 2019/573 Karar sayılı kararı ile davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen kararın davacılar vekili tarafından istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 13/02/2020 tarihli 2020/132 Esas 2020/187 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, anneleri ...'in 25/07/2016 tarihinde öldüğünü, anneleri ile davalı babaları Esat’ın, evlilik birliği içerisinde edinmiş oldukları dava konusu 12 ada 79 parsel sayılı taşınmazda bulunan 12 no’lu bağımsız bölümün, anne ...’in ölümünden sonra, davalı babaları Esat tarafından, çocuklardan mal kaçırmak amacıyla davalı torun ...’a devredildiğini, davalı ...'ın halen taşınmazda oturduğunu, davalı ...'ın ise alım gücü bulunmadığını ileri sürerek, muris muvazaasına dayalı olarak yapılan sözde satış işlemiyle davalı ... tarafından, davalı ...’a devredilen dava konusu 12 ada 79 parsel sayılı taşınmazda bulunan 12 no’lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına tesciline, olmazsa davalı ... adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

1.1. Davalı ..., açılan davayı kabul ettiğini, o anki kızgınlıkla davalı torunu ...’a devir yaptığını belirterek, davanın kabulünü istemiştir.

1.2. Davalı ..., davalı ...'ın, ... ile evli olduğu dönemde aldıkları taşınmazı yeni bir evlilik yapması nedeniyle paraya ihtiyacı olduğu için bedeli karşılığında kendisine sattığını, satış bedelinin ödendiğini, muris muvazaasına dayalı davanın ancak mirasbırakanın ölümünden sonra açılabileceğini, mirasçılar adına tescil ya da terekeye döndürme isteği var ise diğer mirasçıların da katılımı gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, muris muvazaasına dayalı eldeki davanın, önceki kayıt maliki davalı ...’ın çocukları olan davacılar tarafından, davalı ... sağ iken açılamayacağı gerekçesiyle aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacıların annesi ...’in 2016 yılında öldüğünü, anne ... ile davacıların babası olan davalı ...’ın evlilik birliği içinde edindikleri dava konusu taşınmazın, davalı ... tarafından, çocuklarından mal kaçırmak amacıyla davalı torun ...’a devredildiğini, mirasçıların saklı paylarından kurtulma amacı güdüldüğünü, davalı ...’ın halen dava konusu taşınmazda ikamet etmesinin de muvazaayı gösterdiğini, bedeller arasında fark olduğunu, zaten davalı ...’ın cevap dilekçesinde, işlemin muvazaalı olduğunu belirterek davayı kabul ettiğini, çocuklarına kızgınlığı nedeniyle davalıya tapuda devir yaptığını beyan ettiğini, mirasbırakan sağ iken muris muvazaasına dayalı olarak dava açılamayacağı gerekçesiyle eldeki davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verildiğini, 01.04.1974 tarihli ½ sayılı İBK’ya göre, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açmasının mümkün olduğunu, muris muvazaasına dayalı olarak yapılan sözde satış işlemine konu taşınmazın tapu kaydının iptali ile veraset ilamındaki payı oranında davacılar adına tescili amacıyla işbu davanın açıldığını belirterek, Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne, tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 13/02/2020 tarihli 2020/132 Esas 2020/187 Karar sayılı kararıyla; eldeki davanın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup; bu tür davalarda dava açma hakkının mirasbırakanın ölümü ile doğduğu, mirasbırakan hayatta iken anılan davanın açılmasına yasal olanak bulunmadığı, davacıların babası ve önceki kayıt maliki olan davalı ...’ın davayı kabul beyanının da sonuç doğurmayacağı, Yerel Mahkemece, muris muvazaasına dayalı eldeki davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle HMK’nin 353.1.b.1. maddesi uyarınca, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacıların annesi ...’in 2016 yılında öldüğünü, anne ... ile davacıların babası olan davalı ...’ın evlilik birliği içinde edindikleri dava konusu taşınmazın, davalı babaları Esat tarafından, çocuklarından mal kaçırmak amacıyla davalı torun ...’a devredildiğini, mirasçıların saklı paylarından kurtulma amacı güdüldüğünü, davalı ...’ın halen dava konusu taşınmazda ikamet etmesinin muvazaayı gösterdiğini, bedeller arasında fark olduğunu, zaten davalı ...’ın cevap dilekçesinde, işlemin muvazaalı olduğunu belirterek davayı kabul ettiğini, çocuklarına kızgınlığı nedeniyle davalıya tapuda devir yaptığını beyan ettiğini, mirasbırakan sağ iken muris muvazaasına dayalı olarak dava açılamayacağı gerekçesiyle eldeki davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verildiğini, 01.04.1974 tarihli ½ sayılı İBK’ya göre, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açmasının mümkün olduğunu, muris muvazaasına dayalı olarak yapılan sözde satış işlemine konu taşınmazın tapu kaydının iptali ile veraset ilamındaki payı oranında davacılar adına tescili amacıyla işbu davanın açıldığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne, tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

3.2.2. Bilindiği üzere, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 599. maddesine göre, “Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar.”

3.2.3. Öte yandan, bir sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü kişinin kimler olduğu, eş söyleyişle bir davada davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu tamamen maddi hukuka göre belirlenir. Dolayısıyla, bir sübjektif hakka ilişkin davada davacı olma sıfatı o hakkın sahibine (aktif husumet) ait olup, bir sübjektif hak kendisinden istenebilecek olan kişi o hakka uymakla yükümlü olan kişidir (pasif husumet). Taraf sıfatının (husumetin) usul hukukunu ilgilendiren yönü ise, taraflardan birinin taraf sıfatına sahip olmaması durumunda mahkemece dava konusu hakkın esasına ilişkin inceleme yapılıp karar verilememesi ve davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddi yönünde verilen kararın, şüphesiz o davada taraf olarak gösterilmiş bulunan kişiler arasında kesin hüküm teşkil etmesidir.

3.3. Değerlendirme

III. ve (IV.3.) numaralı paragraflardaki gerekçeler yerinde bulunmakla; dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının davacılardan alınmasına, 16/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.