"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/57 E., 2019/30 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.11.2016 tarihli, 2016/824 Esas, 2016/8851 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda tescil talebinin reddine, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda B1 ila B21 harfleri ile gösterilen bölümler yönüyle davanın kabulüne karar verilmiş; kararın davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... ve müşterekleri vekili; hudutları dava dilekçesinde belirtilen yaklaşık 13 dönüm miktarındaki taşınmaz bölümünün müvekkillerinin mirasbırakanı tarafından 60 yıl önce imar-ihya edilerek tarım yapılabilir hale getirildiğini, mirasbırakanın ölümünden sonra mirasçıları olan müvekkilleri tarafından taşınmazdaki zilyetliğin sürdürüldüğünü ancak kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın tescil harici bırakıldığını, zilyetlikle iktisap koşullarının müvekkilleri lehine oluştuğunu ileri sürerek taşınmazın müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde köy yerleşim alanı uygulaması yapıldığını ve taşınmazın bulunduğu sahanın ... adına tescil edildiğini, imar planının onaylandığını, taşınmazın tahsis işlemleri kesinleşmiş olup zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazda davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek Mahkemece bu hususta yapılacak araştırma ve inceleme sonunda davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3. Dahili davalı ... cevap dilekçesinde; eldeki davada husumetin müvekkiline yöneltilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 07.10.2015 tarihli, 2014/87 Esas, 2015/414 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın 1967 yılında tescil harici bırakıldığı, davacıların mirasbırakanı tarafından taş ve çalılardan temizlenerek imar-ihya edilmek suretiyle tarım yapılabilecek duruma getirildiği, taşınmazın köy tüzel kişiliği adına tescil edildiği 2004 yılına kadar davacı taraf lehine eklemeli zilyetlik yoluyla iktisap koşullarının oluştuğu ancak taşınmaz ihdasen tescil edildiğinden davacılar adına tescil kararı verilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişinin rapor ve krokisinde (B) harfi ile gösterilen B1 ila B20 numaralı yerler için davacıların mülkiyet hakkı bulunduğunun tespitine, tescile ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.11.2016 tarihli, 2016/824 Esas, 2016/8851 Karar sayılı kararıyla; “Mahkemece doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle Hazine adına tapu kaydının oluştuğu 2005 yılından geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde taşınmazları iyi bilen, elverdiğince yaşlı ve davada yararı bulunmayan mahalli bilirkişiler, aynı yöntemle seçilecek taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu, jeolog bilirkişi, jeodezi veya fotogrametri uzmanı bilirkişi ve teknik bilirkişi heyeti aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında; yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmaz bölümlerinin öncesinin ne olduğu, taşınmazlar üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime nasıl intikal ettiği, taşınmazlarda imar-ihyaya ne zaman başlanılıp tamamlandığı, tamamlandığı tarihten Hazine adına tapu kaydının oluştuğu 2005 yılına kadar Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinde belirtilen sürenin geçip geçmediği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, dinlenen bilirkişi ve tanık beyanlarında çelişki doğduğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye hava ve uydu fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yaptırılarak çekişmeli taşınmaz bölümlerinin önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesi istenilmeli, 3 kişilik ziraat bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmaz bölümlerinin eğimi, niteliği, toprak yapısı, bitki örtüsü, imar-ihyasının hangi tarihte başlanıp tamamlandığı, ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü ve kullanım durumunu kesin olarak belirleyen bilimsel verilere dayalı, sınırındaki taşınmazlarla mukayese edilecek şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeolog bilirkişisinden özellikle 09.12.2014 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda (A) 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13 ve 14 harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı, halen aktif dere yatağında kalıp kalmadığı, aktif dere yatağında kalmıyor ise derenin etkisi altında kalan yerlerden olup olmadığı hususlarında ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; teknik bilirkişiden çekişmeli taşınmaz bölümleri ve çevresindeki komşu parselleri bir arada gösterir, keşfi izlemeye olanak sağlar nitelikte harita ve rapor istenmeli; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacılar yararına Hazine adına tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli, bu koşullar gerçekleşmiş ise çekişmeli taşınmazlar 442 sayılı Yasa'da değişiklik yapan 3367 sayılı Kanunla belirlenen köy yerleşim alanı parselasyon planı kapsamında kalması sebebiyle zilyetlikle kazanılamayacağından yalnızca mülkiyetin davacılara ait olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiği de düşünülmelidir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
Mahkemenin 30.01.2019 tarihli, 2017/57 Esas, 2019/30 Karar sayılı kararıyla; hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünde davacı taraf lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı, aynı raporda (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün ise köy yerleşim alanı olarak tapuya tescil edildiği 2004 yılına kadar evvelinde imar-ihya edildikten sonra nizasız ve fasılasız şekilde 20 yıldan fazla süre boyunca davacı tarafça zilyet edildiği, taşınmaz tescil hariciyken sonradan ihdas edilmek suretiyle tapuya tescil edilmiş olduğundan davacılar adına tescil kararı verilemeyeceği gerekçesiyle tescil talebinin reddine, fen bilirkişileri Gürsel Dönmezkılıç ve Bengi Özcan tarafından hazırlanan 01.11.2017 tarihli rapora ekli krokide B1 ila B21 harfleri ile gösterilen toplam 8.652,22 metrekare yüz ölçümlü taşınmazların mülkiyetinin davacılara ait olduğunun tespitine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazlarda davacı taraf lehine imar-ihya ve zilyetlikle kazanım koşullarının oluşmadığını, bir yere bina veya duvar yapılmasının, ham toprağın yalnızca sürülmesinin imar-ihya faaliyeti olarak sayılamayacağını, öte yandan Mahkemece hüküm yerinde davanın “kabulüne” veya “reddine” denilmeksizin doğrudan hüküm kurulduğunu, bu haliyle hükmün infazının da mümkün olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz bölümlerinin köy yerleşim alanında kaldığını, taşınmazlar parselasyon planı yapılmak suretiyle Köy Tüzel Kişiliği adına tescil edildiği anda kamu emlakına dönüştüğünden Mahkemece mülkiyetin tespitine dahi karar verilemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2 nci maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1 ve 17 nci maddeleri; 442 sayılı Köy Kanunu’nun ek 9 uncu maddesi; 3367 sayılı 18.03.1924 tarih ve 442 sayılı Köy Kanununa 7 Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun’un 1 inci maddesi
3. Değerlendirme
1. Kadastro sırasında ... ili,...ilçesi, ...köyü çalışma alanında bulunan ve tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü, 442 sayılı Köy Kanunu’nun ek 9 uncu maddesine dayanılarak alınan 15.04.2003 tarihli, 6 karar numaralı Köy Yerleşim Alanı Tespit Komisyonu Kararı uyarınca 990 parsel numarası ve 342.860,69 metrekare yüz ölçümüyle ... adına tapuya tescil edilmiş, taşınmazın 14.12.2005 tarihinde ifrazıyla dava konusu 108 ada 6, 7; 109 ada 3, 4, 5, 6, 7, 16, 17, 18, 19; 110 ada 3, 4, 5, 14, 15, 16, 17; 111 ada 1, 2, 3, 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazlar ile dava dışı taşınmazlar oluşmuş; taşınmazlar 6360 sayılı Kanun gereğince 21.04.2015 tarihinde tahsisen devir suretiyle ... adına tescil edilmiştir.
2. Hükme esas alınan 01.11.2017 tarihli teknik bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen bölüme ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Hâkim, davaya konu olan her bir taşınmaz hakkında olumlu veya olumsuz bir karar vermekle yükümlü olduğu halde söz konusu bölüme ilişkin olarak olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması isabetsizdir.
3. Hükme esas alınan 01.11.2017 tarihli teknik bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen bölüme ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşacağı gibi, Mahkemeye de bozma ilamı doğrultusunda işlem yapma ve bozma ilamında işaret edilen hususları eksiksiz olarak yerine getirme yükümlülüğü doğar. Mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamında, dava konusu taşınmazların geldisi olan 990 parsel sayılı taşınmazın ... adına tapuya tescil edildiği 2005 yılından geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı streoskopik hava fotoğrafı üzerinde jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye inceleme yaptırılması gereğine değinilmiş, bozma sonrası jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ile teknik bilirkişiden aldırılan müşterek rapor incelendiğinde, dosya arasına 1963, 1975 ve 1992 yıllarına ilişkin hava fotoğraflarının alındığı ancak 1963 ve 1975 yıllarına ilişkin hava fotoğraflarının monoskopik olduğu, yine bilirkişiler tarafından taşınmazlarda kullanım olup olmadığı hususunda değerlendirme yapılmayıp yalnızca taşınmazların açıklık alanda kalıp kalmadığı hususunda değerlendirme yapıldığı anlaşılmıştır. Öte yandan, hükme esas alınan 01.11.2017 tarihli teknik bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen bölümün (B5), (B12) ve (B20) harfleri ile gösterilen kısımları ile haricindeki bölüm ... adına kayıtlı olduğu halde, davalı Hazine ile dahili davalı ... Başkanlığına husumet düşüp düşmediği hususu da tartışılmamıştır.
O halde; doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle dava konusu taşınmazlara ilişkin özellikle 1975 ile 1992 yılları arasında stereoskopik çift hava fotoğrafları bulunup bulunmadığı araştırılarak taşınmazların ... adına tapu kaydının oluştuğu 2005 yılından geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğünden getirtilip dosya arasına alınmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde taşınmazları iyi bilen, elverdiğince yaşlı ve davada yararı bulunmayan yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisi kurulu, 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve teknik bilirkişi heyeti aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
Keşif sırasında; yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazların öncesinin ne olduğu, kime ait olduğu, kimden kime ne şekilde intikal ettiği ve ne şekilde kullanıldığı, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmiş ise imar-ihyanın hangi tarihte başlayıp hangi tarihte bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki doğduğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kuruluna hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik aletle inceleme yaptırılarak taşınmazların sınırlarını, niteliğini ve kullanım durumunu, taşınmazlarda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi belirtir şekilde rapor alınmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan taşınmazların eğimini, niteliğini, toprak yapısı ve bitki örtüsünü bildiren, taşınmazlarda ekonomik amaca uygun zilyetliğin hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğünü açıklayan bilimsel verilere dayalı, sınırlarındaki taşınmazlarla mukayese eder şekilde ayrıntılı ve gerekçeli rapor istenmeli; teknik bilirkişi ve dava konusu taşınmazlar ile çevresindeki komşu taşınmazları bir arada gösterir, keşfi izlemeye olanak sağlar nitelikte krokili rapor hazırlatılmalı; bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacılar yararına ... adına tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli, bu koşullar gerçekleşmiş ise taşınmazlar 442 sayılı Köy Kanunu'nda değişiklik yapan 3367 sayılı Kanunla belirlenen köy yerleşim alanı parselasyon planı kapsamında kalmakla zilyetlikle kazanılamayacağından yalnızca mülkiyetin davacılara ait olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiği de düşünülmelidir. Mahkemece değinilen hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümün (B5), (B12) ve (B20) harfleri ile gösterilen kısımlar ile bu kısımları haricinde kalan bölümü yönüyle davalı Hazine ile dahili davalı ... Başkanlığına husumet düşüp düşmediğinin değerlendirilmemiş olması ve ... mirasçıları olan davacıların mirasbırakan Osman’dan gelen miras payları farklı olmasına rağmen tespit hükmü kurulurken taşınmazların mülkiyetinin hangi oranda davacılara ait olduğunun hüküm yerinde ayrı ayrı gösterilmemiş olması da doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekili ile dahili davalı ... vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Alınan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
05.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.