"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 26.01.2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ... ... ile temyiz edilen davalılar ..., ..., ..., ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen başka gelen olmadı, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davalarda davacı, 2018 yılı Mayıs ayında bir şahıs tarafından arandığını, şahsın elinde kendisine ait 180.000,00-TL bedelli çek olduğunu ve bu çekle ilgili görüşmek istediğini söylediğini, bunun üzerine kendisini arayan kişi ile buluştuklarını, karşı tarafın yanında 7-8 kişi daha olduğunu, gelen şahıslardan birinin davalı ..., diğerinin ise davalı ... olduğunu, görüşme sırasında tehditkar bir tavırla ya çeki ödemesini ya da kötü şeyler olacağını söylediklerini ve e-devlet şifresini alarak mal varlığına baktıklarını, bunun üzerine çeki ödeyemeyeceğini söylediğinde iki adet taşınmazını teminat olarak alacaklarını, ödemeyi yaptığında iade edeceklerini söylemeleri üzerine, maliki olduğu 455 ada 7 parsel sayılı taşınmazını davalı ...'e, 424 ada 2 parsel sayılı taşınmazını ise davalı ...'ye devrettiğini, sonradan taşınmazların kısa bir süre içinde birkaç defa el değiştirdiğini ve diğer davalılara devredildiğini öğrendiğini, ... ile ... hakkında suç duyurusunda bulunduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., davacının dava dilekçesinde belirttiği satış işlemlerinde iyiniyetli 3. şahıs konumunda olup gayrimenkulün bedeli olan 32.500,00-TL'yi diğer davalı ...’a ödeyerek satın aldığını, davalı ..., davacının iddialarının asılsız olduğunu, kendisine verdiği 69.000,00-TL'lik 3 adet çekin ödenmemesinden dolayı böyle bir yol izlediğini, davacıya çekle alakalı olarak 69.000,00-TL'lik borcunun bulunduğunu, maddi sıkıntılarından dolayı kendisine inşaat malzemesi vererek borcunu kapatabileceğini beyan ettiğini, davacının da bu teklifi kabul ettiğini, ancak sonradan vazgeçerek dava açtığını, davacıdan aldığı arsayı nakit ihtiyacı nedeniyle ...'a sattığını, davalı ..., davacının ... bölgesinde bulunan inşaatlarının iç oda kapısı, mutfak dolabı, banyo dolabı, çelik kapı, mutfak tezgahlarını yaptığını, bu hizmet karşılığında 250.000,00-TL alacağının olduğunu, davacının arsayı alacağı karşılığında teminat olarak verdiğini söylediğini ve anlaştıklarını, üç defa söz verdiği tarihte ödeme yapmadığını, kendisinin de arsayı sattığını, halen davacıdan alacağının bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Birleşen davada davalı ..., dava konusu 424 ada 2 parsel sayılı taşınmazı ...'tan 223.000,00-TL bedelle satın aldığını, davacının iddia ettiği gibi cebir, tehdit ve hile ile olmadığını, yapılacak bilirkişi incelemesi ile bu taşınmazı ederine yakın bir değerde aldığının ortaya çıkacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Kocaeli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/07/2020 tarihli ve 2018/430 E. 2020/217 K. sayılı kararıyla; tanık beyanlarından, taraflar arasında yapılan devirlerin her iki tarafın da iradelerine uygun işlemler sonucu yapıldığı, daha sonra davacının hile ve tehdit ile bu devirlerin gerçekleştiğini iddia ettiği, ancak iddialarını ispatlayamadığı, bir kısım davalıların kayıt maliki olmadıkları gerekçesi ile asıl dosyada davalılar ..., ..., ..., ...'ın davada pasif husumet ehliyeti bulunmaması nedeniyle HMK'nın 114/1 d maddesi uyarınca davanın bu kişiler yönünden usulden reddine, davalı ... yönünden ise davanın esastan reddine, birleşen dosya yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, davaya konu taşınmaz değerleri ile tapuda sözde satışta gösterilen değerleri karşılaştırmadan, aradaki aşırı farkı dikkate almadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, tapu kayıtları incelendiğinde taşınmazların çok kısa sürede alel acele devredildiğinin görüldüğünü, davalıların organize bir şekilde hareket ederek çok kısa bir süre içerisinde taşınmazları birbirlerine devrederek, kendilerinin iyi niyetli üçüncü kişi olarak göstermeye çalıştıklarını, davalıların birbirleriyle akraba ve arkadaş olduklarını ayrıca tanıklarından ... dinlenmeden hüküm kurulduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç:
Bölge Adliye Mahkemesinin 18/02/2021 tarihli ve 2021/141 E - 2021/269 K. sayılı kararıyla; dinlenen davacı tanıklarının taraflar arasında yapılan devirlerin normal şartlarda ve her iki tarafın da iradelerine uygun işlemler sonucu yapıldığını beyan ettikleri, Yerel Mahkemece 08/07/2020 tarihli celsede HMK’nın 241. maddesi gereğince davacının dinlenen tanık beyanları ile yeterli kanaat oluştuğu, tanık Kamil Uslu'nun beyanının yargılamaya yenilik katmayacağı gerekçesiyle usulüne uygun şekilde tanık dinletme talebinin reddine karar verildiği, Mahkemenin davanın reddine ilişkin kararında bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar:
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri:
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; hile ve tehdidi ve davalıların kötü niyetli olduklarını ispatladıkları halde verilen ret kararının usul, yasa ve içtihatlara aykırı olduğunu, davaya konu taşınmazlardaki sözde satış rakamları ile taşınmazların gerçek değerleri arasında 9 kattan fazla fark olduğunu, gerek Yerel Mahkemece gerekse Bölge Adliye Mahkemesince çok kısa aralıklarla satışların gerçekleşmiş olmasının hiç değerlendirme konusu yapılmadığını, Bölge Adliye Mahkemesinin, hukuki ihtilaf nedeni ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen bir soruşturma dosyasını kararına esas alarak taleplerini reddetmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bildirmiş oldukları tanıklardan ...'ın dinlenmediğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; hile ve tehdit hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk:
3.2.1. Bilindiği üzere, hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3.2.2. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 37. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 29.) maddesine göre, bir kimse, karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK'nın 38. (BK'nın 30.) maddesinde belirtildiği üzere korkutmadan (ikrahtan) söz edilebilmesi için, tehdidin sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması, yani sözleşmenin tehdidin yarattığı korku sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.
Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. (TBK'nın 39. m.) Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için, yerine getirilen edim istihkak davası (tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.
3.2.3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 241. maddesinde; “Mahkeme, gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edindiği takdirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının maliki olduğu 424 ada 2 parsel sayılı, 382 m2 arsa vasıflı taşınmazın 08/06/2018 tarihinde satış yolu ile davalı ...’a, onun tarafından 21/06/2018 tarihli satış işlemi ile davalı ...’a, davalı ... tarafından da 07/08/2018 tarihinde satış yolu ile birleşen dosya davalısı ...’a devredildiği, yine davacının adına kayıtlı çekişme konusu 455 ada 7 parsel sayılı, 265 m2 arsa vasıflı taşınmazın 08/06/2018 tarihli satış işlemi ile davalı ...’e, onun tarafından 18/06/2018 tarihinde satış yolu ile davalı ...’a, davalı ... tarafından ise 20/06/2018 tarihinde satış işlemi ile davalı ...’e temlik edildiği anlaşılmaktadır.
3.3.2. Davacının 24/04/2019 tarihli dilekçesinde tanık olarak ..., ... ... ve ... isimli şahısları bildirdiği, mahkemece tanıklardan İbrahim ve ...’ün dinlendiği, 08/07/2020 tarihli karar duruşmasında davacı vekilinin; “Önceki beyanlarımızı aynen tekrar ediyoruz, son tanığımız ...'ın tanık beyanlarındaki çelişki nedeniyle dinlenilmesini talep ediyoruz, ayrıca tedbir kararının devamını talep ediyoruz” şeklinde beyanda bulunduğu, ancak Mahkemece; “ Davacı vekilinin ...'ı dinletme yönündeki talebinin diğer tanıkların dinlenilmesinden yeterli kanaat elde edinilmiş olması nedeniyle reddine karar verilerek tefhimle açık yargılamaya devam olundu.” şeklinde ara karar kurulduğu kayden sabittir.
3.3.3. Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacı vekili tarafından bildirilen tanıklardan ...’ın dinlenilmesinden vazgeçilmediği gibi, bu tanığın diğer tanıklarla aynı beyanda bulunacağına yönelik herhangi bir bilgi ve belgenin de dosya kapsamında yer almadığı, bu durumda tanıklardan ... dinlenmeden hüküm kurulmuş olması sebebiyle hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği açıktır.
3.3.4. Hal böyle olunca, davacı tanıklarından ...’ın usulüne uygun şekilde dinlenmesi, toplanan ve toplanacak delillerin bir arada değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile, temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, alınan peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan alınmasına, 26/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.