Logo

1. Hukuk Dairesi2021/1366 E. 2022/719 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın vekaletname ile satış yetkisi verdiği kişinin vekalet görevini kötüye kullanarak miras paylarını devretmesi nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında, terekeye döndürme istemli davada mirasçıların tamamının davaya dahil edilmemesi ve harcın eksik hesaplanması uyuşmazlığına ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Terekeye döndürme istemli davada mirasçıların tamamının davaya dahil edilmesi ve taşınmazların tamamının değeri üzerinden harç hesaplanması gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin kararı düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat davası sonunda Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 14/07/2020 tarihli 2018/303 Esas 2020/336 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 26/01/2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat ... ... ve davacılar (mirasçı) ... v.d. vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalılar vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakan anneleri ... ...'ın 814 ve 815 no.lu parsellerdeki paylarının ölümünden iki gün önce kardeşleri ... tarafından vekaleten kendi eşi olan ...'ye ve ağabeyi ...'in eşi olan ...'e satış suretiyle temlik edildiğini, işlemin vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirildiğini ileri sürerek tapu iptali ve mirasçılar adlarına tescil, olmazsa tazminat istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı ..., kendisine husumet düşmediğini; diğer davalılar da, satışın gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlar; dahili davalı ... de, davaya muvafakat etmediğini bildirmiştir. Yargılama sırasında davalı ...’in ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 15/04/2015 tarihli ve 2013/254 E., - 2015/357 K. sayılı kararıyla; iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... ve ... temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 17/04/2018 tarihli ve 2015/9643 E., - 2018/9158 K sayılı kararıyla “Somut olayda, mirasbırakan ...'nin mirasçılarından ... ve ...'in davaya muvafakat vermedikleri açık olup; mirasçıların taraf sıfatı taşımadığı halde salt davada taraf gösterilmesi ya da davaya dahil edilmesi suretiyle Kanun'un aradığı anlamda taraf teşkilinin sağlandığının kabulü mümkün değildir. Hal böyle olunca, mirasbırakan ...'nin miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek esas hakkında hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Dairenin bozma ilamından sonra Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesinin 11/09/2019 tarihli, 2019/71 E., - 2019/1504 K. Sayılı kararıyla, mirasbırakan ... ...'ın terekesine ... temsilci olarak atanmış, tereke temsilcisi tarafından takip edilen davada Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/07/2020 tarihli ve 2018/303 E., – 2020/336 K. sayılı kararıyla; vekil olan davalı ... tarafından vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, diğer davalılar ... ve ...'nin bu durumu bilen ve bilebilecek konumda olup vekille çıkar ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri gerekçesiyle davanın kabulü ile, davacılar ... yönünden miras payları oranında tapu iptali ve tescile; mirasçılardan ... ve ... yönünden ise muvazaalı işlemin tarafı oldukları gerekçesiyle adlarına tescil hükmü kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş; 04/01/2021 tarihli ek karar ile, yargılama sırasında ölen davalı ...'in davaya dahil edilen mirasçılarının adlarının gerekçeli karar başlığına sehven yazılmadığı gerekçesiyle infazda tereddüt oluşmaması için karar başlığına davalı ... mirasçıları yazılmak suretiyle gerekçeli karar yeniden yazılmıştır.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

5.1. Davalılar vekili, mirasbırakana ait taşınmazlar tespit edilmeksizin eksik inceleme ile karar verildiğini, yargılama sırasında ölen davalı ...’in mirasçılarının davaya dahil edilmediğini, hükmün uygulanabilirliğinin bulunmadığını, hükümde mirasçılardan ... ve ...’e muvazaaya taraf oldukları gerekçesiyle pay verilmediğini, davacıların dava dilekçesini aşacak şekilde karar verildiğini, satışın gerçek olduğunu, bu hususun tanık beyanlarıyla sabit olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390. maddesinde) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.

Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Kararın (IV/2.) numaralı paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalıların işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

6.3.2. Davalıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Terekeye döndürme istekli dava açıldığına göre, terekesi elbirliği (iştirak) mülkiyetine tabi olan mirasbırakanın taşınmazlarının tamamının mirasçılarına intikal edeceği gözetilerek tüm mirasçılar adına miras payları oranında iptal tescile karar verilmesi gerekirken yalnız davacılar yönünden iptal tescil hükmü kurularak mirasçılardan ... ve ... yönünden muvazaalı işlemin tarafı oldukları gerekçesiyle hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş olması isabetsizdir.

Öte yandan, niteliği gereği davaya konu taşınmazların tamamının değeri üzerinden harç alınması gerekirken davacıların payı esas alınarak eksik harca hükmedilmiş olması da isabetsizdir.

Ne var ki, bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir.

6.3.3. Açıklanan nedenlerle; hükmün 1. bendinin hükümden çıkartılarak yerine 1. bent olarak "1-Tekirdağ ili, Çorlu ilçesi, Reşadiye Mahallesi 733 ada 814 parseldeki 9 no.lu bağımsız bölümde davalı ... adına olan 1/8 pay ile davalı ... adına olan 1/8 payın iptaliyle, mirasbırakan ... ...'a ait Ankara 63. Noterliğinin 22/02/2013 tarihli, 06073 yevmiye numaralı mirasçılık belgesi ile mirasçılarından davalı ...'a ait Çorlu 2. Noterliğinin 16/07/2013 tarihli, 10385 yevmiye numaralı mirasçılık belgesindeki payları oranında mirasçıları adına tesciline," cümlesinin yazılmasına, hükmün 2. bendinin hükümden çıkartılarak yerine 2. bent olarak "Tekirdağ ili, Çorlu ilçesi, Reşadiye Mahallesi 733 ada 815 parsel sayılı taşınmazda davalı ... adına olan 1/8 pay ile davalı ... adına olan 1/8 payın iptaliyle, mirasbırakan ... ...'a ait Ankara 63. Noterliğinin 22/02/2013 tarihli, 06073 yevmiye numaralı mirasçılık belgesi ile mirasçılarından davalı ...'a ait Çorlu 2. Noterliğinin 16/07/2013 tarihli, 10385 yevmiye numaralı mirasçılık belgesindeki payları oranında mirasçıları adına tesciline," cümlesinin yazılmasına, hükmün 3. ve 4. bentlerinin hükümden çıkartılarak yerlerine 3. bent olarak "Alınması gerekli 7.091,43 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 222,05 TL harç ile yargılama sırasında tamamlanan 841,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.027,63 TL karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına," cümlesinin yazılmasına, davalılar vekilinin değinilen yönlere ilişkin temyiz itirazının kabulüyle 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, davalılar vekili duruşmaya katılmadığından lehine duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 26/01/2022 tarihinde, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.