Logo

1. Hukuk Dairesi2021/1401 E. 2022/710 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekaletname ile devredilen taşınmazın teminat amaçlı devrine rağmen satılması nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açılması üzerine, alıcının iyi niyetli olup olmadığı hususunda uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin vekalet görevini kötüye kullanması ve alıcının bu durumu bilmesi veya bilmesi gerektiği, satış bedeli ile rayiç bedel arasında fahiş fark bulunması ve taşınmaz bedelinin ödendiğinin kanıtlanamaması hususları değerlendirilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil-tazminat davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ...’dan faiziyle geri ödemek üzere 15.000 TL borç aldığını, iyi niyet göstergesi olarak ise 841 ada 9 parsel sayılı taşınmazı için davalıya süreli olarak vekaletname verdiğini, davalı ...’in vekaletnamenin verilmesinden bir gün sonra taşınmazı davalı ... ...’a sattığını ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini, bu mümkün olmadığı takdirde taşınmazın rayiç bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

2.1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin emlak alım-satım işi ile uğraştığını, taşınmazı bedelini ödemek suretiyle ... ile anlaşarak aldığını, taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin kaldırılması için 40.456,95 TL ödediğini, bakiye bedelin ise ...’e elden ödendiğini, ...’in müvekkilini ibra ettiğine dair belgenin bulunduğunu, taşınmazın iyi niyetli olarak satın alındığını, davacının da müvekkilinin iyi niyetli olmadığı yönünde bir delilinin bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2.2. Davalı ... davaya süresinde cevap vermemiş, yargılama sırasında 24/10/2018 tarihli celsede özetle; davacının taşınmazı kendisine güvene dayalı olarak verdiğini, polis huzurunda verdiği ifadenin doğru olmadığını, davalı ...’dan 105.000 TL para aldığını, ...’a yapılan devrin teminat amaçlı olduğunu, devir sırasında durumu ...’a anlattığını, davacının borcunu ve ipotek bedelini ödemesi halinde taşınmazı iade etmeye hazır olduklarını beyan etmiş, 26/12/2018 tarihli dilekçesinde ise davalı ...’ın iddia olunan hususlarda bilgisinin bulunmadığını belirtmiş, 16/05/2019 tarihli dilekçesi ile davacıdan olan alacağından feragat ettiğini bildirmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Büyükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/12/2019 tarihli ve 2017/401 E., 2019/897 K. sayılı kararıyla; vekaletnamenin davalı ...’e teminat amacıyla verildiği, davalı ... ve davacı tanıklarının beyanlarından davalı ...’ın bu hususu bildiğinin anlaşıldığı, satış bedeli ile rayiç bedel arasında fahiş fark olduğu, taşınmaz bedelinin ödendiğinin kanıtlanamadığı, taşınmazda hala davacının oturmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin taşınmazı tapu kaydına güvenerek satın aldığını, davalı ... ile yapılan sözleşmedeki edimini eksiksiz ifa ettiğini, taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldırdığını, bu hususta ... tarafından verilen ibranamenin bulunduğunu, müvekkilinin satışın teminat amaçlı olarak yapıldığını bilmediğini, davacı tarafın verilen süre içerisinde borcunu ödemediğini belirterek kararın kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 31/12/2020 tarihli ve 2020/782 E., 2020/1557 K. sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamına göre yerel mahkeme kararının isabetli olduğu ancak davalı ...’ın davalı sıfatının olmadığı gerekçesiyle, davalı ...’ın istinaf başvurusunun kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davalı ... yönünden açılan davanın kabulüne, davalı ... hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı ...’in davada davalı sıfatının bulunmadığı dikkate alınarak beyanına tanık sıfatıyla başvurulması gerektiğini, ...’in yargılama aşamasındaki beyanlarına dayanılarak karar verilemeyeceğini, ayrıca ...'in sunduğu dilekçede ...'ın iddia olunan hususlarda bilgisinin olmadığını belirttiği, taşınmazın bedeli ödenerek satın alındığını ve buna ilişkin ibranamenin bulunduğunu, davacı ve diğer davalı ...’in aralarındaki anlaşmaya ilişkin olarak herhangi bir sözleşmenin sunulmadığını, müvekkilinin bankaya ödediği ipotek bedelinin dikkate alınmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, bu mümkün olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere, Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil,

işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

3.2.2.Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

3.2.3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3.2.4. TMK 6. maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür", HMK'nın 190/1. maddesinde; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir " düzenlemeleri yer almaktadır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı olan ve kararın (V/3.2) bendinde açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3) paragrafta yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 10.246,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...’dan alınmasına, 26/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.