"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesine ait hükmün kaldırılmasına, ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, aldatma (hile) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, ... ada ... parsel, ... ada ... parsel, ... ada ... parsel ve ... ada ... parsel sayılı taşınmazlarını yaşlılığından ve tecrübesizliğinden yararlanılarak, kendisi öldükten sonra mirasçıları arasında sorun çıkmaması telkini ile davalı torununa devretmek zorunda kaldığını, davalı torununun gerek devir öncesinde gerekse devir aşamasında manevi baskı kurarak iradesini sakatladığını, devrin bu nedenle yapıldığını ileri sürerek, davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazların davacının rızası dahilinde yapıldığını, davacının iradesinin sakatlanmasının söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, hile iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-2 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesine ait hükmün kaldırılmasına, ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu ... ada ... parsel, ... ada ... parsel, ... ada ... parsel ve ... ada ... parsel sayılı taşınmazlar davacı ... adına kayıtlı iken 18.10.2017 tarihli satış işlemi ile davalı torunu ...’ye temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olayda, dinlenen tanık beyanlarından ve tüm dosya içeriğinden, davacının çocukları tarafından yapılan baskı ile iradesinin fesada uğratıldığı, bunun üzerine dava konusu taşınmazları davalı torununa devrettiği, irade fesadının davalının eylemleri ile gerçekleşmesinin gerekmediği, davacının iradesinin aldatma suretiyle fesada uğratıldığı, bu suretle hile iddiasının kanıtladığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine, 21/10/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.