Logo

1. Hukuk Dairesi2021/1755 E. 2022/735 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının ortağı olduğu limited şirketin tek malvarlığı olan taşınmazın, şirket müdürü tarafından davalı şirkete satışı işleminin geçersiz olduğu iddiası.

Gerekçe ve Sonuç: Limited şirket müdürünün taşınmaz satışı konusunda yetkili olsa dahi, satılan taşınmaz şirketin tek malvarlığı ise ve şirketin varlığını sürdürebilmesi için hayati öneme sahipse, bu satış için ortaklar kurulu kararı gerektiği gözetilerek, mahkemenin bu hususları araştırmadan verdiği karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 14/12/2020 tarihli 2019/1394 Esas 2020/949 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 27/01/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, dava dışı ... ile birlikte ... San. Tic. Ltd. Şti’nin ortağı olduklarını, şirkete ait dava konusu 201 ada 1 ve 202 ada 1 parsel sayılı taşınmazların şirket müdürü ... tarafından muvazaalı olarak satış suretiyle davalı şirkete devredildiğini, satış konusunda alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığını, yönetim kurulu kararı ile satış yapılamayacağını, satış işlemlerinin geçersiz olup, davalı adına yapılan tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile ortağı olduğu ... Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, davacının davada taraf ehliyeti bulunmadığını, devri şirketin yetkili ortağının yaptığını, satış konusunda genel kurul kararı bulunduğunu, 28.01.2013 tarihli 3 no.lu genel kurul kararı ile ...’a taşınmazların satışı için yetki verildiğini, yetkinin ticaret sicil gazetesinde yayınlandığını, şirketin iştigal konuları arasında taşınmaz alım-satımının da bulunduğunu, satış bedelinin ödendiğini ve fatura düzenlendiğini, yolsuz tescilin söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davacının ortağı olduğu şirketin limited şirket olup, şirketin amaç ve faaliyet konuları arasında taşınmaz satışının bulunduğu, şirket ortağına genel kurul kararı ile taşınmaz satış ve devir yetkisi verildiği ve şirket müdürünün bu yetkisinin tescil ve ilân edildiği, işlem sırasında yetkiye ilişkin belgelerin Tapu Müdürlüğüne sunulduğu, şirket müdürünün dava konusu satışı yapma konusunda yetkisi bulunduğu, söz konusu işlemin yetkisizlik nedeniyle geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği, 28.01.2013 tarihli genel kurulda her iki şirket ortağının şirket müdürünü sınırsız olarak taşınmaz satış yetkisi verilmesini kabul ettikleri, davalı yanca satın alma işleminden sonra dava konusu taşınmazlardan 201 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerine üretim için yeni bir yapı yapılıp, taşınmazların davalı şirket tarafından kullanıldığı, satışın muvazaalı olmayıp gerçek olduğu, satış bedellerinin şirket hesabına giriş yapılmaksızın şirket müdürünce doğrudan alacaklarına mahsup edilmişse de, bu durumun satış işlemlerinin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı, işlemlerin geçerli olup iptalini gerektirir bir durum bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

... Sanayii Tic. Ltd. Şti’nin 28.01.2013 tarihi itibariyle % 50 ortağının davacı ..., % 50 ortağının ... olduğunu, bu tarihten itibaren temsil yetkisinin ...’a devredildiğini, daha sonra ortaklar arasında husumet doğduğunu, davacı tarafça şirkete kayyım atanması ve mal varlığının devrinin önlenmesi için Söke 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/670 E.sayılı dosyası ile dava açılmasına rağmen organ seçimi yapılamadığını ve şirketin mal varlığının devrinin önlenmesi yönünde tedbir konulamadığından hukuken görevi sona ermiş Müdür ... tarafından şirketin tüm mal varlığı olan (su dolum tesisinin kurulu bulunduğu iki taşınmaz ve tüm makinelerin) eşinin akrabalarına kurdurulmuş olan davalı şirkete 14.12.2016 tarihinde devredildiğini, Söke 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/670 E. sayılı dosyası ile görülen kayyım tayini davasında ...’ın müdürlük görevini kötüye kullandığının tespit edilerek, müdürlük görevine son verildiğini, ...’ın şirketin faaliyetinin devamı için gerekli tüm mallarını davalıya satarak, satış bedellerini şirket hesaplarına giriş yapmayıp, şirketten olan alacaklarına mahsup ettiğini, 28.01.2013 tarihinden sonra hiç genel kurul toplantısı yapılmadığını, bu tarihteki müdür seçimine ilişkin kararda “şirket adına taşınmaz alıp satmaya “ilişkin verilen yetkinin genel bir yetki olup, şirketin ana faaliyetlerini sürdürdüğü taşınmazların satışını kapsamadığını, satılan taşınmazların üzerinde su dolum tesisi olan, şirketin faaliyetini yürütmesi için gerekli en önemli mal varlıkları olup, bunların satışı için genel kurul tarafından verilen özel yetkiye ihtiyaç olduğu, bu özel yetki olmadan yapılan devir sonucu davalı adına oluşan tescilin yolsuz olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesince, davacı ... ile dava dışı ...’ın dava dışı ... Sanayii ve Ticaret Limited Şirketinin ortağı oldukları, dava dışı Ayşe’nin iki ortakla yapılan toplantı sonucu verilen yetkiye dayanarak şirket adına kayıtlı iki taşınmazı davalı şirkete satış yoluyla devrettiği, davalı şirket tarafından satış bedelinin çek düzenlenerek ve çek bedelleri de tahsil edilerek ödendiği, şirket müdürünün satış bedelini alacağına mahsup etmesinin satış işlemlerinin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

... Sanayii Tic.Ltd.Şti’nin 28.01.2013 tarihi itibariyle % 50 ortağının davacı ..., % 50 ortağının ... olduğunu, bu tarihten itibaren temsil yetkisinin ...’a devredildiğini, daha sonra ortaklar arasında husumet doğduğunu, davacı tarafça şirkete kayyım atanması ve mal varlığının devrinin önlenmesi için Söke 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/670 E.sayılı dosyası ile dava açılmasına rağmen organ seçimi yapılamadığını ve şirketin mal varlığının devrinin önlenmesi yönünde tedbir konulamadığından hukuken görevi sona ermiş Müdür ... tarafından şirketin tüm mal varlığı olan ( su dolum tesisinin kurulu bulunduğu iki taşınmaz ve tüm makinelerin) eşinin akrabalarına kurdurulmuş olan davalı şirkete 14.12.2016 tarihinde devredildiğini, Söke 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/670 E. sayılı dosyası ile görülen kayyım tayini davasında ...’ın müdürlük görevini kötüye kullandığının tespit edilerek, müdürlük görevine son verildiğini, ...’ın şirketin faaliyetinin devamı için gerekli tüm mallarını davalıya satarak, satış bedellerini şirket hesaplarına giriş yapmayıp, şirketten olan alacaklarına mahsup ettiğini, 28.01.2013 tarihinden sonra hiç genel kurul toplantısı yapılmadığını, bu tarihteki müdür seçimine ilişkin kararda “şirket adına taşınmaz alıp satmaya “ilişkin verilen yetkinin genel bir yetki olup,şirketin ana faaliyetlerini sürdürdüğü taşınmazların satışını kapsamadığını, satılan taşınmazların üzerinde su dolum tesisi olan, şirketin faaliyetini yürütmesi için gerekli en önemli mal varlıkları olup, bunların satışı için genel kurul tarafından verilen özel yetkiye ihtiyaç olduğu, bu özel yetki olmadan yapılan devir sonucu davalı adına oluşan tescilin yolsuz olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının da ortağı olduğu dava dışı limited şirkete ait tek malvarlığı olan taşınmazın davalıya muvazaalı olarak satıldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve dava dışı şirket adına tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”

Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.

3.2.2. TMK’nın 1023. maddesinde; “ Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/1. maddesinde; “ Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” 1024/3. maddesinde; “Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

3.2.3.Limited şirket müdürlerinin temsil yetkisinin kapsamı, somut olaya uygulanması gereken mülga 6762 sayılı TTK'nın 542. maddesi yollaması ile aynı Yasa'nın 321. maddesinde belirlenmiştir. Bu maddede, temsile yetkili olanların şirketin maksat ve konusuna dahil olan her nevi işleri ve hukuki muameleleri şirket adına yapmak ve şirket unvanını kullanmak hakkını haiz oldukları belirtilmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, dava dışı ... Sanayii ve Ticaret Limited Şirketinin maliki olduğu 201 ada 1 parsel ve 202 ada 1 parsel sayılı taşınmazların 08.11.2016 tarihli ve 2016/1544 sayılı yetki belgesi ile şirketi münferiden temsile yetkili Müdür ... tarafından 14.12.2016 tarihli 14604 yevmiye nolu akitle davalı ... Sanayii ve Ticaret A.Ş.’ye satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.

3.3.2. Açıklanan yasa hükümlerine ve şirket anasözleşmesine göre, kural olarak şirketi temsile yetkili müdürün şirkete ait bir malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunabileceğinin kabulü gerekir. Ancak bu malvarlığının, şirketin sahip olduğu tek malvarlığı olduğunun ve şirketin varlığını sürdürebilmesi için hayati önemi haiz bulunduğunun belirlenmesi halinde bu kez, anılan devir yönündeki taahhüdün geçerli olabilmesi için ortaklar kurulundan karar alınması gerekmektedir. Ancak Mahkemece bu çerçevede bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Zira, dava dışı ... Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi adına başka bir malvarlığı bulunup bulunmadığı araştırılmadığı gibi dava konusu taşınmazların, şirketin varlığını sürdürmesi için hayati önemi haiz olup olmadığı yönünde de denetime elverişli bir inceleme yapılmamıştır.

3.3.3. Hâl böyle olunca, davacının da ortağı olduğu dava dışı ... Sanayii ve Ticaret Limited şirketinin tüm malvarlığının araştırılması ve gerekirse bir bilirkişi heyeti oluşturularak şirket kayıtları üzerinde de inceleme yaptırılması suretiyle dava konusu taşınmazların, davacının ortağı olduğu dava dışı şirketin sahip olduğu tek malvarlığı olup olmadığının ve şirketin varlığını sürdürebilmesi için hayati önemi haiz bulunup bulunmadığının denetime açık olacak bir biçimde tespit ettirilmesi ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi doğru değildir.

VI. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin değinilen yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 Sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Söke 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.