"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 18/03/2021 tarihli 2021/294 Esas ve 2021/302 Karar sayılı ilamı yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 27/01/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ...... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ...... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, mirasbırakan babası ...'nun 13 parsel sayılı taşınmazdaki 12 ve 20 numaralı bağımsız bölümlerini, birlikte yaşadığı ... ...’nın kızı olan davalıya mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak temlik ettiğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde, annesinin mirasbırakan ile birlikte yaşadığını, çocuklarının mirasbırakanla ilgilenmediklerini, mirasbırakanın bütün ihtiyaç ve bakımının kendisi ve annesi tarafından karşılandığını, dava konusu taşınmazların peşinatının annesi tarafından ödendiğini, mirasbırakanın bu peşinatı geri ödeyemeyince taşınmazı devrettiğini, mirasbırakanın çektiği kredileri de ödeyemediğini, kredi ödemelerinin de annesi ve kendisi tarafından yapıldığını, mirasbırakanın ekonomik durumunun kötü olduğunu, temlikin mal kaçırma amacıyla yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince 28/12/2017 tarihli, 2016/50 Esas ve 2017/571 Karar sayılı ilamı ile mirasbırakanın iradesinin mal kaçırma olmadığı, taşınmaz bedelinin mirasbırakan
tarafından ödenmediği ve muvazaa şartları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı tarafından esasa ilişkin olarak istinafı üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 06.07.2018 tarihli, 2018/460 Esas ve 2018/1140 sayılı kararı ile “... Mahkemece yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde hükme yeterli bir inceleme ve araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur... Öncelikle taşınmazların murise temlikine ilişkin 02.04.2010 tarihli ve 5246 yevmiye no.lu, 02.04.2010 tarihli ve 5247 yevmiye no.lu resmi akit örneklerinin getirtilmesi, davalı vekilinin taşınmazların satış bedelinin 70.000 TL tutarındaki peşinatının davalının annesi tarafından ödendiği savunmasında bulunduğu, taşınmazların muristen önceki maliki ... tanık olarak alınan ifadesinde, evin 215.000 TL bedelle satıldığını, ... Bankasından kredi çekildiğini, satış bedelinin kredi ile karşılanamayan bölümünün davalının annesi tarafından karşılandığını beyan ettiği anlaşılmakla, adı geçenin tekrar tanık sıfatı ile celbedilerek, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda ayrıntılı dinlenmesi, kredinin ne şekilde çekildiği, muris nam ve hesabına mı, yoksa muris namına, ancak davalı ve annesi hesabına mı çekildiği, satış bedelinin kredi ile karşılanamayan bölümünün ne kadar olduğu, davalının annesinin ne kadar ödeme yaptığı hususlarında ayrıntılı dinlenmesi... davalı vekili taşınmazların satış bedelinin peşinatının davalının annesi tarafından ödendiğini, bu amaçla davalının annesinin taşınmazın satın alınma tarihinden bir hafta önce 22.03.2010 tarihinde ... şubesinden 70.000 TL tutarında kredi kullandığını, kalan meblağ için muris adına kredi çekildiğini, kredi borçlarının da davalı ve annesi tarafından ödendiğini ileri sürmekle, gerektiğinde dava konusu ile sınırlı olmak üzere banka kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yetkisi de tanınmak sureti ile dosyanın bankacı bir bilirkişiye tevdii edilerek, davalının annesinin 22.03.2010 tarihinde ... şubesinden 70.000 TL tutarında kredi kullanıp kullanmadığı, ayrıca murisin ... Bankası şubesinden kredi çekip çekmediği, çekmiş ise hangi tarihte ne miktarda kredi çektiği, kredi borçlarının hangi tarihlerde kimler tarafından ödendiği, kredi borçlarının davalı ve annesi tarafından ödendiği savunmasının doğru olup olmadığı hususlarında ayrıntılı rapor alınması, öte yandan kredi borçlarını ödeyecek mali durumlarının olup olmadığının araştırılması, Türkiye'ye para getirip getirilmediği hususunun, dijital ortamda değil fiziki olarak tutulan kayıtlar üzerinden yeniden araştırılmak üzere Gümrük Müdürlüğünden sorulması gerektiği” belirtilerek kararın kaldırılması ile dosyanın karar veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiş, Mahkemece belirtilen araştırmalar yapıldıktan sonra mirasbırakanın iradesinin mal kaçırma olmadığı, taşınmaz bedelinin mirasbırakan tarafından ödenmediği ve muvazaa şartları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı istinaf dilekçesinde özetle, taleplerinin pay oranında olmasına rağmen harcın taşınmazın tamamı üzerinden tamamlattırıldığını ve taşınmazın tamamının üzerinden vekalet ücretine hükmedildiğini, temlikin mal kaçırma amacıyla yapıldığını, davalının ekonomik gücünün taşınmazın kredilerini ödeyecek durumda olmadığının sabit olduğunu, dava konusu taşınmazın satın alındığı kişinin mahkemeye farklı zamanda farklı beyanlarda bulunduğunu, murisin davalının annesi yüzünden eşinden boşandığını ve çocukları ile ilgilenmediğini, murisin davalıya ve annesine baktığını, bedelin çok düşük olduğunu, davalının savunmasını yazılı delille kanıtlaması gerektiğini, davalı tanıklarının duyuma dayalı beyanda bulunduklarını, murisin ekonomik durumunun iyi olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını ve davanın kabul edilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince 18/03/2021 tarihli 2021/294
Esas ve 2021/302 Karar sayılı kararıyla; taşınmazların satış bedelinin davalı ve annesi tarafından ödendiği, murisin mal kaçırma kastıyla hareket etmediği, ayrıca taşınmazların toplam değerleri (476.272,02 TL) üzerinden eksik harcın tamamlandığı, Mahkemece 28.12.2017 tarihli ilk kararda davanın reddine karar verildiği ve taşınmazların toplam değerleri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedildiği, davacının ilk istinaf dilekçesinde bu yöne ilişkin bir itirazda bulunmadığı, bu nedenle vekalet ücretinin taşınmazların toplam değerleri üzerinden hesap edilmesi gerekliliği yönünde davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu saptanarak yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle, Bölge Adliyesi Mahkemesi tarafından yapılan incelemenin eksik ve usule aykırı olarak yapıldığını, taleplerinin pay oranında olmasına rağmen harcın taşınmazın tamamı üzerinden tamamlattırıldığını ve taşınmazın tamamının üzerinden vekalet ücretine hükmedildiğini, bu hususu istinaf dilekçesinde de belirtmesine rağmen dikkate alınmadığını, temlikin bedelsiz olduğunu, murisin mal satmaya ihtiyacı olmadığını, bağış niteliğinden olan temlikin geçersiz olduğunu, mahkemenin davanın reddine karar verdiğini, istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliyesi Mahkemesince dava dilekçesindeki iddialar incelenmeden dosyanın karara çıkartıldığı belirtilerek kararın kaldırıldığını, yeniden yapılan yargılamada davalı ve annesinin kredi borcu ödeyecek durumda olmadığını, yurt dışından para getirmediklerinin, SGK kayıtları ile belli olduğunu, asgari ücretle çalışan davalının başka bir geliri olmadığı bu nedenle olmayan gelirle kredi borcunun ödenmesinin mümkün olmadığını, taşınmazı murise satan kişinin tanık olarak dinlenen ifadelerinin farklı tarihlerde farklı olduğunu, davalının ve annesinin maddi imkanı varsa taşınmazı kendi adlarına almayı neden seçmediklerini, davalının taşınmazı alma gücü olmadığını iddia ettiği murise bankanın nasıl kredi verdiğini, annesi ile murisin boşanmasının sebebinin de davalının annesi ile murisin ilişkisi nedeniyle olduğunu, murisin kızları ile ilişkisinin çok az olduğunu, davalının bakmakla yükümlü iki çocuğu olduğunu hem onlara bakacak hem de ev alacak kazancı olmadığını, dekontlardaki paraların davalı tarafından değil davalının annesi tarafından yatırıldığını, toplu ödemenin de aynı şekilde olduğunu, bu ödemelerin de murisin hastanede yattığı zamana denk geldiğini, davalının 73.000,00 TL ödediği var sayılsa bile büyük kısmın muris tarafından ödendiğini, davalının inançlı işlem veya namı müstear savunmasının yazılı delil veya delil başlangıcı ile ispatlanması gerektiğini, davalı tanıklarının beyanlarının duyuma dayalı olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını, gerekçede murisin ölümünden önce ticaretle uğraştığı, ancak vergi borçları dahil olmak üzere birçok kuruma borcunun olduğu hatta emekli prim ödemelerinde bile zorluk yaşadığının belirtildiğini, oysa murisin krediyi kendisinin çektiğini ve murisin ölümünden itibaren maaşını kendisinin aldığını, son olarak sayın mahkeme gerekçesinde murisin ikinci evliliği yaptığı belirtilmiş ise de murisin ikinci kez evlenmediğini, mahkemenin ilk evliliğinden olan çocuklarının murise tavır aldıklarını ve onunla görüşmediklerini bu hal ile muris ve davacı arasındaki beşeri ilişkinin de baba kız ilişkisi boyutunda olmadığı şeklinde tespit yapıldığını, bu tespitin de murisin mal kaçırma ihtimalini kuvvetlendirdiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Muris muvazaasında 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706 ncı, Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
3.2.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6 ncı maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası ise “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” hükmünü düzenlemiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yukarıda (V.3.2) numaralı paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre (IV.3.) numaralı paragrafta belirtilen şekilde kararın verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 27/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.