Logo

1. Hukuk Dairesi2021/1795 E. 2022/732 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın bazı taşınmazlarını davalıya devretmesinin muris muvazaası olup olmadığına ilişkin tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazların devrinde gösterilen bedel ile gerçek değer arasında fahiş fark bulunması, mirasbırakanın ekonomik ve sağlık durumu itibariyle mal satmaya ihtiyacı olmaması ve taşınmazların davalı tarafından kullanılmaması gibi hususlar, temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığına delalet ettiğinden, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince verilen 05/02/2021 tarihli ve 2018/2155 Esas - 2021/238 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalı ... vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 27.01.2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler. Davetiye tebliğine rağmen davalı ... vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü;

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan annesi ...’un maliki olduğu 53 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu, 3 parsel sayılı taşınmazdaki 9 ve 10 nolu bağımsız bölümler ile 4013, 172 ada 6, 173 ada 2, 4 ve 6, 174 ada 1, 144 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar ile 1460 parsel sayılı taşınmazını davalı ...’ya, ...’ın da mirasbırakanın damadı olan davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, işlemlerin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., sadece dava konusu 53 parseldeki 2 nolu bağımsız bölüm, 3 parseldeki 9 ve 10 nolu bağımsız bölümler ile 172 ada 6, 173 ada 2 ve 4 ,174 ada 1 parsel sayılı taşınmazları mirasbırakandan bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, muvazaalı devirler olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Davalı ..., davaya konu taşınmazları diğer davalı ...’dan bedeli karşılığında satın aldığını, dava konusu 4013,144 ada 1 ve 146 parsel sayılı taşınmazların adına kayıtlı olmadığını, temliklerin muvazaalı olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, temliklerin muvazaalı olduğu, 144 ada 1 parsel sayılı taşınmazın murise ait olmadığı, 174 ada 6 parsel sayılı taşınmazın tapuda sicil kaydının bulunmadığı, 1460 (yeni 309 ada 28 parsel) sayılı taşınmazın halen muris adına kayıtlı olduğu, 4013 parsel sayılı taşınmazın ise dava dışı ... ... adına kayıtlı olduğu gerekçesiyle, 53 parsel 2 nolu, 3 parsel 9 ve 10 nolu bağımsız bölümler ile 172 ada 6, 173 ada 2, 173 ada 4 ve 174 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne, diğer taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Mirasbırakanın hayır işi yapmak amacıyla taşınmazları satılığa çıkardığını, daha iyi alıcı bulamadığı için ...’a sattığını, davalı ...’in 2011 yılında taşınmazları bedeli karşılığı ...’dan satın aldığını, satış bedellerinin bir kısmını nakit olarak ...’a ödediğini, kalan satış bedelleri için ise ... lehine bono düzenlendiğini, ...’in gelir durumunun iyi olup, satış bedellerini ödeme gücü bulunduğunu, taşınmazların satış bedellerinin Belediye rayiçlerine uygun olduğunu, kaldı ki taşınmazların düşük bedelle satılmasının tek başına muvazaanın kanıtı olamayacağını, ...’ın taşınmazları yatırım amacıyla satın aldığını, daha sonra da ekonomik nedenlerle satılığa çıkarması nedeniyle, davalının eşi ...’in ısrarları ile taşınmazları satın aldığını, mirasbırakanın satış bedelleri ile bir çok kurum ve kuruluşa maddi yardımda bulunduğunu, ayrıca mirasbırakanın tüm çocuklarına nakit para yardımı, araba alma gibi yardımlarda bulunduğunu, mirasbırakanın sadece 7 adet taşınmazını ...’a sattığını, mirasbırakanın temlik dışı bir çok taşınmazının bulunduğunu, temliklerdeki amacın mal kaçırma olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 05/02/2021 tarihli ve 2018/2155 Esas - 2021/238 Karar sayılı kararıyla; taşınmazların mirasbırakan tarafından ara malik ...’ya, ... tarafından da mirasbırakanın damadı olan davalı ...’e devredildiği, akitlerde gösterilen değerler ile temlik tarihlerindeki gerçek değerler arasında fahiş fark bulunduğu, taşınmazların ... tarafından kullanılmadığı, mirasbırakanın ekonomik ve sağlık açısından mal satmaya ihtiyacının bulunmadığı, temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı gerekçesiyle, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Mirasbırakanın hayır işi yapmak amacıyla taşınmazları satılığa çıkardığını, daha iyi alıcı bulamadığı için ...’a sattığını, davalı ...’in 2011 yılında taşınmazları bedeli karşılığı ...’dan satın aldığını, satış bedellerinin bir kısmını nakit olarak ...’a ödediğini, kalan satış bedelleri için ise ... lehine bono düzenlendiğini, ...’in gelir durumunun iyi olup, satış bedellerini ödeme gücü bulunduğunu, taşınmazların satış bedellerinin Belediye rayiçlerine uygun olduğunu, kaldı ki taşınmazların düşük bedelle satılmasının tek başına muvazaanın kanıtı olamayacağını, ...’ın taşınmazları yatırım amacıyla satın aldığını, daha sonra da ekonomik nedenlerle satılığa çıkarması nedeniyle, davalının eşi ...’in ısrarları ile taşınmazları satın aldığını, mirasbırakanın satış bedelleri ile bir çok kurum ve kuruluşa maddi yardımda bulunduğunu, ayrıca mirasbırakanın tüm çocuklarına nakit para yardımı, araba alma gibi yardımlarda bulunduğunu, mirasbırakanın sadece 7 adet taşınmazını ...’a sattığını, mirasbırakanın temlik dışı bir çok taşınmazının bulunduğunu, temliklerdeki amacın mal kaçırma olmadığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

3.2.2. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

3.2.3. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (V.3.2.) numaralı paragrafında belirtilen yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalı ...’tan alınmasına, aşağıda yazılı 13.787,95 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...’tan alınmasına, 27/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.