Logo

1. Hukuk Dairesi2021/2030 E. 2022/1234 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, torunlarına hile yoluyla devrettiği taşınmazın tapu kaydının iptali ve adına tesciline karar verilmesi istemiyle açılan tapu iptali ve tescil davasında, davacının hile iddiasını ispat edip etmediği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, taşınmazı torunlarına devrederken hileye maruz kaldığını ispatlayacak yeterli delil sunamadığı, tanık beyanlarının hile olgusunu ispat için yeterli olmadığı ve "muvafakatname tutanağı" ile tanık beyanları arasında çelişki bulunduğu değerlendirilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Yerel Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davalılar vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16/02/2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat .. ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, davalıların annesi olan ... ile oğlunun boşanmasına çok üzüldüğünü, ...in “anne sen üzülme ben ve torunların yanında kalacağız, seni bırakmayacağız, sana biz bakacağız." diyerek kendisini kandırdığını, oğluna da çok kızgın olduğu için 5 parsel sayılı taşınmazdaki 7 numaralı meskeni torunları olan davalılar...ve ...’ye temlik ettiğini, sonrasında...’in çocuklarını alıp gittiğini ve kendisine torunlarını göstermediğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, çocukları ile birlikte davacının evinde kaldığı yönündeki beyanlarının doğru olmadığını, kendisinin ve çocuklarının davacının iddia ettiği gibi hiçbir zaman İzmir'de davacı ile birlikte oturmadıklarını, davacının kendi muvazaasına dayanamayacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 08/06/2016 tarihli ve 2015/265 Esas - 2016/249 Karar sayılı kararıyla, davacının iddiasını yazılı delil ile ispat edemediği, yemin deliline de dayanmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 11/11/2019 tarihli ve 2016/13609 Esas - 2019/5774 Karar sayılı kararı ile, “...Somut olayda iddianın içeriğinden ve ileriye sürülüş biçiminden davada hile hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır....Ne varki; mahkemece hile iddiası bakımından hüküm kurmaya yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Hâl böyle olunca; taraflarca bildirilen toplanan ve toplanacak delillerle birlikte yukarıdaki ilkeler çervesinde işin esasının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 26/02/2021 tarihli ve 2020/173 Esas - 2021/95 Karar sayılı kararıyla; dosyada dinlenen davacı tanık anlatımlarından torun küçük ...'ın babaanne olan davacıya bırakıldığı, daha sonra dava dışı gelini tarafından Antalya'dan gelinerek çocuğun geri alındığı, dosyadaki kira sözleşmesinden de Antalya'da yaşadığının anlaşıldığı, böylelikle bakma vaadine uyulmadığı, davacı ...'nin oğlu Ufuk'un 2. evlilik yapması nedeniyle taşınmazın 2. eşi ve 2. eşinin çocuklarına gitmemesi ve eski gelini tarafından bakılacağı vaadine kanılarak torunlarının üzerine çıplak mülkiyet devri yapıldığı, herhangi bir bedel alınmadığı, davanın da söz konusu bakma işleminin yapılamayacağının anlaşıldığı tarihten itibaren 1 yıllık yasal süresi içerisinde açıldığı, böylelikle davacının hile nedeniyle açmış olduğu tapu iptal tescil davasında haklı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

5.1. Davalılar vekili, davacı ...’nin , boşanma sonrası torunları ile görüşmesinin sağlanacağı inancı ile gayrimenkulünün çıplak mülkiyetini torunları üzerine devrettiğini, bu sebeple çocukların velayetinin verildiği davalı gelini ile dava dilekçesi ekinde sundukları "muvafakatname tutanağı" isimli belgeyi imzaladıklarını, davacı ...’nin, yargılamanın hiçbir aşamasında bu tutanağın gerçek olmadığını iddia etmediğini, bu muvafakatname ile davacı ...’nin, boşanma sonrası torunları ile görüşebileceği, babaanne olarak özlemini giderebileceğine inandığını, davalı müvekkili...’in muvafakatname gereğini her zaman yerine getirdiğini, davacı ... ile torunlarının görüşmesini sağladığını, davalı müvekkili ve çocuklarının , hiçbir zaman davacı ...'ye, "bakma vaadinde" bulunmadıklarını, davalının Antalya’da ikamet ettiğini, davacının "bakma vaadi" sebebi ile torunları üzerine gayrimenkul devrini yaptığı hususunu ispat edemediğini, muvafakat tutanağı ile çelişkili tanık anlatımları delil gücü yönünden karşılaştırıldığında, imzalanmış tutanağa ve hayatın olağan akışına uygun anlatımlara itibar edilmesi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Bilindiği üzere, Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

TMK'nın 6. maddesi gereğince, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

HMK'nın 190. maddesi gereğince, 1) "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, davacı ...’ın maliki olduğu 9831 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki mesken vasıflı 7 no.lu bağımsız bölümünü (intifa hakkını üzerinde bırakmak suretiyle çıplak mülkiyetini) 03/03/2014 tarihli satış işlemi ile davalı torunları ... ve ...’e temlik ettiği, satış işleminde davalılar adlarına velayeten anneleri ...’in hareket ettiği, davacının, çekişme konusu taşınmazı dava dışı oğlu Ufuk ile davalıların anneleri...’in boşanmaları sonucu, velayetleri annelerine verilen torunları ile annelerinin kendisine bakacakları ve yanında olacakları vaadiyle ve torunlarını görebilmek amacıyla, kandırılması neticesinde temlik ettiğini ileri sürerek, eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.

6.3.2. Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin bir arada değerlendirilmesi neticesinde, davacının dava konusu taşınmazının kuru mülkiyetini davalı torunlarına iradesi ile temlik ettiği, dinlenen davacı tanıklarının beyanlarının hile olgusunu ispatı için yeterli olmadığı, temlik sırasında iradenin fesada uğratılmadığı, dosyaya ibraz edilen “muvakafatname tutanağıdır” başlıklı belge ile davacı tanıklarının beyanlarının çeliştiği, davacının iddiasını ispat edemediği sabittir.

6.3.3. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.