Logo

1. Hukuk Dairesi2021/2135 E. 2022/950 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile dahili davalı arasında yapılan taşınmaz devrinin inançlı işlem olup olmadığı ve davalının bu durumu bilip bilmediği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Dahili davalının inançlı işlemin varlığını kabul eden imzalı beyanı ve davalının davacı ile dahili davalının boşandığı eşinin kardeşi olması nedeniyle durumu bilmesi gereken konumda olması gözetilerek yerel mahkemenin tapu iptali ve tesciline ilişkin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda Pazar (Rize) 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 20/11/2020 tarihli ve 2018/50 Esas 2020/707 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalılar vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 10/02/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat...... geldi. Davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, maliki olduğu 19 ada 52 parsel sayılı taşınmazdaki 165 numaralı bağımsız bölümü o dönem eşi olan Tülay’ın kardeşi ...’ye kullandırttığı kredinin teminatı olarak devrettiğini, ...’nin ise anılan taşınmazı muvazaalı olarak davalı kardeşi Levent’e temlik ettiğini, ...’ye yaptığı devir işleminin inançlı olduğunu ileri sürerek, dava konusu 165 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescilini, taşınmazın devri halinde belirlenecek bedelin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, 02/04/2014 tarihli dilekçesi ile de dava dışı ...’nin davalı olarak davaya dahil edilmesini istemiş, yargılama aşamasında ölümü ile mirasçıları davaya devam etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., inançlı işlem iddiasının yazılı delil ile ispatlanması gerektiğini, dosyaya sunulan konuşma kayıtlarının hukuka aykırı yöntem ile ele geçirildiğini ve özel hayatın gizliliğini ihlal ettiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.

Dahili davalı ..., davaya dahil edilmesinin usule aykırı olduğunu, kendisine yöneltilen bir talep olmadığından aleyhine bir hüküm kurulamayacağını, kaldı ki iddiaların da asılsız olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, inançlı işlemin varlığının kanıtlandığı ve davalı ...’in de durumu bilmesine rağmen taşınmazı devir aldığı gerekçesiyle çekişmeli bağımsız bölümün tapu kaydının iptaline ve davacı adına tesciline, depo ettirilen 12.545,00 TL’nin davalı ...’ye ödenmesine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 07/11/2017 tarihli ve 2014/21249 E., 2017/6208 K. sayılı kararıyla; “Somut olayda, davacı tarafından dosyaya yazılı bir delil sunulmamış ise de, Pazar Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/350 Esas sayılı dosyasının hazırlık soruşturması sırasında dahili davalı ...’nin alınan imzalı beyanında; "... benim kızkardeşimin eski eşi olur ve onlar 22.02.2011’de boşandılar. Ancak mal paylaşımında problem çıktı. Gökdelen sitesi No:20 deki kızkardeşim evli iken birlikte oturdukları evdir ve bu benim üzerime kredi çekip almışlardı. Evin parasını kızkardeşim ve ... evli iken birlikte ödediler. Boşandıktan bir ay sonra ... evin kilidini değiştirdi. Kızkardeşim de anahtarı alıp eşyalarını aldı. Anahtarı geri vermedi ve anahtarı tekrar değiştirdi ve kalan eşyalarını almasına müsaade etmedi. ...’ın babam ve erkek kardeşime evli iken borcu vardı ve boşandıktan sonra bu borcu ödemeyeceğini söyledi. Benim üzerime olan evi alacaklı olan erkek kardeşimin üzerine devrettik. ‘’ şeklinde inançlı işlemin varlığını kabul ederek ikrarda bulunduğu, davacı ... ile dahili davalı ... arasındaki işlemin inançlı olduğunun dosya kapsamında dökümü yaptırılan ve hukuki bir yöntem ile elde edilmeyen, yasal olmayan CD haricindeki diğer deliller ile kanıtlandığı, ayrıca tapu kayıt maliki davalı ...’in de diğer davalı ... ve davacının boşandığı eşi Tülay’ın kardeşi olması nedeniyle durumu bilen ya da bilmesi gereken konumunda olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan, 6098 sayılı Türk Borçlar Yasası'nın 97. maddesinde; “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir” düzenlemesine yer verilmiştir. Ne var ki, bu düzenleme karşısında Mahkemece hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, ilgili bankadan kredi ve ödemelere ilişkin tüm kayıtlar getirtilip, yapılan ödemelerin kim veya kimler tarafından gerçekleştirildiği, kredi borcunun kapatılıp kapatılmadığı ve davacı tarafından yapılan ödemenin bulunup bulunmadığı araştırılmadan, davacının beyanına dayalı olarak 12.545,00 TL’nin depo ettirilerek sonuca gidildiği anlaşılmıştır. Hâl böyle olunca; ilgili bankadan dahili davalı ... tarafından temin edilen kredi borcunun 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 97. maddesi hükmü gözetilmek suretiyle kim veya kimler tarafından ödendiği hususları üzerinde durulması, buna ilişkin kayıtların getirtilmesi, davacının dahili davalı ...’ye olan borç miktarının kayda dayalı saptanarak Mahkeme veznesine depo etmesi için davacı tarafa süre verilmesi, yatırdığı takdirde tapu iptal ve tescil isteğinin kabul edilmesi, aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Pazar (Rize) 1.Asliye Hukuk Mahkemesi 20.11.2020 tarihli ve 2018/50 E. 2020/707 sayılı kararıyla; inançlı işlem iddiasının ispatlandığı, davalı ...’in durumu bilen konumunda olup iyi niyetli olmadığı gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, depo ettirilen teminattan 42.626,65 TL’nin dahili davalı ...’ye ödenmesine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

...’nin kullandığı kredinin toplam geri ödeme tutarı olan 47.626,65 TL’nin sadece 5.000,00 TL'sinin davacı, 42.626,65 TL'sinin ise davalı ... tarafından yatırılmış olduğunun dosya kapsamındaki ödeme dekontları,müzekkere cevapları ve bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, kredi tutarının yaklaşık % 90'ının davalı ... tarafından ödendiği sabit iken davacı taraf lehine iptal -tescile karar verilmesinin hukuka uygun olmadığını, bu durumun davalının mağduriyetine yol açacağını ileri sürerek hükmün bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1.Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.

Bu sözleşme, tarafların hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.

Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.

Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.

İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.

Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. İçtihadı Birleştirme kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların veya inanılanın imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.

05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.

6.3. Değerlendirme

(IV/2.) no.lu paragrafda yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 7.245,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.