"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 16/02/2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ..... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ...... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan ...'in 30 parsel sayılı taşınmaz üzerine yapılacak inşaat işleri için dava dışı ...'ya vekalet verdiğini, ...'nın da aynı konularda davalıyı tevkil ettiğini, davalının mirasbırakanın zararına hareket ederek 30 sayılı parselin büyük bir kısmını belediyeye terk ettiğini, ayrıca belediyeye terk edileceğini belirterek 28 sayılı parselin mirasbırakan tarafından kendisine devrini sağladığını ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile veraset ilamındaki payları oranında adlarına tesciline, ayrıca yola terk nedeniyle oluşan zarar karşılığı fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL zararın davalıdan alınmasına karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, katıldığı duruşmalarda davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 18/03/2014 tarihli ve 2009/649 Esas, 2014/174 Karar sayılı kararıyla, satışların usulüne uygun yapıldığı, aldatmanın olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 03/04/2017 tarihli ve 2014/20994 Esas - 2017/1631 Karar sayılı kararı ile “ ...Hal böyle olunca, öncelikle 28 parsel sayılı taşınmazın değerinin tespiti ile harcın tamamlatılması, terekenin el birliği mülkiyetinde olduğu gözetilerek taraf teşkilinin sağlanması tüm kayıtlar eksiksiz bir şekilde getirtilerek sonuca gidilecekken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 10/07/2020 tarihli ve 2017/422 Esas - 2020/319 Karar sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller ile davacının gerek 28 parsel sayılı taşınmazın satışında hata ve hile iddiasını, gerekse 30 parsel sayılı taşınmazın Belediyeye yol olarak terkin edilmesi hususunda murisin iradesi dışında ve murisin zararına hareket edildiği yönündeki iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davacılar vekili, Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkillerinin murisi ... tarafından ...’ya bir vekâletname verildiğini, vekâletnamenin amacının, muris ...'e ait bulunan 30 parsel sayılı taşınmazdaki inşaatla alakalı işlemlerin yürütülmesi olduğunu, ancak bahse konu vekâletnameyi alan ...’nın aynı yetkileri davalıya devredecek şekilde başka bir vekâletname verdiğini, davalının da devraldığı bu son vekâletname ile müvekkiline ait bulunan 30 parsel sayılı taşınmazla alakalı olarak Kahramanmaraş Belediye Başkanlığı ile murisin rızası dışında ve tamamen aleyhine olan bir kısım işlemler ve terkler yaptığını, buna göre bahse konu 5950 m2 büyüklüğündeki 30 parsel sayılı taşınmazın çok büyük bir kısmının Kahramanmaraş Belediye Başkanlığı'na terk edildiğini, normalde müvekkilinin murisi ...’e 4.513 m2 bakiye arsa kalması gerektiği halde yapılan terk sonucunda arsa 3.000 m2 civarında bir alana dönüştüğünü, dolayısıyla 1.500 m2’lik bir zararın söz konusu olduğunu, ayrıca ...’ın müvekkillerinin murisi ...’in yaşlılığından ve cahilliğinden istifade ederek, 30 parsel sayılı taşınmazdan terk yapmamak için 28 parsel sayılı taşınmazı Belediye’ye terk ettireceğini beyan ederek tapuya götürdüğünü ve bahse konu taşınmazı da kendi üzerine geçirdiğini, yani ...’in 28 parsel sayılı taşınmazı Belediyeye terk ettiğini zannederek davalının üzerine devrettiğini, netice itibariyle hem müvekkillerinin murisine ait 28 parselin davalıya devri sebebiyle hem de 30 parselin murisin rızası dışında büyük bir kısmının Belediyeye terki sebebiyle müvekkillerinin ciddi şekilde zararlarının söz konusu olduğunu, delillerin tamamının müvekkillerinin lehine olduğunu, yetersiz gerekçe ile karar verildiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Bilindiği üzere, Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Öte yandan HMK'nın "Taraflarca yerine getirilmesi ilkesi" başlıklı 25. Maddenin 2. fıkrasında; "(2) Kanunla belirtilen durumlar dışında hakim, kendiliğinden delil toplayamaz." hükmü düzenlenmiştir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, 1920 doğumlu mirasbırakan ...’in 27/08/2008 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı kızı Gülümser ile davacı torunları (2006 yılında ölen oğlu ...’dan olma) .....’in kaldıkları, murisin maliki olduğu 28 parsel sayılı 978 m2 miktarlı, bağ ve zeytinlik vasıflı taşınmazını 30/01/1997 tarihli satış işlemi ile davalı ...’a temlik ettiği, söz konusu taşınmazda 06/08/1997 tarihinde imar uygulamasının yapıldığı, yine muris...’nin maliki olduğu 30 parsel sayılı 5950 m2 yüzölçümlü, bağ vasıflı taşınmazın 2975 m2'sinin yola terk edilerek Kahramanmaraş Belediye Başkanlığı adına kayıtlı hale geldiği, her iki işlemin de bizzat muris... tarafından tapuda gerçekleştirildiği, davacıların, davalı ...’nin murisin zararında hareket ettiğini ve 30 sayılı parselin büyük bir kısmını belediyeye terk ettiğini ayrıca belediyeye terk edileceğini belirterek 28 sayılı parselin mirasbırakan tarafından kendisine devrini sağladığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiyle eldeki davayı açtıkları, davacıların dava dilekçesinde tanık deliline dayandığı, bozma öncesi sunulan 04/12/2012 tarihli dilekçede ...... isimli şahısların tanık olarak bildirildiği, ancak bildirilen tanıkların mahkemece dinlenmediği, ayrıca eldeki davanın taraflarca getirilme ilkesine tabi olduğu hususu göz ardı edilerek 10/05/2018 tarihli duruşmada satış gayrimenkul tanıkları olan ......ün takdiren ve re'sen tanık sıfatıyla bilgilerine başvurulmasına ilişkin ara karar verilerek, adı geçenlerin tanık olarak dinlendiği anlaşılmaktadır.
6.3.2. Somut olayda; mahkemece davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı değerlendirilmediği gibi, davacının bildirdiği tanıklar yerine davanın taraflarca getirilme ilkesine tabi olduğu hususu dikkate alınmaksızın, davacılar tarafından isimleri bildirilmeyen resmi senetteki tanıkların resen dinlenmesi doğru değildir.
6.3.3. Hal böyle olunca; öncelikle TBK'nın 39. maddesi kapsamında davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı tespit edilerek davanın süresinde açılmış olması halinde yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde taraf tanıklarının usulüne uygun şekilde dinlenmesi, toplanan ve toplanacak delillerin bir arada değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle, davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalıdan alınmasına, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.