"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVACILAR : ...
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda, Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 03/03/2021 tarihli ve 2019/260 Esas, 2021/180 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davalı ... vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 09/02/2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ...... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ...... geldiler, davetiye tebliğine rağmen başka gelen olmadı. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, ortak mirasbırakanları ...’nun 1 parsel sayılı taşınmazdaki 33 no.lu bağımsız bölümünü, 18 parsel sayılı taşınmazdaki 9 no.lu bağımsız bölümü ve 1 parsel sayılı taşınmazdaki 3 no.lu bağımsız bölümünü önce ara malik davalı eşi ...’ya satış suretiyle temlik ettiğini, ... tarafından ise kızkardeşi olan diğer davalıya satış göstermek suretiyle devredildiğini yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
1. Davalı ..., mirasbırakanın dava konusu taşınmazları vefa borcu ve minnet duygularıyla temlik ettiğini, mirasbırakanın birçok rahatsızlığı olup en iyi şekilde bakıldığını, mirasbırakanın başka taşınmazlar da bıraktığını ve bankada yüklü miktarda parası olduğunu, mal kaçırma kastı ile hareket etmediğini, ayrıca kayıt maliki olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuş; yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
2. Davalı ..., mirasbırakanın taşınmazlarını eşi olan diğer davalı ...’ye duyduğu minnet duygusu ile temlik ettiğini, mal kaçırma amacının bulunmadığını, temlikleri en başından beri bilen davacıların davayı kötü niyetli olarak açtıklarını belirtip, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/05/2017 tarihli ve 2014/99 Esas, 2017/323 Karar sayılı kararıyla; davalı ... yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine, diğer davalılar yönünden ise temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davalı ... vekili, delil listesinde bildirdikleri tanıklardan ... ... dinlenmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tanığı ...'un, duruşmada hazır bulunup soru sormalarını engellemek amacı ile taraflarına duruşma günü tebliğ edilmeden ve talimat mahkemesince belirlenen duruşma günü erkene alınmak sureti ile dinlendiğini, bu hususta adil yargılanma ve soru sorma haklarının ellerinden alındığını, davacı tanıklarının fikir ve hareket birliği içinde, yokluklarında ifade verebilmek ve kendilerine soru yöneltilmesini engellemek için çaba gösterdiklerini, davacı tanığı ...'un beyanlarının gerçeğe aykırı olduğunu, diğer tanık beyanlarıyla çelişkili ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, diğer tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğunu, anılan tanık beyanlarının esas alınarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, her ne kadar muvazaaya dayalı davalarda zamanaşımı söz konusu olmasa da aradan yaklaşık on yıl geçtikten sonra davacıların bu davayı açmalarının tamamen hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, nitekim davacıların söz konusu temlik işlemlerini en başından itibaren bildiklerini, on yıl geçtikten sonra açılan bu davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, mirasbırakanın asıl amacının mal kaçırmak olmadığını, minnet duygusuna dayalı olarak temlikte bulunduğunu, bu hususun ispat edildiğini, mirasbırakanın, eşine duyduğu minnet duygusu sebebi ile kendisine bir şey olması halinde eşinin bundan sonraki hayatında rahat yaşaması ve ömrünün kalan kısmında zorluk çekmemesi için adına bu temlik işlemlerini yaptığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 09/11/2017 tarihli ve 2017/1147 Esas, 2017/1596 Karar sayılı kararıyla; davalı ... vekilinin istinaf başvurusu 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İzmir Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesi kararı Dairece, “...Somut olaya gelince; davalı tanık deliline dayanmış, 15.07.2014 havale tarihli dilekçesi ile ..., ..., ... ..., ... ‘u tanık olarak bildirmiş, mahkemece ... ve ... ... dışındaki tanıklar dinlenmiş, anılan davalı tanıklarının beyanları alınmamıştır. O halde; yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular birlikte değerlendirildiğinde; davalı tanıklarından ... ... ve ... dinlenmeden, olaya ilişkin bilgi ve görgülerine başvurulmadan sonuca gidilmiş, diğer bir söyleyişle davalının tanık delili toplanmayarak savunma hakkı kısıtlanmıştır. Öte yandan; davacılardan ... kendi adına asaleten, küçük ... ... adına da velâyeten dava açmış olup, davacı ... mirasbırakan ...’nun mirasçısı değildir. Hâl böyle olunca, mirasçı sıfatı bulunmayan ... yönünden davanın reddine karar verilmesi, davalının bildirmiş olduğu tanıkların dinlenmesi, toplanan deliller toplanacak delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir." gerekçesi ile bozulmuştur.
3. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Milas 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/03/2021 tarihli ve 2019/260 Esas, 2021/180 Karar sayılı kararıyla; davacı ..., mirasbırakan ...'in mirasçısı olmadığından davasının aktif husumet yokluğundan reddine, kayıt maliki olmadığı gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine, diğer davalı ... yönünden ise, muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı ... vekili, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile karar verildiğini, hakkında husumet yokluğundan ret kararı verilen davalı ...'nin yargılama sırasında ölümü üzerine davaya dahil edilen mirasçısı ...'ın taraf sıfatı taşıdığı gerekçesiyle daha önce tanık sıfatıyla verdiği beyanlarının dikkate alınmamasının doğru olmadığını, mirasbırakanın temlikteki amacı diğer davalı tanık beyanlarıyla da ortada olmasına rağmen mahkemece yalnız davacı tanığı İsmet'in beyanlarına itibar edildiğini, İsmet'in fiili duruma ve çelişkili beyanlarına itibar edilmesinin hatalı olduğunu, mirasbırakanın mal kaçırma amacının olmadığının, minnet duygusu ile taşınmazlarını temlik ettiğinin ispatlandığını, davacıların kötüniyetli olduklarını, açılan davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, dava ... yönünden aktif husumet yokluğundan usulden reddedilmesine rağmen lehlerine vekalet ücretine hükmedilmediğini, davacılar yararına hükmedilen vekalet ücretinin fahiş olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, satış sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Muris muvazaasında 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
6.2.2. Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesine göre; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur."
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’nun 21/09/2004 tarihinde evli ve çocuksuz olarak öldüğü, geride davalı eşi ... ile, davacılar kardeşi ..., kardeşi ...’nün çocukları ..., ...’nün oğlu ...’ten olan torunları ... ve ..., kardeşi ...’nin çocukları ..., ... ile ...’nin oğlu ...’in eşi ..., ...’nin oğlu ...’nin çocukları ... ile dava dışı kardeşi ...’ın kızı ...’nin mirasçı olarak kaldıkları, mirasbırakan ...’in 14/09/2004 tarihinde dava dışı ...’ı vekil tayin ettiği, mirasbırakan ...’e ait 150 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 3 no.lu bağımsız bölümün vekili tarafından 16/09/2004 tarihinde, 17471 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 33 no.lu ve 6075 ada 18 parsel sayılı taşınmazdaki 9 no.lu bağımsız bölümün 14/09/2004 tarihinde (farklı yevmiye numaralı resmi senetlerle) davalı ...’ya satış suretiyle temlik edildiği, ... tarafından da taşınmazların sırasıyla 24/08/2005, 19/08/2005 ve 22/08/2005 tarihlerinde kızkardeşi davalı ...’ya devredildiği anlaşılmaktadır.
6.3.2. Hemen belirtilmedir ki, ara malik konumunda bulunan davalı ... tapu kayıt maliki değil ise de, muvazaalı eylemi diğer davalı kayıt maliki ile birlikte gerçekleştiren kişi olup, eylemin haksız fiil niteliğinde bulunduğu ve davanın kabulü halinde yargılama gideri ve harç gibi hükmün ferilerinden müteselsilen sorumlu olacağı gözetildiğinde, ara malik yönünden husumetten ret kararı verilmesi doğru değil ise de, davalının bu hususta temyizi bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
6.3.3. Dosya içeriği, bozmaya uyularak yapılan araştırma ve toplanan deliller yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, Mahkemece (V/3.) numaralı paragrafta yer verilen gerekçelerle davalı ...'nın 4721 sayılı TMK′nın 1023. maddesinden yararlanamayacağı benimsenerek davalı ... hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı ... vekilinin bu yöne değinen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddine.
6.3.4. Davalı ... vekilinin harç ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazına gelince; bilindiği üzere; muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında açılan tapu iptali ve tescil davalarında dava değeri, çekişme konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri üzerinden davayı açan mirasçının miras payına isabet eden kısım olup, davanın kabulü halinde davacı lehine bu değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
Somut olayda, dava konusu taşınmazların keşfen belirlenen değeri 497.000,00 TL, davacıların miras payına (2160/5760) isabet eden değeri ise 186.375,00 TL olarak belirlenmiş olup, davanın kabulü nedeniyle davacılar lehine bu miktar üzerinden vekalet ücreti verilmesi, yine bu miktar üzerinden harca hükmedilmesi gerekirken davacıların miras payları dikkate alınmaksızın, taşınmazların tamamının keşfen saptanan ve harcı ikmal edilen değeri üzerinden fazla vekalet ücretine ve harca hükmedilmesi doğru değil ise de; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. SONUÇ
1. Kararın (V/6.3.3.) numaralı paragrafında açıklanan nedenlerle; davalı ...'in yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine,
2. Kararın (V/6.3.4.) no.lu paragrafında açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin vekalet ücreti ve harca ilişkin temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile hükmün 7. fıkrasının hükümden çıkarılarak yerine 7. fıkra olarak “Alınması gereken 12.731,28 TL karar ve ilam harcından, yatırılan 170,80 TL peşin harç ile 7.974,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 4.586,47 TL harcın davalı ...'dan tahsili ile Hazineye irat kaydına” cümlesinin yazılmasına, Hükmün 9. fıkrasının hükümden çıkarılarak yerine 9. fıkra olarak "Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 21.496,25 TL nispi vekalet ücretinin davalı ...'dan alınarak davacılara verilmesine" cümlesinin yazılmasına, hükmün bu hali ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 3.815.00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 09/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.