"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ERZURUM BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : IĞDIR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonunda Iğdır 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/04/2019 tarihli 2015/530 Esas 2019/131 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından istinafı üzerine Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 25/02/2021 tarihli 2019/1212 Esas 2021/329 Karar sayılı kararıyla istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; 14/02/2022 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ...ve vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan babası ...’ın maliki olduğu dava konusu 64 ada 92 parsel sayılı taşınmazda bulunan 3, 4, 7, 10, 13 ve 16 no’lu bağımsız bölümleri, kendisinden mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı torununa satış yoluyla temlik ettiğini, temlik tarihinde 18 yaşında ve öğrenci olan davalının alım gücü bulunmadığını, mirasbırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığını ileri sürerek dava konusu bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, dava konusu taşınmazları 500.000 TL bedelle satın aldığını, satış bedelinin 290.000 TL’sini elden, kalan kısmını ise banka kanalıyla ödediğini, yeni bir şirket kurmak için sermayeye ihtiyaç duyan mirasbırakanın, dava konusu taşınmazları 04/07/2011 tarihinde sattığını, şirketi ise 05/10/2011 tarihinde kurduğunu, minnet duygusuyla satış bedelinin düşük tutulduğunu, zira her zaman mirasbırakana maddi ve manevi destekte bulunduğunu, alım gücü olduğunu, mirasbırakanın ve kurduğu şirketin başkaca mal varlığı da bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Iğdır 2. Asliye Hukuk Mahkemesince, mirasbırakanın taşınmaz satışına ihtiyacı olmadığı, temlik tarihinde 18 yaşında ve öğrenci olan davalının da alım gücü bulunmadığı, bedeller arasında fahiş fark olduğu, tanık beyanları ve dosya kapsamındaki diğer delillerle iddianın ispatlandığı, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
2.1. Mirasbırakanın başkaca mal varlığı da olup bunların değerinin tespit edilmediğini, mirasbırakanın başkaca bir Şirketi, değerli bir arsası ve yüklü miktarda parası olduğunu, mirasbırakanın mal kaçırma iradesiyle hareket etmediğini,
2.2. Bilirkişi raporuna ve mahalli bilirkişinin beyanlarına karşı yaptığı itirazlarının haksız yere reddine karar verildiğini, Hakan Gül’ün mahalli bilirkişi listesinde yer almadığı halde dinlendiğini, beyanlarının hükme esas alınamayacağını,
2.3. Yargılama sırasında tamamlanması gereken harç miktarının Mahkemece belirlenmediğini, davacının payına düşen kısmın harcını yatırması konusunda süre verildiğini, davacının kendi hesabına göre harç yatırmasına ve neticede eksik yatırılmasına sebebiyet verildiğini, taşınmazların değerinin bilinebilir olduğu halde sembolik bir rakamla dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, davanın usulden reddi gerektiğini,
2.4. Bilirkişi raporuyla değer tespit edildiği halde ihtiyati tedbir için yatırılan teminatın güncellenmediğini, vekalet ücretine hükmedilirken davacının miras payının nazara alınmadığını, vekalet ücretinin yüksek hesaplandığını, dava değeri doğru belirlenmediği için yüksek miktarda harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiğini,
2.5. Davaya feri müdahil olarak katılmak isteyen mirasçının adına gerekçeli kararda yer verilmediğini, feri müdahale talebinin reddine ilişkin olarak gerekçede açıklama yapılmadığını,
2.6. Minnet duygusunun göz ardı edilerek, satış bedeli ile gerçek değer arasında fark olduğunun benimsendiğini, mirasbırakanın minnet duygusuyla satış bedelini düşük tuttuğunu, davalının her zaman mirasbırakana maddi ve manevi destek olduğunu, tedavi giderlerinde destek olduğunu,
2.7. Mirasbırakanın yeni kuracağı Şirkete sermaye oluşturabilmek için dava konusu taşınmazları satma ihtiyacı içinde olduğunu, davalının sadece üniversite öğrencisi olduğundan söz edilerek banka hesabındaki hareketliliklerin göz ardı edildiğini, davalının alım gücü bulunduğunun banka kayıtlarıyla sabit olduğunu, anne tarafının zengin olduğu,
2.8. Dava dilekçesinden mirasbırakanın davacıdan mal kaçırdığı iddia edildiği halde tanıkların ise mirasbırakanın ikinci eşinden mal kaçırdığını beyan ettiklerini, Mahkemenin de, mirasbırakanın, eşinden mal kaçırdığını benimsediğini, bu kabulün iddia ile çeliştiğini,
2.9. Satış bedellerinin eksiksiz olarak mirasbırakana ödendiğini, bir kısmının elden, bir kısmının banka kanalıyla ödendiğini, davacının bu satıştan haberi olup olmadığının Mahkemece araştırılmadığını, davacının iddiasını ispatlayamadığını, davacı tanığı...’nın beyanına göre, mirasbırakanın, torunu...’yı döviz bürosuna ortak ettiği nazara alındığında mal kaçırma iradesinden söz edilemeyeceğini, davalının, dava konusu taşınmazlarda tek başına tasarrufta bulunuyor olmasının da satışın gerçek olduğunu gösterdiğini belirterek, duruşmalı inceleme yapılarak İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 25/02/2021 tarihli 2019/1212 Esas 2021/329 Karar sayılı kararıyla; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara İlk Derece Mahkemesi kararında, tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. İstinaf incelemesinin duruşmalı yapılmasını talep ettikleri halde bu isteğin dikkate alınmadığını, ihtiyati tedbirle ilgili ve teminatın güncellenmesi ile ilgili taleplerinin de nazara alınmadığını,
2.2. Davalının alım gücü bulunduğunun banka kayıtlarıyla sabit olduğunu, ancak aksi yönde değerlendirme yapıldığını, bedeller arasındaki farkın tek başına muvazaanın kanıtı olamayacağını, minnet duygusuyla mirasbırakanın satış bedelini düşük tuttuğunu,
2.3. Satış bedelinin bankadan bir gün sonra mirasbırakan tarafından çekilmesinin hayatın olağan akışına uygun olduğunu, satış bedelinin peş peşe ve parça parça yatırılmasının anormal bir durum olmadığını, ticari hayatta rastlanılabilir bir durum olduğunu, satış bedelinin bir kısmının satıştan 18 ay sonra yatırılmasının da normal bir durum olduğunu,
2.4. Mirasbırakanın yeni bir Şirket kurmak için sermayeye ihtiyacı olduğu için dava konusu taşınmazları sattığını, davalı tanıklarının beyanlarına itibar edilmemesinin hatalı ve kendi içinde çelişkili olduğunu,
2.5. Davalının, mirasbırakanın döviz bürosuna ait paranın davalı tarafından mirasbırakanın hesabına yatırılmış da olabileceği şeklindeki değerlendirmenin doğru olmadığını, mirasbırakanın yaşlılık nedeniyle para yatıramıyor ise para da çekememesi gerektiğini,
2.6. Mirasbırakanın başkaca mal varlığı da olup, bunların değerinin tespit edilmediğini, mirasbırakanın bir Şirket, bir taşınmaz ve yüklü miktarda para bıraktığını, bilirkişi raporuna ve mahalli bilirkişiye karşı yapılan itirazların incelenmediğini, mahalli bilirkişi Hakan Gül’ün mahalli bilirkişi listesinde yer almadığı halde keşifte dinlendiğini, mahalli bilirkişinin beyanlarının hükme esas alınamayacağını,
2.7. Bilirkişi raporu doğrultusunda dava değeri arttırıldığı halde ihtiyati tedbir teminatının güncellenmediğini, Mahkemenin bu yöndeki talebi gerekçesiz olarak reddettiğini,
2.8. Feri müdahil olarak yer almak isteyen mirasçıya gerekçeli kararda yer verilmediğini, feri müdahale talebinin neden reddedildiğine ilişkin gerekçede bir açıklama yapılmadığını,
2.9. Vekalet ücretine hükmedilirken davacının miras payının nazara alınmadığını, vekalet ücretinin yüksek hesaplandığını, dava değeri doğru belirlenmediği için yüksek miktarda harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiğini, sadece davalının üniversite öğrencisi olduğundan bahisle davanın kabul edildiğini, davalının ticaretle uğraştığının, bankada yüklü miktarda parası olduğunun, ailesinin zengin olduğunun gözardı edildiğini, davalının alım gücü bulunduğunu, dava dilekçesinde, mirasbırakanın, davacıdan mal kaçırmak istediğini iddia edildiği halde tanıkların, mirasbırakanın, ikinci eşinden mal kaçırmak istediğini beyan ettiklerini ve Mahkemece de bunun benimsendiğini, tanık olarak dinlenen ikinci eş ...’nin ise kendisinden mal kaçırılmadığını ifade ettiğini, mirasbırakanın kuracağı yeni şirkete sermaye oluşturmak için dava konusu taşınmazları sattığını, kurduğu şirketin de büyük bir mal varlığına sahip olduğunu, satış bedelinin tam olarak mirasbırakana ödendiğini, davacının satıştan haberdar olduğunun araştırılmadığını, davacının iddiasıyla davacı tanıklarının beyanlarının çelişmesi karşısında iddianın ispatlanamadığını, davacı tanığı...’nın beyanlarına göre, mirasbırakanın, torunu...’yı döviz bürosuna ortak ettiği nazara alındığında mal kaçırma amacı bulunmadığının anlaşıldığını, tanık beyanından da anlaşıldığı üzere mirasbırakanın döviz bürosunu davacıya ve onun kızına verdiğini, davalının, dava konusu taşınmazlarda tek başına tasarruf ettiğini, iddianın ispatlanmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.3. Değerlendirme
( III.) ve ( IV.3.) paragraflardaki gerekçeler yerinde bulunmakla, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle hükmün davalı tarafından temyiz edildiği, çekişmeli taşınmazların davalıya temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, istinaf incelemesinin duruşmasız yapılmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gözetildiğinde, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 11.483,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 14/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.