"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı ... vekili ve davalı ...’ın istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesi tarafından 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesine ait kararın kaldırılmasına, ... ada ... parsel sayılı taşınmazın senetsizden davalı ... adına tespit ve tescil edildiği, mirasbırakan tarafından yapılan bir devrin olmadığı gerekçesiyle bu taşınmaz yönünden davanın reddine, ... ada ... parsel sayılı taşınmaz yönünden ise muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan ...’in ... ada ... parsel sayılı taşınmazın tamamını, ... ada ... parsel sayılı taşınmazın 2/3 payını davalı oğlu ...’e, kalan 1/3 payını ise diğer davalı oğlu ...’e devrettiğini, işlemin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., ... ada ... parsel sayılı taşınmazın bedeli karşılığında satın aldığını, ... ada ... parsel sayılı taşınmazın ise 3 erkek kardeş arasında paylaşıldığını, mirasbırakan tarafından davacıya ise kredi kooperatifinden kredi çekilmek suretiyle nakit para verildiğini, muvazaanın olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., usulüne uygun davetiyeye rağmen davaya cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı ... vekili ve davalı ...’ın istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesine ait kararın kaldırılmasına, ... ada ... parsel sayılı taşınmazın senetsizden davalı ... adına tespit ve tescil edildiği, mirasbırakan tarafından yapılan bir devrin olmadığı gerekçesiyle bu taşınmaz yönünden davanın reddine, ... ada ... parsel sayılı taşınmaz yönünden ise muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1942 doğumlu mirasbırakan ...’ın 24.01.2016 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak davacı kızı ..., davalı oğulları ... ve ... ile dava dışı oğlu Hasan’ı bıraktığı, mirasbırakan tarafından 02.05.2008 tarihli satış işlemi ile ... ada ... parsel sayılı taşınmazın 2/3 payının davalı oğlu ...’e, kalan 1/3 payın ise diğer davalı oğlu ...’e devredildiği, dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazı ise zilyetlik devri suretiyle davalı oğlu ...’e sattığı ve onun adına 30.04.2008 de yapılan tespitin, 24.07.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan TMK'nın 6. ve HMK'nın 190. madde hükümleri gereğince herkes iddiasını ispat ile yükümlüdür. Bu anlamda eldeki davada mirasbırakanın kastının açık bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Dosya içeriğine göre dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan tarafından mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak devredildiği yönünde somut olgular ortaya konulamamış, dinlenen tanık beyanlarında mirasbırakan ile davalılar dışındaki diğer mirasçıların beşeri ilişkilerinde olumsuzluk olduğuna dair herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir.
Bir başka ifade ile davacı, davalılara yapılan temlikin muvazaalı olduğu iddiasını yöntemince ispat edememiştir.
Hal böyle olunca, hükmü temyiz etmeyen davalı ... yönünden davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu da gözetilerek, ... ada ... parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı ... vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371/1-a maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09/12/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.