"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Dava, TMK'nın 713/1., 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir.
Kadastro sonucu, Mamak İlçesi Ortaköy Mahallesi çalışma alanında bulunan çekişmeli taşınmaz 1950 yılında yapılan kadastro çalışmaları esnasında “hali arazi-kayalık” olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılmıştır.
Davacılar, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin babaları ... ... tarafından 1970'li yıllardan başlayarak ölüm tarihine kadar emek ve para sarfı suretiyle kültür arazisi haline getirildiğini, babalarının ölümünden sonra da kendileri tarafından bizzat aynı şekilde emek ve para harcanarak tarımsal faaliyetlere devam edildiğini belirterek taşınmaz bölümlerinin eşit paylarla adlarına tescil istemiyle dava açmıştır.
Davalı Hazine ve davalı ... vekili, çekişmeli taşınmaz üzerinde davacılar lehine iktisap koşullarının oluşmadığını, davanın reddini savunarak taşınmazın adlarına tescilini talep etmişlerdir.
İlk Derece Mahkemesince, davacıların dava konusu taşınmaz bölümleri üzerinde malik sıfatıyla zilyetliğinin 20 yılı aşkın süredir nizasız ve fasılasız olarak devam ettiği ve davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 11.11.2015 tarihli teknik bilirkişi raporunda, (A) harfi ile gösterilen 36.708,85 metrekarelik, (B) harfi ile gösterilen 11.859,17 metrekarelik ve (C) harfi ile gösterilen 3.082,21 metrekarelik taşınmazların davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, davalı Hazine vekili ve davalı ... Belediyesi vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince, davalı Hazine ve davalı ... Belediyesi vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin, davacıların aktif dava ehliyetinin araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kabulüne ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahalli mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; istinafın vermiş olduğu karar üzerine yapılan yargılama sonucunda;
İlk Derece Mahkemesince, davacıların aktif dava ehliyetini ispatladığı ve davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 11.11.2015 tarihli teknik bilirkişi raporunda, (A) harfi ile gösterilen 36.708,85 metrekarelik, (B) harfi ile gösterilen 11.859,17 metrekarelik ve (C) harfi ile gösterilen 3.082,21 metrekarelik taşınmazların davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, davalı Hazine vekili ve davalı ... Belediyesi vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince, davalı Hazine ve davalı ... Belediyesi vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş
Karar, davalı Hazine vekili ve davalı ... Belediyesi vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Hemen belirtmek gerekir ki; MK’nun 713/1. maddesinde aynen “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” hükmüne yer verilmiştir. KK.’nun 17 maddesinde ise “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, dava konusu taşınmazın dava tarihinden geriye doğru davasız aralıksız yirmi yıl süreyle malik sıfatıyla zilyetliğinde bulundurduğunu, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek taşınmazı tarıma elverişli hale getirdiğini duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması gerekmektedir.
Somut olayda, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ve niteliği kesin olarak belirlenmemiş, 1980, 1991 ve 1999 tarihlerine ait hava fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğü'nden temin edilerek harita mühendisi bilirkişisinden 17.11.2015 tarihli rapor alınmış; ancak bu raporla 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu tarafından dosyaya ibraz edilen 28.12.2015 tarihli raporun çelişkili olduğu gerekçesiyle ve bu çelişkinin giderilmesi amacıyla 12.04.2016 tarihli ziraat bilirkişi kurulu ve jeodezi bilirkişisinden ortak ek rapor aldırılmış; ancak bu raporda da çelişki giderilmemiş, her bilirkişi görüşünü ayrı ayrı belirtmiş, müşterek bir görüş ortaya konulamamış, hava fotoğrafı incelemesinde çekişmeli taşınmaz bölümleri üzerinde kullanım olduğu ve sınırlarının belirgin olduğu belirtilmesine rağmen, ziraat bilirkişi kurulu yine hava fotoğrafı incelemesine atıf yaparak görüş bildirmiş, sonuç olarak taşınmaz bölümlerinin ne zaman imar ihyasına başlandığı ve imar ihyanın ne zaman tamamlandığı ortak raporda da ortaya konulamamış, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu raporunda, taşınmaz bölümleri üzerinde erozyon izlerinin gözlendiği ve üzerinde kültür bitkilerinin yetişmesini engelleyici faktörlerin olduğu belirtilmişse de bu husus Mahkemece tartışılmadığı gibi çekişmeli taşınmaz bölümlerinin toprak yapısı, niteliği, imar-ihyaya konu olup olmadığı, kullanılıyor ise ne zamandan beri ne şekilde kullanıldığı, ekilip dikilen yer olup olmadığı açıklanmamış, davacı tanığı ve yerel bilirkişilerin soyut ve yetersiz beyanlarına dayanılarak hüküm kurulmuştur. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan üç kişilik mahalli bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile üç kişilik uzman ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, üç kişilik jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşif sırasında dinlenilecek mahalli bilirkişi ve tanıklardan, taşınmaz bölümlerinin geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmişse ihyanın hangi tarihte bitirildiği hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmeli, beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; çekişmeli taşınmazın niteliğine ve fiziksel özelliklerine ilişkin mahkeme hakiminin gözlemi keşif tutanağına yansıtılmalı; ziraat mühendisleri bilirkişi kurulundan, komşu parsellerle karşılaştırmalı, çekişmeli taşınmazın toprak yapısını, eğimini, bitki desenini tarımsal niteliğini belirten, taşınmaz üzerinde bir zilyetlik mevcut ise zilyetliğin şeklini ve süresini, zilyetliğe ara verilip verilmediğini irdeleyen ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi kurulundan, dosya arasında bulunan hava fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak, taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini,devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde, imar-ihyaya konu edilip edilmediğini, imar-ihyaya konu edilmişse ihyanın hangi tarihte bitirildiğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisine, keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli ve bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek, eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesinin kararının 6100 sayılı HMK'nın 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın davalı ...'na iadesine, 08/11/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.