"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ: AKŞEHİR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve terkin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen kararın, davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde özetle; Akşehir Gölü’nün kenarında bulunan dava konusu 4328 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına kayıtlı olduğunu, idare tarafından 3621 sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca söz konusu gölün kıyı-kenar çizgisinin tespit edildiğini, yasal süresi içerisinde idari yargı yoluna başvuran kimse bulunmadığından kıyı-kenar çizgisinin kesinleştiğini, dava konusu taşınmazın da Akşehir Gölü kıyı-kenar çizgisinin göl tarafında kaldığını ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile kıyı olarak kamuya terkinine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalılardan ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın müvekkilinin murisi ... adına kayıtlı iken, Halil İbrahim’in vefatı ile mirasçıları arasında yazılı taksim sözleşmesi yapılarak, murisin terekesinin taksim edildiğini, Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesince de bu sözleşme uyarınca taşınmazın müvekkili adına hükmen tescil edildiğini, taşınmazda müvekkilinin ve ailesinin eklemeli olarak 100 yıllık zilyetliğinin bulunduğunu, açılan davanın haksız olduğunu, müvekkilinin mülkiyet hakkının Anayasa ile güvence altına alınmış olduğunu, kıyı-kenar çizgisine ilişkin kararın müvekkiline tebliğ edilmediğini dolayısıyla müvekkilinin kıyı-kenar çizgisine ilişkin tespitten haberinin olmadığını, kaldı ki bu çizginin Konya İdare Mahkemesince iptal edilmiş olduğunu ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Diğer davalılar tarafından davaya cevap verilmemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Akşehir Sulh Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 19/10/2000 tarihli ve 2000/93 Esas, 2000/2528 Karar sayılı kararla; dava konusu taşınmazın değeri itibariyle, davaya bakmakta görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle, Mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemenin Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Görevsizlik kararı üzerine Akşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/279 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda, 30/03/2017 tarihli ve 2017/120 Karar sayılı kararla; Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/525 Esas, 2003/77 Karar sayılı dava dosyasında, Akşehir Gölü kıyı-kenar çizgisinin belirlendiği ve söz konusu dosya kapsamındaki teknik bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmazın tamamının kıyı-kenar çizgisinin göl tarafında kaldığının anlaşıldığı gerekçesiyle; davanın kabulüne, dava konusu eski 4328 (uygulama kadastrosu ile yeni 141 ada 65) parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile kıyı vasfıyla kamuya terkinine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, süresi içerisinde davalı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; eldeki davada keşif yapılmadığını, eğer keşif yapılmış olsaydı dava konusu taşınmazın göle değil, köye yakın olduğunun ve hiçbir zaman göl alanında kalmadığının anlaşılmış olacağını, idare tarafından belirlenmiş olan kıyı-kenar çizgisi tespitinden müvekkilinin haberinin olmadığını, taşınmazın babasından taksimen müvekkiline kaldığını, müvekkilinin mülkiyet hakkının Anayasa ve uluslararası sözleşmeler uyarınca güvence altına alındığını, müvekkiline herhangi bir tazminat ödenmeksizin mülkünün elinden alınmasının, mülkiyet hakkına orantısız bir müdahale oluşturduğunu, Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/525 Esas, 2003/77 Karar sayılı kararına dayanak teşkil eden bilirkişi raporlarının müvekkili için bağlayıcı olamayacağını ileri sürerek, istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 06/11/2017 tarihli ve 2017/1007 Esas, 2017/1028 Karar sayılı kararıyla; toplanan deliller, dosya kapsamı, özellikle mahkeme kararına dayanak yapılan bilirkişi raporunda geçen Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 06/02/2003 tarihli ve 1999/525 Esas, 2003/77 Karar sayılı dosyası arasında bulunan teknik bilirkişi raporlarındaki açıklamalar ve düzenlenen haritalar dikkate alındığında, dava konusu eski 4328, yeni 141 ada 65 parsel sayılı taşınmazın tamamının, teknik bilirkişilerin 17/01/2017 ve 13/02/2017 havale tarihli raporlarına ekli krokilerde de gösterildiği üzere, Yargıtay İçtihadi Birleştirme Kararına göre belirlenen ve uygulanan kıyı kenar çizgisine göre, Akşehir Gölü kıyı-kenar çizgisinin göl tarafında kaldığı belirlendiğine göre, mahkemece yazılı şekilde iptal kararı verilerek taşınmazın kıyıya terk edilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, davalı ...’un yargılama sırasında usulüne uygun şekilde tazminat talebinde de bulunmadığı gözetilerek, davalının istinaf kanun yolu başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; incelenen karar usul ve esas yönünden hukuka uygun görüldüğünden, Akşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/03/2017 tarihli ve 2016/279 Esas, 2017/120 Karar sayılı kararın kaldırılmasına yönelik davalı vekilinin istinaf isteğinin HMK’nın 353/(1)-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirttikleri hususları tekrarla, Mahkemece mahallinde keşif yapılmış olsaydı taşınmazın değerinin tespit edilmiş, tespit edilmiş olan değer uyarınca eksik harcın yatırılmış ve tazminat talebiyle ilgili tüm eksikliklerin giderilmiş olacağını ancak keşif yapılmadığı için yargılamanın eksik kaldığını, Bölge Adliye Mahkemesince de taleplerinin dinlenilmediğini ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Kadastro çalışmaları sonucunda Konya ili,... ilçesi, ...Mahallesi çalışma alanında bulunan 4328 parsel sayılı 4.975,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, ... adına tescil edilmiş; bilahare taşınmaz ... mirasçısı olan ... adına hükmen tescil edilmiştir. 2016 yılında yapılan uygulama kadastrosu sonucunda taşınmaz, 141 ada 65 parsel numarası ve 4.866,23 metrekare yüzölçümüyle tescil edilmiştir.
Dava; 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca açılan tapu iptali ve terkin istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. T.C. Anayasası'nın 43. maddesi şöyledir.
“Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir.
Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir.”
3.2.2. 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5. maddesi şöyledir.
“Kıyılar ile ilgili genel esaslar aşağıda belirtilmiştir:
Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır,
Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir.
Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur.
Kıyı kenar çizgisinin tespit edilmediği bölgelerde talep vukuunda, talep tarihini takip eden üç ay içinde kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur.
Sahil şeritlerinde yapılacak yapılar kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabilir.
Yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanlar, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebilir.
Sahil şeritlerinin derinliği, 4 üncü maddede belirtilen mesafeden az olmamak üzere, sahil şeridindeki ve sahil şeridi gerisindeki kullanımlar ve doğal eşikler de dikkate alınarak belirlenir.
Taşıt yolları, sahil şeridinin kara yönünde yapı yaklaşma sınırı gerisinde kalan alanda düzenlenebilir.
Sahil şeridinde yapılacak yapıların kullanım amacına bağlı olarak yapım koşulları yönetmelikte belirlenir.”
3.2.3. 28/11/1997 tarihli ve 1996/5 Esas, 1997/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğu; ancak, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idari yargı tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, adli yargı tarafından bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin saptanması gerektiğine işaret edilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen 1999/525 Esas, 2003/77 Karar sayılı dava dosyası ve tüm dosya kapsamına, toplanan delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, kararın (IV./3) numaralı paragrafında yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 49,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı ...’dan alınmasına, 28/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.