Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3654 E. 2022/4292 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kıyı kenar çizgisi kapsamında bulunan taşınmaza el atmanın önlenmesi, yapıların kaldırılması ve zilyetlik hukuksal sebebine dayalı tescil istemleri.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin kıyı kenar çizgisinin tespitinde bozma kararında belirtilen hususlara uymaması, iskan haritası, komşu parsel kayıtları ve bilirkişi raporlarındaki çelişkileri gidermemesi, bilimsel inceleme yapmaması ve idari makamlarca belirlenen kıyı kenar çizgisiyle çakıştırma yapmaması gibi eksik incelemelerle hüküm kurması usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TESCİL, ELATMANIN ÖNLENMESİ VE KAL

Taraflar arasında görülen tescil, elatmanın önlenmesi ve kal davasında bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar, süresi içinde davacı-karşı davalı Hazine vekili ve davalı ... Belediyesi vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı - karşı davalı Hazine, Kumbağ Beldesi çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında kumsal vasfında olması nedeniyle tespit harici bırakılan taşınmaza davalıların inşaat yapmak suretiyle müdahalede bulunduklarını, müdahalelerin önlenmesi ve taşınmaz üzerindeki muhdesatların yıkılması istemiyle dava açmıştır.

2. Davalı - karşı davacılar ..., ..., ... ve müşterekleri ise dava dışı 1099 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıt malikleri olduklarını, tespit harici bırakılan taşınmazın 1099 parsel sayılı taşınmazla bütün olduğunu, çekişmeli taşınmazın 1099 parsel sayılı taşınmaza eklenerek tapudaki payları oranında adlarına tescili istemiyle karşı dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalılar, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın 18.7.2007 tarihinde düzenlenen müşterek rapor ve haritada (D) harfi ile gösterilen 41.33 metrekare yüzölçümündeki bölüme yönelik Hazinenin davasının kabulüne, davalılar ..., ..., ... ve müştereklerinin müdahalelerinin önlenmesine, bu alandaki yapıların kaline, aynı raporda (A) harfi ile gösterilen 1.456,52 metrekare yüzölçümündeki bölüme yönelik ..., ..., ... ve müştereklerinin davasının kabulüne, bu bölümün 1099 parsel sayılı taşınmaza ilavesiyle 1099 parseldeki payları oranında tapuya tesciline, Hazinenin (A) harfli yere yönelik, ..., ..., ... ve müştereklerinin ise (D) harfli yere ilişkin davalarının reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı Hazine ile davalı- karşı davacılar ..., ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 19.01.2015 tarihli ve 2014/13126 E., 2015/6 K. sayılı kararıyla; ”6360 sayılı Kanun uyarınca Tekirdağ İlinin mülki sınırları Büyükşehir Belediye sınırı olarak belirlendiği dikkate alınarak ... ile çekişmeli taşınmazın bulunduğu İlçe Belediye Başkanlığı’nın davaya dahil edilerek husumetin yaygınlaştırılmadığı, dava dışı 1099 parsel sayılı taşınmazın iskan tapusu uyarınca tespit edildiği anlaşılmasına rağmen iskan haritasının getirtilerek kapsamının saptanmadığı, tescile konu taşınmazın imar planı kapsamında kaldığı bildirildiği halde imar planının hangi tarihte kesinleştiğinin mahkemece sorulmadığı, çekişmeli taşınmazın niteliği konusunda hava fotoğraflarından yararlanılmadığı, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idari yargı tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin mahkemece saptanması gerektiği halde kıyı kenar çizgisinin usulüne uygun şekilde tespit edilmediği'' gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen karar

Mahkemenin 27.03.2019 tarihli ve 2015/290 E., 2019/154 K. sayılı kararıyla; davacıların talep etmiş olduğu tapu dışı bırakılan kısmın dosyaya fen bilirkişi heyeti tarafından sunulan 06/10/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda krokide (A) harfi ile kırmızı boyalı olarak belirlenen 1523,82 m2 miktarlı alan olduğu ve bu alanın kıyı kenar çizgisi dışında kaldığı tespit edildiğinden, davacıların davasının kısmen kabulü ile dosyaya sunulan 06/10/2017 havale tarihli fen bilirkişisi heyetinin raporu ve eki krokisinde (A) harfi ile gösterilen ve kırmızı kalemle boyanan 1523,82 m2'lik kısmın 1099 nolu parsele ilave edilerek, 1099 parselde davacılar olan malikleri adına bu parseldeki hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

5.1. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; Hazine tarafından açılan el atmanın önlenmesi ve kal istekli davada kabul kararı verilmesi gerektiğini ve ayrıca dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığı gerekçesiyle reddedilmesi gerektiğini ileri sürerek, hükmün bozulmasını istemiştir.

5.2. Davalı ... Belediyesi vekili temyiz dilekçesinde; ilgili müdürlük yazısı ve krokilerden davacı şahısların kıyı kenar çizgisini ihlal ettiklerinin anlaşıldığını, bilirkişi raporunda da Bakanlıkça belirlenen kıyı kenar çizgisinin ihlal edildiğinin belirtilmesine rağmen kıyı kenar çizgisinin yeniden belirlendiğini, oysa Devletin belirlediği çizginin esas alınması gerektiğini, bilirkişice yapılan tespitin doğru olduğunu, devletin hüküm ve tasarrufu altında olan bu taşınmazın şahıslara verilmesinin Anayasaya aykırı olduğunu, aynı zamanda dosyada husumetin kendilerine yöneltilmesinin hatalı olduğunu, aleyhlerine vekalet ücreti verilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek, hükmün bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; kıyı kenar çizgisi kapsamında bulunan yere el atmanın önlenmesi ve yapıların kaldırılması isteğine ve zilyetlik hukuksal sebeplerine dayalı tescil istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Bilindiği üzere, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun "kıyı kenar çizgisini" belirleme yöntemine ilişkin 5 ve 9. maddelerinin uygulanmasına yorum getiren ve görülmekte olan davalarda dikkate alınması zorunlu bulunan 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında "kural olarak, mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin idari yargıya ait olduğuna; ancak 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine" işaret edilmiştir. 3621 sayılı Kanun'un 5 ve 9. maddelerine göre de kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi zorunludur. Uzman bilirkişilerin, Yasanın ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının emredici hükümleri dışında, hiçbir bilimsel incelemeye, araştırmaya ve verilere dayanmaksızın belirlenen kıyı kenar çizgisine itibar etmek doğru değildir. Değinilen İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamı ile 3621 sayılı Kanun'un 5. ve 9. maddelerinde öngörüldüğü biçimde üç jeolog ya da jeoloji mühendisinden oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve tapu fen memuru aracılığıyla yerinde keşif yapılması, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararı doğrultusunda bilimsel verilerden de yararlanılarak kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi zorunludur.

6.2.2. T.C. Anayasası'nın ''Kıyılardan Yararlanma'' başlıklı 43. maddesinde; ''Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir.''

3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5. maddesinde ''Kıyılar ile ilgili genel esaslar aşağıda belirtilmiştir: Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır, Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Kıyı kenar çizgisinin tespit edilmediği bölgelerde talep vukuunda, talep tarihini takip eden üç ay içinde kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Sahil şeritlerinde yapılacak yapılar kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabilir. Yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanlar, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebilir. Sahil şeritlerinin derinliği, 4. maddede belirtilen mesafeden az olmamak üzere, sahil şeridindeki ve sahil şeridi gerisindeki kullanımlar ve doğal eşikler de dikkate alınarak belirlenir. Taşıt yolları, sahil şeridinin kara yönünde yapı yaklaşma sınırı gerisinde kalan alanda düzenlenebilir. Sahil şeridinde yapılacak yapıların kullanım amacına bağlı olarak yapım koşulları yönetmelikte belirlenir.'' hükmüne yer verilmiştir.

6.2.3. 28.11.1997 tarihli ve 1996/5 E., 1997/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğu; ancak, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idari yargı tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine işaret edilmiştir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Somut olayda, Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş ise de; bozma gerekleri doğrultusunda yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, dava dışı 1099 parsel sayılı taşınmazın iskan haritasının getirtilerek kapsamının saptanması gerektiği bildirildiği halde bu hususta yeterli inceleme yapılmamış, komşu taşınmazların dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmaz yönünü ne okuduğu üzerinde durulmamış, bozma öncesi ziraat bilirkişi kurulu raporunda, taşınmazın niteliğinin kumsal olduğu belirtilmiş olmasına rağmen sonraki bilirkişi raporlarında taşınmazın tarım arazisi olduğu belirtildiği halde bu çelişki giderilmemiş, bilirkişilerce tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile idare tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisi ve/veya çizgileri kroki üzerinde gösterilmemiş ve çakıştırma usulüne uygun şekilde yapılmamış, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi arasındaki çelişkinin nedeni açıklanmamış, taşınmazda gözlem çukuru açılmak suretiyle gerekli inceleme yapılmamış ve komşu parsellerin kıyı kenar çizgisine ilişkin durumu araştırılıp değerlendirilmemiştir. Bu şekilde usulüne uygun şekilde kıyı kenar çizgisi tespiti yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.

6.3.2. Hal böyle olunca, Mahkemece yapılması gereken iş; dava dışı 1099 parsel sayılı taşınmazın dayanağı iskan haritasının getirtilmesi, oluşturulan bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmazda yeniden keşif yapılması, taşınmazın farklı noktalarında gözlem çukurları açılarak bu çukurlardan alınan verilerin incelenmesi, açılan gözlem çukurlarının harita üzerinde işaretlenerek gösterilmesi ve kıyı kenar çizgisinin tespit edilmesi, keşfen tespit edilen kıyı kenar çizgisi ile Bakanlık tarafından onaylanan kıyı kenar çizgisinin fen bilirkişi tarafından kroki üzerinde gösterilmesi, farklılık olursa sebebinin açıklattırılması, komşu parseller ile ilgili oluşturulan kıyı kenar çizgisi ve komşu parsellerin kıyı kenar çizgisine ilişkin durumunun araştırılması, var ise komşu parsellere yönelik açılmış dava dosyaları da tespit edilerek dosya kapsamına alınması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesidir. Anılan yönler gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

V. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazine ve Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın istek halinde geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.