"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 bendi uyarınca esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili, davacıların bir kısmının kök murisleri ...'in ölümü sonrası evlatları olan davacıların babalarına ve onlarında ölümü ile davacılara miras ve intikalen gelen ayrıca bir kısmının murislerinin yine kök muris ... ve mirasçılarından satın alma sureti ile hissedar bulundukları tapunun Zonguldak İli Merkez Kozlu Beldesi Gücek Köyünde bulunan 122 ada 22 parsel ve 103 ada 13 parsel sayılı taşınmazların 2007 yılında yapılan kadastro tespit çalışmalarında haksız ve dayanaksız şekilde davalı adına kayıt ve tespit edildiğini, taşınmazların yıllardır davacılar tarafından kullanıldığını ileri sürerek davalı adına olan kayıtların iptali ile payları oranında davacılar adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Köy tüzel kişiliği adına köy muhtarı davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/03/2018 tarihli 2013/242 Esas - 2018/79 karar sayılı kararıyla; TMK’nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunun 14. maddesinde belirtilen şartların oluşmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili; davaya konu taşınmazların emlak değerleri tespit edilmeyerek aleyhlerine fahiş vekalet ücretine hükmedildiğini, dava konusu taşınmazlar yönünden yapılan araştırmanın eksik olduğunu, taşınmazları yıllardır davacıların kullandığını, son zamanlarda maden işçisi olmaları nedeniyle kullanamadıklarını, davalarını ispatladıklarını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı vekili; ret kararının doğru olduğunu, ancak lehlerine hükmedilen vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasının gerekeceğini, yargılama sırasında yaptıkları giderlerin de hüküm altına alınmadığını belirterek kararın kaldırılması ile yeniden hüküm tesisini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin 19706/2019 tarihli 2018/1173 Esas - 2019/525 Karar sayılı kararıyla; kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 bendi uyarınca esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik kabulüne İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılması ile yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili; istinaf talepli dilekçelerindeki nedenleri tekrarla kararın bozulmasını istemiştir.
3.Gerekçe
3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
3.2.İlgili Hukuk
Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp, hakları terekenin tamamını kapsar. TMK'nın 702. maddesine göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri zorunludur.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Kadastro sonucunda Zonguldak İli Merkez İlçesi Gücek Köyü çalışma alanında bulunan 103 ada 13 parsel ve 122 ada 22 parsel sayılı sırasıyla 6.919,59 m² ve 6.130,85 m² yüzölçümlü taşınmazlar kadimden beri tarla niteliği ile köy halkı tarafından kullanıldığı belirtilerek Gücek köyü tüzel kişiliği adına tespit ve tescil edilmiştir.
3.3.2. Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (III.) nolu bendinde yer verilen İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesine, kararın (IV./3.) nolu bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesine göre, davacılar ..., ... ve ... hakkında yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
3.3.3. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacılar ... ve ...’in sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, Davacılar ... ve ... çekişmeli taşınmazların kök murisleri ...’den kaldığını ileri sürerek miras paylarına yönelik olarak dava açmış olup, çekişmeli taşınmazların tapu kayıt maliki olan köy tüzel kişiliğinin davacıların miras bırakanı ... terekesine göre 3. kişi konumunda olduğu anlaşılmaktadır. Terekeye dahil bir taşınmaz hakkında bir mirasçı, diğer mirasçılar aleyhine tek başına miras payı oranında adına tescil istemi ile dava açabilirse de, 3. kişiye karşı miras payının adına tescili istemiyle dava açması hukuken mümkün değildir. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp, haklarının terekenin tamamını kapsadığı, TMK'nın 702. maddesine göre topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği açıktır. Mirasçılardan birinin terekeye karşı 3. kişi konumunda olan birisi aleyhine kendi payı hakkında açtığı dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılması (icazet vermesi) veya terekeye temsilci atanması suretiyle devam edilmesine olanak yoktur. Bu durumda davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekir. Mahkemece belirtilen gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile esastan ret kararı verilmesi isabetsizdir.
3.3.4. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibariyle doğru bulunan bölge adliye mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması, HMK'nin 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğidir.
VI. SONUÇ:
1- Davacılar ..., ... ve ...’ın yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
2- Davacılar ... ve ...’in sair temyiz itirazlarının reddine,
3- Davacılar ... ve ...’in Bölge Adliye Mahkemesince yapılan değerlendirmeye yönelik temyiz itirazlarının (V.3.3.3) bendinde açıklanan nedenlerle kabulü ile sonucu itibariyle doğru olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4- İstek halinde peşin alınan temyiz harcının yatıranlara iadesine,
5- Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.