Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3675 E. 2022/556 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapusuz bir taşınmazın hibe yoluyla devrinde zilyetliğin devralana geçip geçmediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, hibe edilen taşınmaz üzerindeki zilyetliği devraldıklarına ve tespit tarihine kadar taşınmazı çekişmesiz, aralıksız ve kazanıma yeterli sürede zilyet bulunduklarına dair delil sunulamadığından, Bölge Adliye Mahkemesi’nin delilleri hatalı değerlendirerek davacı lehine verdiği karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili, dava konusu 132 ada 23 parsel sayılı taşınmaz, davalıların murisi tarafından 20.04.2005 tarihli senetle müvekkillerine altın bedeli karşılığı satıldığını, ancak kadastro çalışmaları sırasında davalıların murisi adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile davacılar adına tapuya kayıt ve tescilini, mümkün bulunmaması durumunda taşınmazın dava tarihindeki değerinin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar ... ..., ... ..., ... ve ..., hak düşürücü sürenin geçtiğini, murislerinin ölene dek dava konusu taşınmazı kullandığını, ölümü ile mirasçılar tarafından ekilip sürüldüğünü, senetteki imzanın murisleri ...'a ait olup olmadığının belli olmadığını imzaya itiraz ettiklerini, senedin geçerli olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Derinkuyu Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14.02.2018 tarihli 2017/67 Esas, 2018/31 Karar sayılı kararıyla, tapusuz taşınmazlar menkul hükmünde olduğundan mülkiyet devrinin zilyetliğin nakli ile mümkün olacağı, murisin ölene dek taşınmazda zilyetliğinin devam ettiği, zilyetliğin davacılara geçmediği, ayrıca senette mutabık kalınmış herhangi bir ivaz tespit edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalılar vekili, davalıların murisi ...'un davalı oğlu ... ile davacılardan ...'nin nikah işlemleri yapılırken altın bedeli olarak dava konusu taşınmazı davacılar ... ve torunu ...'e senetle verdiğini, zilyetliğin senet tarihinde devredildiğini, keşifte dinlenen muhtar ve tanıkların senet içeriğini doğruladıklarını, davacıların maddi durumu kötü olan davalı ...'nın kullanmasına rıza gösterdiklerini söylediklerini, zilyetliğin devredildiğinin ispatlandığını, ayrıca Borçlar Kanununun 288. maddesinde düzenlendiği üzere senet tarihinde tapusuz olduğundan taşınır hükmünde olan taşınmaz hakkında bağışlama sözü verildiği ve bu şekilde senedin geçerli bir bağış sözü anlamı taşıyacağı hususunun tartışılmadığını iptal tescilin reddi halinde ise en az taşınmazın senet tarihindeki değeri kadar zarar doğacağını, bu değerin denkleştirici adalet ilkesi gereğince günümüze uyarlanması ve davacılar lehine ulaşılacak miktar kadar tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 19.06.2019 tarih 2018/1131 Esas, 2019/555 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmaz öncesinde davalıların murisi ...'a ait iken 2005 yılında düzenlenen senet ile altın bedeli olarak davacılara hibe ettiği, ...'nın zilyetliğinin davacılara izafeten sürdürüldüğünün belirlendiği, tapusuz taşınmazlarda mülkiyetin devrinin zilyetliğin teslimi ile gerçekleşeceği (TMK nın 763.md), zilyetliğin, devralan tarafından bizzat sürdürülebileceği gibi, kira vb. şekilde, üçüncü kişiler eliyle de olabileceği, ayrıca davalı ...'ın dosya arasına sunduğu dilekçesinde taşınmazın davacılara hibe edildiğini, davacıların iddiasının doğru olduğunu açıklamış olması karşısında mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uymayan gerekçelerle reddine karar verilmiş olması doğru görülmediğinden davacılar vekilinin istinaf isteklerinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan kararın kaldırılmasına ve davanın kabulü ile Nevşehir İli, Derinkuyu İlçesi, Özlüce Köyü, Özler Mevkiinde bulunan 132 ada 23 parselde kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacılar ... ... ile ... adlarına 1/2'şer paylı olarak tapuya kayıt ve tesciline,karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı vekili, tapusuz taşınmazın devrinin somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun eksik ve hatalı değerlendirildiğini, davalı ...’un karardan sonra sunduğu dilekçesinin dikkate alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, zilyetliğin davacılara teslim edilmediği hususunun davacı tanıklarının anlatımı ile dahi sabit olduğunu belirterek kararın bozulması gerektiğini savunmuştur.

3.Gerekçe

3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

3.2.Değerlendirme

3.2.1. Kadastro sonucunda Nevşehir İli Derinkuyu İlçesi Özlüce köyü çalışma alanında bulunan 132 ada 23 parsel sayılı 11.830,75 metrekare yüzölçümlü taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 26.03.2007 tarihinde ... adına tespit edilmiş, itiraz edilmeksizin 27.07.2007 tarihinde kesinleşen tutanak tapuya tescil edilmiştir.

3.2.2. Davacılar ... ... ve ... çekişmeli taşınmazın tespit maliki ... tarafından sağlığında kendilerine muhtar senedi ile altın bedeli olarak bırakıldığı iddiasıyla dava açmıştır. Dosya kapsamından taşınmazın öncesinin miras bırakan ...’a ait olduğu sabittir. Burada tartışılması gereken husus, miras bırakanın davacılara yaptığı bağış ile zilyetliğin davacılara geçip geçmediği konusunda toplanmaktadır.

3.2.3. Bölge Adliye Mahkemesince, çekişme konusu taşınmazın davalılar murisi ...'a ait iken sağlığında, 2005 yılında düzenlenen senet ile altın bedeli olarak davacılara hibe edildiği, ...'nın zilyetliğinin davacılara izafeten sürdürüldüğünün belirlendiği, tapusuz taşınmazlarda mülkiyetin devrinin zilyetliğin teslimi ile gerçekleşeceği (TMK nın 763.md), zilyetliğin, devralan tarafından bizzat sürdürülebileceği gibi, kira vb. şekilde, üçüncü kişiler eliyle de olabileceği, ayrıca davalı ...'ın dosya arasına sunduğu dilekçesinde taşınmazın davacılara hibe edildiğini, davacıların iddiasının doğru olduğunu açıklamış olması gerekçe gösterilerek yazılı şekilde hüküm verilmiş ise de bağış, tek taraflı bir işlem olup, geçerli olması için zilyetliğinin devri de zorunludur. Tapusuz taşınmazlarda mülkiyet, zilyetliğin devri ile intikal eder.

3.2.4. Dosya kapsamında dinlenen mahalli bilirkişilerden ... ...’nın dava konusu taşınmazın ...'a ait olduğunu bildiği, davacılara senetle verdiğine dair bilgisinin bulunmadığı; ... ...’nın taşınmazı daha önceden muristen kiralayarak beş altı kez kiralayıp ektiğini murisin ölümünden sonra bir kez davalı ...'dan kiralayıp ektiğini, senetten bilgisi bulunmadığı; Davacı tanıklarından ... ...’nin, dava konusu taşınmazın ...'a ait iken onun bağış senedi ile davacılara verdiğini, düzenlenen senet altında şahit olarak imzası bulunduğunu, davacıların dava konusu yeri ektiklerini bilmediğini, kendisinin sadece davacılara hibe edildiğini bildiğini, hibe senedinin düzenlendiği zamanlarda davalılardan ...'nın ektiğini, ancak sonrasında kimin kullandığına ilişkin bilgisinin bulunmadığını, dava konusu taşınmazı davalı ...'nın ekmesinin sebebinin ise, hatırladığı kadarıyla davacı ...'in davalı ...'ya maddi durumları kötü olması nedeniyle kullanması için bırakması olabileceğini; ... ...’nın bildiği kadarıyla bu yerin ...'a ait olduğunu, 2004 yılında muhtar seçildiğini, 2005 yılında düzenlenen hibe senedinin huzurunda yapıldığını, altın bedeli olarak hem torunu hem de gelinine verdiğini bildiğini, muris İlhan'dan sonra taşınmazı kimin kullandığını bilemediğini, İlhan'ın ölümü ile de dava konusu yeri davalı ...'nın kullandığını, ancak aralarında herhangi bir anlaşma olup olmadığını, ne amaçla kullandığını bilmediğini, ... ...’ın muris İlhan'ın hibe senedi ile dava konusu yeri gelini ve torununa verdiğini, senette imzasının bulunduğunu, bağışlama işlemine şahitlik ettiğini, hibeden sonra davalı ...'nın kullanmaya devam ettiğini, aralarındaki ilişkiyi bilmediğini, davacıların herhangi bir ekim dikim işi yapmadıklarını, hep davalı ...'nın kullandığını, ancak aralarındaki anlaşmayı bilmediğini, davacı ...'nin iki üç yıl, ...'in ise beş yıl önce Özlüce'den ayrıldıklarını bildirdiği, Davalı tanığı ... ...’ın 34 yaşında olduğunu, bitişikteki 25 parselin üzerindeki sulama kuyusu ile birlikte kendisine ait olduğunu, kuyuyu 1994 yılında yaptırdığını, o günden beri dava konusu taşınmazı kiralayarak ektiğini, 2008 yılına kadar dava konusu taşınmazı ...'tan kiralayıp ektiğini, ölümü ile de davalı ...'dan kiralamaya devam ettiğini, babasının yanında çalışarak burayı ektiğini, babası öldükten sonra ise kendisinin devam ettiğini açıkladığı anlaşılmıştır.

3.2.5. Dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların dava konusu taşınmazın davacılara teslim edildiği hususunda bilgilerinin olmadığı , dinlenen mahalli bilirkişilerden sadece ... ...’nin hatırladığı kadarıyla davacı ...'in davalı ...'ya maddi durumları kötü olması nedeniyle kullanması için bırakmış olabileceğine dair beyanının olduğu anlaşılmaktadır.

3.2.6 Ayrıca Bölge Adliye Mahkemesi’nin gerekçesinde dayandığı davalı ...’ın kabul beyanı ise çekişmeli taşınmazda tapu kayıt maliki ... mirasçısı olan davalıların iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olması karşısında hukuki sonuç doğurmayacaktır.

3.2.7. Hal böyle olunca; davacıların zilyetliği devraldığı ve tespit tarihine kadar taşınmaz üzerinde çekişmesiz ve aralıksız kazanıma yeter sürede zilyet olduğu ispatlanamadığından Bölge Adliye Mahkemesince delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; Davalı ... vekilinin değinilen yönlerle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin kararının BOZULMASINA, aynı Kanun′un 373/2. maddesi uyarınca dosyanın kararı veren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.