Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3686 E. 2022/120 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespitinden sonra açılan tapu iptal ve tescil davasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı ve davalı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin maktu mu yoksa nispi mi olacağı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması ve davanın kadastro öncesi hukuki sebebe dayanması nedeniyle davanın reddine ve davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasında yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın usulden reddine ilişkin kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurunun esastan reddine, vekalet ücreti yönünden kabulüne, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; Pendik İlçesi Emirli Köyü 986 parsel sayılı taşınmazın Şubat 1289 tarih 123 sıra nolu tapu kayıt sınırları içerisinde kalıp, ... evlatları...'ya ait iken murisleri ... ... tarafından 1950 yılında harici satış ile satın alınmasına rağmen, yapılan kadastro çalışmaları sırasında hatalı tespit ile hazine adına tescil edildiğinden, yolsuz tescil sureti ile oluşturulan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescilini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu 986 parsel sayılı taşınmazın 12.01.1993 tarihinde çalılık vasfı ile Hazine adına tescil edildiğini, 3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesinde gösterilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunu, kaldı ki kadastro tespiti sırasında dava konusu taşınmazın... isimli şahsın kullanımında olduğunun belirtildiğini, Kadastro Mahkemesi'ne yapılan itiraz neticesinde zilyetlik şerhinin iptal edildiğini, 1995 yılında yapılan keşif sırasında alınan beyanlarda taşınmaz üzerindeki ağaçların... isimli şahıs tarafından dikildiğinin belirtildiği, dolayısı ile davacıların bu yerde herhangi bir zilyetliklerinin bulunmadığını belirterek, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 28.06.2018 tarihli ve 2016/242 E. 2018/210 K. sayılı kararıyla; davanın 3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesi gereğince hak düşürücü süre nedeniyle reddine, 35,90 TL harcın mahsubu ile fazla yatan 109.463,30 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine, AAÜT gereğince 129.301.66 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Hazine’ye ödenmesine karar vermiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın kadastro öncesi sebeplere dayalı olarak açılmayıp yolsuz tescil sebebine dayalı olarak açıldığını, yolsuz tescil nedeniyle açılan davalarda hak düşürücü sürenin uygulanmayacağını, kaldı ki davanın usulden reddine karar verilmiş olması nedeniyle maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin de yanlış olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 11.07.2019 tarihli ve 2018/1967 E. 2019/1091 K. sayılı kararıyla; dava konusu 986 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 12.01.1993 tarihinde kesinleştiği, davanın 09.06.2016 tarihinde açılmış olması nedeniyle 3402 sayılı Yasa'nın 12/3 maddesinde gösterilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle mahkemenin davanın usulden reddine yönelik verdiği kararında isabetsizlik bulunmadığından davacılar vekilinin esasa yönelik istinaf taleplerinin reddine, ancak mahkeme tarafından usulden red kararı verilmesi durumunda maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, 35,90 TL harcın mahsubu ile fazla yatan 109.463,30 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde davacılara iadesine, AAÜT gereğince 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili davanın esasına yönelik, davalı Hazine vekili ise vekalet ücretine yönelik temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

2.1. Davacılar vekili, istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ederek verilen kararın bozulmasını istemiştir.

2.2 Davalı Hazine vekili, dava reddedildiği için kendileri lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığını ileri sürerek kararın vekalet ücretine yönelik olarak bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi

3.3. Değerlendirme

3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesi “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz” hükmünü içermektedir. Dava konusu taşınmazın kadastro tespiti 12.01.1993 tarihinde kesinleşmiştir. Davacılar 09.06.2016 tarihli dava dilekçesi ile kadastro öncesi nedene dayalı olarak 10 yıllık sürenin geçmesinden sonra tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmış olup, hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmesi nedeniyle davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı isabetlidir.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı Hazine vekilinin itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, aşağıda yazılı 36,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 11/01/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.