"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasında görülen kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın tescili istekli davanın yapılan yargılaması sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen karar hakkında davalı Hazine tarafından yapılan temyiz incelemesi sonucunda, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, İlk Derece Mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Kadastro sonucu Karacasu İlçesi, Yeniköy Köyü çalışma alanında bulunan çekişmeli taşınmaz 27.5.1994 tarihinde kesinleşen genel kadastro sırasında “taşlık” olduğundan bahisle tespit harici bırakılmıştır.
I. DAVA
Davacı ..., 396 parsel sayılı taşınmazın, kendisi, annesi ... ve kardeşleri adına tapuda kayıtlı bulunduğunu, bu taşınmazın güney ve batısında bulunan taşınmaz bölümlerinin de babasından geldiğini, ölümüyle mirasçılarına intikal ettiğini, diğer mirasçılardan miras paylarını satın alıp taşınmazları kullandığını, aynı zamanda babası adına kayıtlı tapu kaydı da bulunduğunu, buna rağmen kadastro tespiti sırasında anılan taşınmazların tescil harici bırakıldığını ileri sürerek, taşınmazların adına tescili istemiyle dava açmıştır.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmaz bölümlerinin taşlık, kayalık ve çalılık yerlerden olduğunu, davacının dayandığı tapu kaydının taşınmazları kapsamadığı gibi, 3402 sayılı Yasa'nın 14. ve 17. maddesinde belirtilen şartların davacı lehine gerçekleşmediğini savunmuş ve taşınmazların Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 18.02.2014 tarihli ve 2010/65 Esas, 2014/47 Karar sayılı kararıyla hükme esas alınan 05.07.2013 havale tarihli bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümlerinin davacı ... adına tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilen hüküm Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 26.11.2015 tarihli ve 2014/15240 Esas, 2015/14196 Karar sayılı ilamıyla onanmış olup, akabinde davalı Hazine vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairece “davacının dayandığı 16.09.1944 tarih 20 sıra numaralı tapu kaydı, isimsiz “çay” ve “oyuk kıranı” sınırları itibariyle değişir sınırlı olup, miktarıyla geçerli bulunduğu ve dayanılan tapu kaydının miktarından daha fazla yerin kayıt malikleri adına tespit ve tescil edildiği anlaşıldığına göre, anılan (A) ve (B) taşınmaz bölümleri yönünden davanın reddine karar verilmesi, Hazine yönüyle ise, anılan bölümlerin Hazine adına tescilinin talep edilmiş olduğu gözetilerek Hazinenin talebinin kabulüne, taşınmaz bölümlerinin Hazine adına tesciline karar verilmesi” gerekçesiyle bozma yapılmıştır.
3. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 09.05.2018 tarihli ve 2018/53 Esas, 2018/78 Karar sayılı kararıyla bozma ilamı doğrultusunda çekişme konusu 05/07/2013 havale tarihli teknik krokide (A) harfi ile gösterilen 6.310,62 metrekarelik kısım ile (B) harfi ile gösterilen 18.518,72 metrekarelik bölümler yönünden davacının davasının reddine, bu bölümler yönünden Hazine tarafından tescil talep edilmiş olduğundan Hazinenin talebinin kabulüne, taşınmaz bölümlerinin Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, temyiz dilekçesinde özetle, çekişmeli taşınmazlara dayanak tapu kayıtlarının uyduğunu ve zilyetlikle iktisap koşullarının müvekkili lehine gerçekleştiğini, bu hususta kabule dair verilen kararın Yargıtay tarafından onandığını ve Hazine’nin karar düzeltme talebinin temyiz başvurusu olarak değerlendirilerek kazanılmış haklarının ihlal edildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, yörede yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili isteğinden ibarettir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun “Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti” başlıklı 14. maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.’’ Olağanüstü zamanaşımı yolu ile taşınmaz mülkiyetinin kazanılması ve taşınmazın zilyedi adına tespitine ilişkin temel koşulların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre; tapuda kayıtlı olmayan bir taşınmaz, aralıksız ve nizasız yirmi yıllık süreyle malik sıfatı ile elinde bulunduran ve zilyedi olan kişi adına tespit ve tescil edilecektir.
6.2.2 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ve 17. maddesi, "– Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.’’
6.2.3 Zilyetlik, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 973. maddesinde, "Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir. Taşınmaz üzerindeki irtifak haklarında ve taşınmaz yüklerinde hakkın fiilen kullanılması zilyetlik sayılır" şeklinde tanımlanmıştır. Bir şeye malik olmayan kimsenin zilyetliği zamanla o şeyin mülkiyetinin kazanılmasını sağlayabilir. Mülkiyetin kazanılma sebeplerinden biri olan zilyetliğin konusu ancak maddi şeylerdir. Zilyetliğin tanımında da görüleceği gibi, zilyetlik olması için bir şeyin bulunması ve ayrıca o şey üzerinde fiili hâkimiyetin kurulması ve kullanılması gerekir (İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.12.1998 tarihli ve 1996/4 E., 1998/3 K. sayılı kararı).
6.2.4 Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince zilyedi lehine taşınmazın tespiti koşullarına ilişkin yapılan açıklamaların yanında, 3402 sayılı Kanun'un "Hazine adına tespit" başlıklı 18. maddesinde;
"Yukarıdaki maddelerin hükümleri dışında kalan ve tescile tabi bulunan taşınmaz mallar ile tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerler Hazine adına tespit olunur.
Orta malları, hizmet malları, ormanlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunları uyarınca Devlete kalan taşınmaz mallar, tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez" hükmüne yer verilmiştir.
6.2.5 3402 sayılı Kanun'un 18. maddesinden önce gelen 13, 14 ve 17. maddelerinde mülkiyet hakkının tespitine ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Kanun'un önceki maddelerinde özel veya tüzel kişiler adına taşınmaz malların tespit ve tescil şartlarına yer verilmişken, Kanun'un 18/1. fıkrası ile bunların dışında kalan ve tescile tabi olan malların Hazine adına tespit ve tescil edileceği, diğer bir deyişle özel ve tüzel kişiler lehine iktisap şartları oluşmayan malların Hazineye ait olması esası getirilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında ise kamunun yararlanmasına mahsus orta malları ile hizmet mallarının (3402 sayılı Kanun'un m. 16/1), ormanların (6831 sayılı Orman Kanunu m. 1 vd), devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da (TMK'nın m.715) kamu hizmetine tahsis edilmeyen yerler ile kanunlar uyarınca devlete kalan yerlerin olağanüstü zamanaşımı zilyetlik yolu kazanılamayacakları açıkça ifade edilmiştir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. HUMK'na göre olağan kanun yolu olan karar düzeltme incelemesi sonucunda Yargıtay 16. HD. 2017/1626 Esas, 2017/3238 Karar sayılı kararıyla yapılan bozma, kazanılmış hakkın ihlali olmadığı gibi, kesin bozma niteliğindedir. Mahkemece bozma kararına uyulduğundan davalı Hazine yararına usuli kazanılmış hak doğar.
6.3.2 Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV-3) numaralı bendinde yer verilen yerel mahkeme kararının gerekçesinde belirtilen yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 36,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.