"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin istinafı üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun, muvazaa olgusu ispat edilemediği gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ...’un, ... parsel sayılı taşınmazının tamamı ile ... parsel sayılı taşınmazdaki 6551/46251 payını davalılara satış suretiyle temlik ettiğini, ayrıca ortağı olduğu şirketteki 11,25 hissesini davalı annesi ...’ye devrettiğini, anılan taşınmaz temliklerinin ve şirket hisse devrinin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının ve şirket hisse devrinin iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davaya konu taşınmaz temliklerinin ve şirket hisse devrinin bedelleri ödenmek suretiyle gerçekleştirildiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
İlk Derece Mahkemesince, taşınmazların ve şirket hisse devrinin muvazaalı olarak yapıldığının ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin istinafı üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun, muvazaa olgusu ispat edilemediği gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’un 24.12.2015 tarihinde ölümü ile geriye eşi ve çocukları ... ve ...’nın mirasçı olarak kaldığı, ... parsel sayılı 392 m2 miktarlı kargir dükkan vasıflı taşınmazın mirasbırakan tarafından 25.09.2008 tarihinde 53.500 TL bedelle davalı ...'a, ...'ın da 14.11.2008 tarihinde 57.500 TL bedelle davalı ...'e, onun da 15.09.2010 tarihinde 110.000 TL bedelle davalı ...’a devrettiği, mirasbırakanın ... parsel sayılı 46.251 m2 miktarlı tarla vasıflı taşınmazdaki 6551/46251 payını 04.11.2011 tarihinde 2.000 TL bedelle ve ... Motor Yenileme ve Yedek Parçaları San. Ve Tic. Ltd. Şirketindeki 11,25 payını 25/05/2011 tarihinde 281,25 TL bedelle annesi olan davalı ...’a temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır
Somut olaya gelince, yukarıda açıklanan olgular değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, mirasbırakanın şirkete ait hisse devri sözleşmesi ile gerçekleştirdiği temlik işleminin 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca muris muvazaasına konu olamayacağı açıktır. Genel muvazaa yönünden yapılan araştırma ve inceleme sonucuna göre muvazaa olgusu ispatlanamadığından usul ve yasaya uygun olan kararın bu yönden ONANMASINA,
Mirasbırakan tarafından yapılan taşınmaz temliklerine gelince; dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanlarından mirasbırakanın ailesi ile davacıların ilişkilerinin iyi olmadığı, her ne kadar mirasbırakanın borçları olduğu ve borçlarının ödendiği savunması var ise de, borç miktarları ile taşınmaz değerleri kıyaslandığında bu savunmanın da kanıtlanmadığı, ... parsel sayılı taşınmazın kayden maliki ...’un mirasbırakanın yeğeni olması nedeniyle, mirasbırakanın mal kaçırma kastını bilen-bilmesi gereken konumunda olduğu, mirasbırakanın annesi olan davalı ...’nin maddi durumunun taşınmazı satın alacak kadar iyi olmadığı anlaşılmakla mirasbırakanın iradesinin gerçek satış olmayıp, mirasçılarından mal kaçırmak olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, temlike konu dava konusu taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Davacılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.12.2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.