Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3768 E. 2022/1690 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetliğe dayanarak tapu iptali ve tescil isteyen davacıların, korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli taşınmazlar üzerinde zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşup oluşmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Çekişmeli taşınmazların kentsel arkeolojik sit alanı içerisinde kalmasına rağmen, özel mülkiyete konu taşınmazlardan olması ve davacılar lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğunun tespit edilmesi gözetilerek, taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine III. derece kentsel arkeolojik sit alanında kaldığı şerhinin yazılmasına dair düzeltme yapılarak yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkin açılan davada bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacılar, Meram İlçesi ... Köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 450 ada 1 parsel sayılı 482,34 m2 ve 555 ada 2 parsel sayılı103,71 m2 yüzölçümündeki taşınmazların sit alanında kaldığı gerekçesiyle beyanlar hanesinde kullanıcı olduğu belirtilerek Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, ancak taşınmazların 2863 sayılı yasada belirtilen zilyetlikle kazanılması yasak olan yerlerden olmadığını ileri sürerek, irsen intikal ve eklemeli kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişler, davacılardan Hatice yargılama aşamasında ölmüştür.

II. CEVAP

Davalı Hazine, çekişmeli taşınmazların korunması gerekli kültür varlığı olduğunu, sit alanında kalmaları nedeniyle zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, 2863 sayılı yasaya eklenen geçici 7. madde hükmü gereğince 555 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden davacıların idareye yaptığı başvurunun kabul edilerek taşınmazın hak sahiplerine devir işlemlerinin devam ettiğini, davacıların eldeki davayı açmakta hukuki yararları olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/12/2015 tarihli ve 2014/347 E., 2015/661 K. sayılı kararıyla; iddiaların ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02/07/2018 tarihli ve 2016/3218 E., 2018/4444 K. sayılı kararıyla; “ Mahkemelerce tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine uyumlu olması zorunludur. Mahkemece; kısa kararda "davanın kabulü ile dava dilekçesinde bilgileri yazılı taşınmazların davalı adına tescilinin iptali ile davacılar adına 1/4’er oranda tapuya tesciline" dair hüküm kurulduğu halde, gerekçeli kararda "Davanın kabulü ile Konya İli Meram İlçesi, ... Köyü, Aşağı Mahalle Mevkii 450 ada, 1 parsel ile aynı köy aşağı mevkii 450 ada, 1 parsel ve 555 ada, 2 parselde kayıtlı taşınmazın davalı Hazine adına tescilinin iptali ile davacılar ... T.C.No:...... adına 1/4'er oranda tapuya tesciline;" şeklinde hüküm kurulduğu, kısa kararda isim ve parsel numarası belirtilmemiş iken gerekçeli kararda farklı mevkilerde olduğu söylenen iki adet 450 ada 1 parsel belirtildiği, beş kişi hakkında hüküm kurulmuş olmasına rağmen 1/4 hisse oranından tescile hükmedildiği, değinilen şekilde kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmasının doğru olmadığı “gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuş; davalı Hazine vekilinin karar düzeltme istemi Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 27/12/2018 tarihli ve 2018/4509 E., 2018/8448 K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.

3. Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Konya 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/05/2019 tarihli ve 2019/2 E. 2019/143 K. sayılı kararıyla; Göktürk Köyünde yapılan kadastro çalışmalarında 555 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 08.06.2006 tarihinde, 450 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 12.04.2006 tarihinde kadastro tutanağının tutularak Ramazan oğlu ... ... tarafından kullanıldığı beyanlar hanesinde belirtilmek suretiyle tam hisse ile ... adına tespitlerinin yapıldığı, her iki tespite herhangi bir itiraz olmadığından kesinleştiği, Konya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nca dava konusu taşınmazlarda 2863 sayılı yasa kapsamında 1. grup olarak tescil edilen kültür varlığı olmadığı gibi 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanında da kalmadığının bildirildiği,her ne kadar davalı Hazine vekili tarafından 2863 sayılı yasanın geçici ilk 7 maddesi gereğince idari yoldan davacının talebinin yerine getirilebileceği ve dava açmakta hukuki yararın bulunmadığı belirtilmiş ise de, kadastro tutunaklarının kesinleşmiş olduğu, Kadastro Kanunu’nun 12. maddesi gereğince davanın 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunduğu, keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda da, 2863 sayılı kanunun 26.05.2007 tarih ve 5663 sayılı kanun ile değişik 11. maddesi doğrultusunda dava konusu taşınmazların 1. ya da 2. derecede arkeolojik sit alanı dışında kaldığından zilyetlik yoluyla iktisap edilmelerinde yasal bir sakıncanın bulunmadığı, dava konusu taşınmazların kadastro tutunaklarındaki zilyet ve hak sahibi olarak belirlenen kişilerin ve mirasçılarının başvurmaları halinde ...’nin talebi ile harca tabi olmadan söz konusu taşınmazların ilgilileri adlarına tescilinin yapılmasının uygun olduğunun belirtildiği, yapılan keşif, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile kadastro tutanaklarından taşınmazların evveliyatında davacıların babaları ve dedeleri tarafından kullanıldığı, davacılar lehine zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Verilen Karara Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazların korunması gerekli kültür varlığı olarak tespit ve tescil edilmiş olması nedeniyle zilyetlik yoluyla iktisap edilme imkanı bulunmadığını, dava konusu 555 ada 2 parsel sayılı taşınmaz için davacılarca 2863 sayılı yasaya 5663 sayılı kanunla eklenen ve 30.05.2007 tarihinde yürürlüğe giren geçici maddesi hükmünden faydalanmak üzere Konya ... Müdürlüğü’ne başvuru yapıldığını, bu nedenle bu taşınmaz yönünden dava açılmasında hukuki menfaat bulunmadığını belirterek hükmün bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."

6.2.2. Bilindiği üzere 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunun 7. Maddesinin 5. bendi gereğince tescil kararları, tescil olunan taşınmazın kadastral bilgileri ile birlikte tapu siciline şerh düşülmek üzere ilgili tapu müdürlüğüne bildirilmesi gerekir.

6.3. Değerlendirme

Mahallinde yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporlarına göre çekişmeli taşınmazların kentsel arkeolojik sit alanı içerisinde kaldığı, özel mülkiyetle tasarruf edilen yerlerden olduğu, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığı, I. ve II. Derece Arkeolojik Sit Alanlarında yer almadığı davacılar tarafından kullanıldığı ve kadastro tespitine kadar davacılar lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu anlaşılmıştır.

Dosya içeriğine, toplanan delillere, bozma kararına uyularak işlem yapılmış olmasına, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, mahkemece kararın (IV/3.) paragrafında yer verilen gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.

Bilindiği üzere 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunun 7. maddesinin 5. bendi gereğince tescil kararları, tescil olunan taşınmazın kadastral bilgileri ile birlikte tapu siciline şerh düşülmek üzere ilgili tapu müdürlüğüne bildirilmesi gerekir.

Somut olayda hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda çekişmeli 555 ada 2 ve 450 ada 1 parsel sayılı taşınmazların III. derece kentsel arkeolojik sit alanında kaldığı belirtildiği halde, bu hususun tapunun beyanlar hanesinde gösterilmemesi isabetsizdir.

Bununla birlikte, yargılama sırasında davacılardan ...’ın ölmesine rağmen karar başlığında davacı olarak adının yer alması da doğru değildir.

Ne var ki; anılan hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; Davalı Hazine vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddi ile, kamu düzeni nedeniyle re'sen yapılan incelemeyle hükmün 1.ve 2. fıkralarında yer alan "tesciline" sözcüğünden sonra gelmek üzere "taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine III. derecede kentsel arkeolojik sit alanında kaldığı, şerhinin yazılmasına" cümlesinin eklenmesine, hüküm başlığında davacı taraf olarak 3. sırada yer alan “...’ın” hüküm başlığından çıkarılmasına, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HMK'nın 438/7. maddesi gereğince hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 02/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.