Logo

1. Hukuk Dairesi2021/3771 E. 2022/770 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmaz üzerinde davacının zilyetlikle mülk edinme iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, davacının zilyetlik iddiasının ispatı için yeterli araştırma yapılmadan ve dava konusu taşınmazın tamamı yönünden hüküm kurulmuş olması hatalı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, davanın kabulüne ilişkin karar, süresi içinde davalı Hazine tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Kadastro sonucu Kangal İlçesi, Aşağıhöyük Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 114 ada 96 parsel sayılı 17.567,76 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve ekonomik yarar sağlaması mümkün olan yerlerden olduğu belirtilerek, hali arazi vasfında Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.

I. DAVA

Davacı ..., çekişmeli taşınmazın babası ...’dan kendisine taksimen intikal ettiğini, bu taşınmaz üzerinde eklemeli olarak zilyetlikle iktisap koşullarının lehine gerçekleştiği iddiasıyla taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu ve bu tür yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 30.03.2015 tarihli ve 2014/178 Esas, 2015/167 Karar sayılı kararıyla çekişmeli parselin uzun yıllardır davacı ve ailesi tarafından kullanıldığı, her ne kadar 1973 yılında hava fotoğraflarında çekişmeli parsel sürülmemiş ise de, 1973 yılından kadastronun geçtiği 2007 yılına kadar yaklaşık 35 yıllık dönem ile ilgili olarak davacının zilyetlik şartlarının oluştuğu mahalli bilirkişi beyanlarından da anlaşıldığı ve bu sebepten davacı lehine zilyetlik şartları oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 114 ada 96 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına olan tapusunun iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili, temyiz dilekçesinde özetle, delillerin takdiri ve olaya uygulamasında hataya düşüldüğünü, çekişmeli taşınmazların özel mülkiyete konu olamayacağını ve kaldı ki davacının zilyetlik şartlarının da oluşmadığını belirterek, Kangal Asliye Hukuk Mahkemesi 2014/178 Esas, 2015/167 Karar sayılı kararının bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, yörede yapılan kadastro sırasında Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğu gerekçesiyle hali arazi vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilen taşınmaza karşı davacı ... tarafından zilyetlikle mülk edinme koşullarının lehine oluştuğu iddiasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasıdır.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun “Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti” başlıklı 14. maddesinde; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.’’ Olağanüstü zamanaşımı yolu ile taşınmaz mülkiyetinin kazanılması ve taşınmazın zilyedi adına tespitine ilişkin temel koşulların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre; tapuda kayıtlı olmayan bir taşınmaz, aralıksız ve nizasız yirmi yıllık süreyle malik sıfatı ile elinde bulunduran ve zilyedi olan kişi adına tespit ve tescil edilecektir.

3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun ve 17. maddesi, ‘’– Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.’’

3.2.3. Zilyetlik, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 973. maddesinde, "Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir. Taşınmaz üzerindeki irtifak haklarında ve taşınmaz yüklerinde hakkın fiilen kullanılması zilyetlik sayılır" şeklinde tanımlanmıştır. Bir şeye malik olmayan kimsenin zilyetliği zamanla o şeyin mülkiyetinin kazanılmasını sağlayabilir. Mülkiyetin kazanılma sebeplerinden biri olan zilyetliğin konusu ancak maddi şeylerdir. Zilyetliğin tanımında da görüleceği gibi, zilyetlik olması için bir şeyin bulunması ve ayrıca o şey üzerinde fiili hâkimiyetin kurulması ve kullanılması gerekir (İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 04.12.1998 tarihli ve 1996/4 E., 1998/3 K. sayılı kararı).

3.2.4. Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince zilyedi lehine taşınmazın tespiti koşullarına ilişkin yapılan açıklamaların yanında, 3402 sayılı Kanun'un "Hazine adına tespit" başlıklı 18. maddesinde;

"Yukarıdaki maddelerin hükümleri dışında kalan ve tescile tabi bulunan taşınmaz mallar ile tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerler Hazine adına tespit olunur.

Orta malları, hizmet malları, ormanlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunları uyarınca Devlete kalan taşınmaz mallar, tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez" hükmüne yer verilmiştir.

3.2.5. 3402 sayılı Kanun'un 18. maddesinden önce gelen 13, 14 ve 17. maddelerinde mülkiyet hakkının tespitine ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Kanun'un önceki maddelerinde özel veya tüzel kişiler adına taşınmaz malların tespit ve tescil şartlarına yer verilmişken, Kanun'un 18/1. fıkrası ile bunların dışında kalan ve tescile tabi olan malların Hazine adına tespit ve tescil edileceği, diğer bir deyişle özel ve tüzel kişiler lehine iktisap şartları oluşmayan malların Hazineye ait olması esası getirilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında ise kamunun yararlanmasına mahsus orta malları ile hizmet mallarının (3402 sayılı Kanun'un m. 16/1), ormanların (6831 sayılı Orman Kanunu m. 1 vd), Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da (TMK'nın m.715) kamu hizmetine tahsis edilmeyen yerler ile kanunlar uyarınca Devlete kalan yerlerin olağanüstü zamanaşımı zilyetlik yolu kazanılamayacakları açıkça ifade edilmiştir.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Kadastro sonucunda, Kangal İlçesi, Aşağıhöyük Köyü çalışma alanında bulunan 114 ada 96 parsel sayılı, 17.567,76 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz hali arazi vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.

3.3.2. Bilindiği üzere terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık, yol ve yol boşluğu gibi taşınmazlar, ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilebilirken; ham toprak, hali arazi, köy boşluğu gibi basit ameliye ile zilyet edilebilecek yerler ise aynı Yasa'nın 14. maddesi gereğince iktisap edilebilir.

3.3.3. Mahkemece, temyize konu 114 ada 96 parsel sayılı çekişmeli taşınmaz üzerinde, davacı lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır. Davacı, dava dilekçesinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 114 ada 96 parsel sayılı taşınmazın tamamı yönünden tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmış ise de; mahkemece yapılan keşifte hak iddia ettiği yerin 114 ada 96 parselin fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 4.233,68 metrekarelik kısmı olduğunu belirtmiş ve fen bilirkişisince de (B) bölümü yönünden rapor düzenlenmiştir. Bu durumda davanın, çekişmeli taşınmazın (B) bölümü ile sınırlı olarak görülmesi gerekirken taşınmazın tamamı yönünden tapu iptali ve tescil hükmü kurulması doğru olmamıştır. Öte yandan, mahalli bilirkişi ve tanıkların taşınmaz üzerinde zilyetliğin ne zamandan beri ve ne şekilde sürdürüldüğü yönündeki beyanları soyut ve yetersizdir. Harita mühendisi bilirkişinin raporunda 1973 yılı hava fotoğrafında dava konusu (B) bölümünün hem boş olduğu, hem de taşınmazın herhangi bir duvarla çevrili olmadığı belirtilmiş, yöreye ait farklı hava fotoğraflarının bulunup bulunmadığı araştırılmamış, taşınmaz bölümünün niteliğini belirlemekten uzak ziraatçi bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmuştur. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak karar verilemez.

3.3.4. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, öncelikle çekişmeli taşınmaz bölümüne ait temin edilebilen en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin hava fotoğrafı sorgulama sayfasına girilerek taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi/mevkiyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya içerisine konulmak suretiyle buradan elde edilen verilere göre tespit tarihi olan 2007 yılından 15-20-25 yıl öncesine (bulunmadığı taktirde bu tarihlere en yakın tarihlere) ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı Harita Genel Müdürlüğü'nden tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosyaya konulmalı, bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile 1 fen, 3 ziraat mühendisi ve jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak bilirkişi heyetinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı; keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmaz bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl zilyet edilmeye başlandığı ve zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğü hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; beyanları arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmak suretiyle çekişmeli taşınmaz bölümünün önceki ve şimdiki niteliğinin, ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli; taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla ölçekleri eşitlenmek suretiyle hava fotoğraflarına aktarılmalı; ziraatçi bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmaz bölümünün zirai faaliyete konu olup olmadığı, zilyetliğin hangi tarihte başladığı ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, kullanım sınırlarının oluşup oluşmadığı ve komşu parseller ile dava konusu taşınmaz arasında nitelik farkı bulunup bulunmadığı hususunda, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverir şekilde rapor istenmeli ve bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece değinilen bu yönlere uygun araştırma ve inceleme yapılmadan karar verilmesi cihetine gidilmiştir.

V. SONUÇ:

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden dolayı BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.