"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVACILAR : ... V.D.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın açılmamış sayılmasına dair verilen önceki tarihli kararın, müdahil ... mirasçıları tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda bozulması üzerine, yerel mahkeme tarafından bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde müdahil ... mirasçısı ... tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Müdahil ..., müdahale talebine ilişkin dilekçesinde, murisi ... ... lehine 2510 sayılı yasa uyarınca iskanen dağıtılan yerlerden olan çekişmeli taşınmaz hakkında, Taşlıçay Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1957/45 Esas, 1960/29 Karar sayılı dava dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda dava dışı gerçek kişilerin taşınmazdan el çektirildiği böylelikle çekişmeli taşınmazın murise aidiyetinin belirlendiği, taşınmazın iskanen tevzi tarihinden beri zilyet edilen yerlerden olduğu ve Hazine ile ilgisinin bulunmadığı iddiasıyla tapu kaydına, daha evvel çekişmeli taşınmaz hakkında görülüp sonuçlandırıldığını iddia ettiği mahkeme kararına ve mülk edinmeye muktedir zilyetlik iddiasına dayanarak tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
II. CEVAP
Davalı Hazine, aşamalarda sunduğu beyanlarında çekişmeli taşınmazın revizyon gören 8.12.1955 tarih, 3 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığı, davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddini savunmuştur
III. MAHKEME KARARI
Taşlıçay Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/07/2010 tarihli ve 2007/34 Esas, 2010/105 Karar sayılı kararıyla katılan davacı ...'ın davasının dava ve temyizin konusu 140 ada 15 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine'nin tutunduğu 08.12.1955 tarih 3 sayılı tapu kaydı kapsamında kaldığı ve tapunun hukuki değerini yitirmediği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda izahı yapılan kararı katılan davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
2. Bozma Kararı
Yukarıda bahsi geçen mahkeme kararının katılan davacı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 22.12.2011 tarihinde verdiği 2011/1668 Esas, 2011/8395 Karar sayılı kararı ile: "Mahkemece dava konusu taşınmaz üzerinde katılan davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 46/1 maddesi hükmünde öngörülen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmamış, taşınmazın bulunduğu yerde 1930'lu yıllarda 2510 sayılı İskan Kanunu uyarınca dağıtım yapıldığı iddia edildiği halde bu yere ilişkin iskan haritası ve kayıtları getirtilmediği gibi, katılan davacı tarafından tutunulan davalı Hazine açısından kesin delil olmamakla birlikte katılan davacının zilyetliği açısından güçlü delil niteliğinde olan Asliye Hukuk Mahkemesinin 1957/45 – 1960/29 E. K sayılı dosyası dahi getirtilmemiş bu ilamın 22. bendinde belirtilen 10000 m2'lik bölümün kapsamı tespit edilmemiştir. Öte yandan dava ve temyiz konusu taşınmazın bulunduğu yerde yetkili idari makamlarca 4753, 5618 ve 4342 sayılı Kanunlar gereğince mera tahsisinin yapıldığı ve kesinleştiğinin bildirilmiş olmasına ve dayanak tapu kaydında da doğuda mera okuduğunun anlaşılmasına göre mera yönünden bir araştırma ve uygulama yapılmaması dahi isabetsizdir. O halde mahkemece sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle katılan davacının tutunduğu Asliye Hukuk Mahkemesinin 1957/45-1960/29 E.K sayılı dava dosyasının mahkemesinden, 4342 sayılı Mera Kanunu uyarınca yapılan mera tahsisi ile ilgili evrak ve haritaların İl Tarım Müdürlüğünden, 4753 ve 5618 sayılı Yasalar uyarınca tahsisi edilen mera ile ilgili karar ve haritanın İl Özel İdare Müdürlüğünden, taşınmazın bulunduğu yerde 2510 sayılı İskan Kanununa göre uygulama yapılıp yapılmadığının yapılmış ise iskan haritası, kaydı ve dağıtım cetvelinin birer suretleri Tapu Sicil ve Bayındırlık ve İskan Müdürlüklerinden getirtilmeli, bundan sonra mahallinde yaşlı ve yansız yerel bilirkişi, tarafların göstereceği tanıklar, belirtmelik tutanağı ve tutanak bilirkişileri hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, haritaların ölçekleri eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı fen bilirkişisi eli ile iskan haritası, mera tahsis haritaları, toprak komisyonu haritası, Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası içerisindeki harita kadastro paftası ile çakıştırılmalı, Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası bulunamadığı taktirde ilamın 22.sırasında yazılı 10000 m2'lik bölüm sınırlara göre mahalli bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle saptanmalı, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile tutanak içeriği çeliştiğinde belirtmelik tutanağı ve tespit tutanağı bilirkişileri dinlenmek suretiyle aykırılık giderilmeli, ziraatçi bilirkişiden taşınmazın niteliği ve özellikle mera olup olmadığı hususunda ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın tahsisli meraların ve diğer kayıtların kapsamı dışında kalması halinde katılan davacı yararına Hazine tapusunun tesis edildiği 8.12.1955 tarihinden önce 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 46/1 maddelerindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. " gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Taşlıçay Asliye Hukuk Mahkemesinin 11/01/2013 gün, 2012/53 Esas, 2013/2 Karar sayılı kararı ile, taraflarca takip edilmeyen dava dosyasının 6100 sayılı yasanın 150. maddesi uyarınca 10/01/2013 tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Taşlıçay Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda anılan kararı yargılama sırasında vefat eden müdahil ... mirasçıları tarafından temyiz edilmiştir.
5.Bozma Kararı
Taşlıçay Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11/01/2013 tarihli ve 2012/53 Esas, 2013/2 Karar sayılı kararı müdahil ... mirasçıları tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 27.06.2013 tarihinde verdiği 2013/7036 Esas, 2013/7416 Karar sayılı kararı ile: "Mahkemece Yargıtay bozma ilamından sonra müdahil davacı ...'a duruşma gün ve saatinin bildirildiği davetiye, muhatabın ölü olması nedeniyle mahkemeye iade edilmiştir. Mahkemece davanın taraflarca takip edilmemesi nedeniyle 09.10.2012 tarihli celsede dava dosyasının işlemden kaldırılması üzerine müdahil ... vekili tarafından verilen dilekçe de müvekkilinin öldüğü, vekalet ilişkisinin son bulduğu, müvekkili mirasçılarına duruşma gününün tebliğ edilmesi gerektiği mahkemeye bildirilmiştir. Dosya içerisinde duruşma gün ve saatinin ... mirasçılarına tebliğ edildiğine dair herhangi bir belgede mevcut değildir. Müdahil davacı ... 28.10.2011 tarihinde ölmüş olup, ölümü ile birlikte vekili ile vekalet ilişkisi son bulmuştur. Hal böyle olunca mahkemece müdahil ... mirasçılarına duruşma gün ve saatini bildirir davetiye gönderilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek kararlaştırılan duruşma gününe davacı tarafın gelmediği gerekçesi ile dosyanın işlemden kaldırılmasına, daha sonrada davanın 3 ay içerisinde yenilenmediği gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsiz olduğu" gerekçesiyle bozulmuştur.
6.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Taşlıçay Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20.11.2018 tarih,2014/23 Esas, 2018/110 Karar sayılı kararı ile, 30. celsede müdahil davacı mirasçısı ...'ın hazır bulunduğu ve 20/10/2017 tarihinde yapılan keşifte görev alan ve dosyaya rapor sunan fen ve ziraat bilirkişilerinin keşif tutanağı ile taktir olunan bilirkişi ücretinin ödenmesi için adı geçen tarafa 2 haftalık kesin süre verildiği ihtaratın usulüne uygun olarak yapıldığı ancak miraşçı tarafından söz konusu delil avansının yatırılmadığı sonraki celsede dosyanın 2. kez işlemden kaldırıldığı, mirasçı ...’ın 07/09/2018 havale tarihli dilekçesi ile dosyanın yeniden işleme konulması talebinde bulunduğu bunun üzerine yenileme tensip zaptı ile söz konusu bilirkişi ücreti ve sözlü yargılama aşamasına geçilmesi için gerekli olan tebligat masraflarına ilişkin muhtıranın tüm mirasçılara tebliğ edildiği ancak yine bilirkişi ücreti ve tebligat masraflarının yatırılmadığı görülmekle 32. celsenin ara kararı ile müdahil davacı ... mirasçılarının bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verildiği, tapu iptali ve tescil talebi ile iddia ve savunmanın değerlendirilmesi bakımından keşif yapılması ve bilirkişi raporunun düzenlenmesi zorunlu olup mahallinde keşif yapılmasına rağmen rapor sunan bilirkişilerin ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle müdahil davacı mirasçılarının söz konusu bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmalarına böylelikle ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
7. Bozma Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda bahsi geçen kararına karşı süresi içerisinde müdahil davacı ... mirasçılarından ... tarafından temyiz isteğinde bulunulmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
Müdahil davacı ... mirasçısı ... temyiz dilekçesinde, dinlenen bilirkişilerin hakikata uyumlu ifadelerinden anlaşıldığı üzere taşınmazın nizasız, fasılasız, iyiniyetli ve malik sıfatıyla fiili olarak mirasbırakanlarından intikalen kullanım ve tasarruflarında olduğu, dosya kapsamıyla iddianın ispat edildiği, buna rağmen mahkemece bilirkişi ücretinin yatırılmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı bir durum teşkil ettiği gerekçesiyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili isteğinden ibarettir.
9.2. Değerlendirme
9.2.1 Kadastro sonucu dava konusu Kumlubucak Köyü çalışma alanında bulunan 140 ada 15 parsel sayılı 16.112,78 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı nedeniyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. ... tarafından tapu kaydı nedenine dayanılarak tapu iptali ve tescil istemiyle açılan davaya ... iskan kaydı, mahkeme kararı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak müdahil olmuştur.
9.2.2 Mahkemece yukarıda derecatı aktarılan dava dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda nihayetinde müdahil davacı mirasçılarının delil ikame avansını tamamlamadıkları bu nedenle toplanan delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayıldıkları, hal böyle iken iddianın ispat edilemediği gerekçesiyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç usul ve yasaya uygun düşmemektedir.
9.2.3 Dosya kapsamı incelendiğinde mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamından sonra 04.10.2016 tarihinde iddia ve savunmanın tespiti için mahallinde keşif yapıldığı hazır olanların beyanlarının alındığı, keza dosya arasına bilirkişi raporlarının derç edildiği aşikardır. Hal böyle iken Mahkemece daha evvel yapılan 04.10.2016 tarihli keşif neticesinde toplanan deliller hüküm kurmaya elverişli olmadığından bahisle 6100 sayılı HMK’nın 288. maddesinin 2. fıkrası uyarınca re’sen keşif kararı alındığı delil ikame avansları ve keşif giderlerinin tamamlanması hususunda müdahil davacı yanlara usulüne uygun önel verilmeden 20.10.2017 tarihinde keşfin icra olunduğu, bu keşif neticesinde bilirkişi raporlarının dosya arasına alındığı sabittir.
9.2.4 6100 sayılı HMK’nun 288. maddesinin 2. fıkrası hakime uyuşmazlık konusu hakkında doğrudan yerinde inceleme için re’sen keşif deliline başvurulması hususunda cevaz vermiştir. Ancak bu halde hakim ispat külfetine göre keşif masrafları ve özellikle keşfe refakat edecek bilirkişilerin yasal ödeneklerinin davanın hangi tarafça karşılanacağı ile delil ikame avansının hangi kalemlerden oluştuğu hususunu keşfe ilişkin ara kararında ayrıntılı biçimde sayım ve dökümünü yapmak suretiyle belirleyip, ikame avansın karşılanması hususunda yine ilgili tarafa makul ve hakkaniyete uygun bir süre vermekle mükelleftir.
9.2.5 Somut olaya yeniden dönüldüğünde, Mahkemece usulüne uygun olarak keşif ara kararı tesis edip, gerekli öneller verilmeden bu anlamda delil ikame avansı dahi tamamlanmadan mahallinde belirlenen gün ve saatte keşfin yapıldığı, delillerin toplandığı ve bu delillerin dosya arasına alındığı duraksamasızdır. Hal böyle iken Mahkeme hakiminin kendi hatasını davanın taraflarına mal etmesi adalete duyulan güven duygusunu zedeleyeceği gibi, dosya arasında mevcut tüm deliller tartışılıp gerekirse daha evvel toplanan delillere ilişkin giderin dava sonunda haksız çıkan tarafa yükletilmesi suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın ispat edilemediği gerekçesiyle karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmüştür.
V. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, alınan peşin harcın istek halinde yatıranlara iadesine kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.