"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
I. DAVA
Davacı ..., dava konusu taşınmazın taraflara müşterek murisi ...'dan kaldığını ve üzerinde bulunan evin davacı ve davalı tarafından ortak yapıldığını, ne var ki kadastro sırasında çekişmeli taşınmazın davalı adına tespit ve tescil edildiğini belirterek, miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile, davacı ve davalı adına eşit hisselerle tapuya tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., davanın 3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesi gereğince hak düşürücü süreden reddine karar verilmesini, öte yandan davacının iddialarının esas yönünden mesnetsiz olduğunu, tarafların murisi olan ...'in sağlığında terekede yer alan taşınmazları paylaştırdığını, o tarihten beri taşınmazların paylaşıma uygun biçimde kullanıldığını, murisin yaptığı paylaşıma uygun şekilde 105 ada 79 parsel sayılı taşınmazın müşterek murisin mirasçılarından dava dışı ... ..., 105 ada 80 parsel sayılı taşınmazın davacı ..., 105 ada 81 parsel sayılı taşınmazın ise davalı ... adına, 105 ada 102 parsel sayılı taşınmazın ise davacı ile davalı adına eşit paylarla tespit ve tescil edildiğini, davacının kadastro tespiti sırasında köyde olduğunu kadastro tespitinden haberdar olduğunu, askı süresinde ve sonrasında da bir itirazının olmadığını, paylaşıma uygun zilyetlik sürüldüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, 12.03.2019 tarih, 2017/367 Esas, 2019/131 Karar sayılı kararında, tarafların müşterek murisi ...'in sağlığından taşınmazlarını ... çocukları arasında paylaştırdığı, dava konusu taşınmazın komşu parselleri olan 105 ada 79 parselin müşterek murisin mirasçılarından dava dışı ... ... adına, 105 ada 80 parselin davacı adına ve 101 ada 102 parselin ise taraflar adına müşterek olarak tescil edildiği, paylaşıma uygun zilyetlik sürdürüldüğü gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Yerel Mahkeme kararına karşı yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Harç yönünden yerel mahkemenin talebin dışına çıkarak dava konusu edilmeyen, davacı tarafından yapıldığı sabit olan yapının değeri de eklenerek harç tamamlattırması suretiyle, bu değer üzerinden vekalet ücreti takdirinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tarafların ablası olup, keşif sırasında ortak tanık olarak dinlenen tereke lehtarlarından ... ...’ın ve diğer tanıkların keşif tutanağına yansıyan ifadeleri incelendiğinde davacının taleplerinde haklı olduğunun ortaya çıkacağını, yerel mahkemenin delilleri hiçe sayarak davayı reddetmesinin yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle istinaf taleplerinin kabulüne karar verilerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/670 Esas, 2019/634 Karar sayılı kararında,
Davacı vekilinin davanın esasına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne,
Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 12/03/2019 gün ve 2017/367 Esas, 2019/131 Karar sayılı kararının kaldırılmasına,
Davanın yeniden esasıyla ilgili olarak;
1- Davanın reddine,
2- Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40 -TL bakiye karar harcının peşin alınan 341,55.-TL ile 13.223,25 TL tamamlama harcı toplamı olan 13.564,80 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 13.520,40 -TL.nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan yargılama harç ve giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalının kendisini vekille temsil ettirdiği anlaşıldığından davalı lehine kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre hesaplanan ve takdir edilen 6.980,91 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin yukarıda sözü edilen kararına karşı yasal süresi içerisinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, temyiz dilekçesinde özetle, delillerin takdiri ve olaya uygulamasında hataya düşüldüğünü, çekişmeli taşınmazın muris tarafından eşit hisselerle davacı ve davalıya bırakıldığı, bu sebeple taşınmaz üzerinde her iki tarafça ayrı ayrı iki hane inşa edildiği, bu durumun keşif sırasında alınan beyanlar ile sabit olduğu, ne var ki kadastro sırasında taşınmazın davalı adına tespit ve tescil edildiği Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2019/670 Esas, 2019/634 Karar sayılı kararının bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili isteğinden ibarettir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.",
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi " Tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise on dördüncü madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile sabit olduğu takdirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur. ‘’ hükmünü içermektedir. ( madde metninde taksimden bahsedilse dahi kıyasen taşınmazın zilyedi murisin mirasçıların yasal miras payına mahsuben sağlığında yaptığı paylaştırma da bu kapsamdadır.)
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Bilindiği üzere, Kadastro Kanunu'nun 15/1. maddesinde, kural olarak kadastro faaliyetleri ve kadastro tespiti sırasında hem tapuya kayıtlı, hem de tapuya kayıtlı olmayan taşınmazların malikleri veya bunların mirasçıları arasında taksim edilmesi yahut muris tarafından sağlığında paylaştırılması sebebiyle zilyetleri adına tespitine ilişkin düzenleme getirilmiştir. Buna göre tapuya kayıtlı olmayan taşınmazların 14. madde gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildiği yahut muris tarafından paylaştırıldığı belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat olunduğu takdirde, bu taşınmazların paylaşım gereğince zilyetleri adına tespit edileceği belirtilmektedir.
3.3.2. Hemen belirtmek gerekir ki, paylaşıma dayanan taraf, TMK'nın 6. maddesi uyarınca, taşınmazın paylaştırılmış olduğunu, adına tespit edilecek kısmın kendisine isabet ettiğini, tespit tarihine kadar paylaşımın bozulmadığını ispat etmelidir.
3.3.3. Somut olaya gelince, çekişmeli 105 ada 81 parsel sayılı taşınmazın müşterek murisi ...’den intikal ettiği, murisin ölümünden evvel zilyetlik ve tasarrufunda bulunan taşınmazları paylaştırdığı, paylaşım sonucunda, dava konusu taşınmazın komşu parselleri olan 105 ada 79 parselin müşterek murisin mirasçılarından dava dışı ... ... adına, 105 ada 80 parselin davacı adına ve 105 ada 102 parselin ise taraflar adına müşterek olarak tescil edildiği belirlenmiştir.
3.3.4. Şu halde taşınmazın müşterek muristen geldiği, murisin ölmeden evvel taşınmazlarını paylaştırdığı, çekişmeli taşınmazın bu paylaşıma dahil edildiği duraksamasız olup, bu husus zaten tarafların da kabulündedir. Taraflar arasında niza konusu olan husus çekişmeli taşınmazın muris tarafından ne şekilde paylaştırıldığı, paylaşım sonucunda münhasıran davalıya bırakılıp bırakılmadığı, taşınmazın tamamının mı yoksa yalnızca üzerinde bulunan evlerin bulunduğu bölümlerin mi paylaşıma konu edildiği hususunda toplanmaktadır.
3.3.5. Toplanan delillerden, dava konusu taşınmaz üzerinde her iki tarafın halen kullanımında olan iki ayrı hanenin bulunduğu, bu evlerin müşterek murisin sağlığında yapıldığı sabittir. Ne var ki mahkemece murisin rızası doğrultusunda sürdürülen mevcut zilyetlik durumu üzerinde durulmamış, çekişmeli taşınmazın muris tarafından ne şekilde paylaştırıldığı hususunda keşif sırasında dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları çelişkili olduğu halde, bu çelişki giderilmemiş, murisin evlerin bulunduğu alanı mı yoksa çekişmeli taşınmazın tamamını mı paylaştırdığı hususu yeterince araştırılmadan hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
3.3.6. Doğru sonuca varılabilmesi için, mahallinde, elverdiğince yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilenler arasından seçilecek yerel bilirkişi kurulu ile taraf tanıkları ve refakate alınacak uzman fen bilirkişisi de hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalı; özellikle yerel bilirkişilerden ve taraf tanıklarından tarafların iddia ve savunmalarında ileri sürdükleri hususlar detaylı şekilde sorularak; paylaşma sonucu çekişmeli taşınmazın kime kaldığı ve tespit tarihine kadar kimin hangi tarihten beri hangi sıfatla zilyet olunduğu, taşınmazın tamamının mı yoksa yalnızca evlerin bulunduğu bölümlerin mi paylaşıma konu edildiği, taşımazın paylaşım sonucunda münhasıran davalıya mı bırakıldığı, yoksa taraflara müşterek olarak mı paylaştırıldığı hususlarında ayrıntılı bilgi alınmalı; beyanlar arasında çelişki oluştuğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapılarak bu çelişki giderilmeli, çelişki giderilemediği takdirdi hangi beyana, hangi gerekçeyle üstünlük tanındığı hüküm yerinde tartışılmalı, böylelikle hüküm kurulmalıdır.
VI. SONUÇ
1- Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin değinilen yönlerle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nin 371/1-a maddesi gereğince Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK'nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.01.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.