"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Yerel Mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, dava konusu 7 adet taşınmazın müşterek mirasbırakanları ...’dan intikal ettiği, mirasbırakanın terekesinin taksim edilmediğini ileri sürerek, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini talep etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, taşınmazların müşterek kök mirasbırakandan gelmediğini, davalının yakın mirasbırakanı olan babası Hüseyin’e ait olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, taşınmazların müşterek mirasbırakandan intikal etmediği, zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davalı yararına gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 21.03.2011 tarihli ve 2011/641 E-2011/1560 K sayılı kararı ile, “...TMK. nın 6.maddesi hükmü uyarınca herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Bu kural gereğince davacılar bu yerlerin mirasbırakandan kaldığını, terekesinin taksim edilmediğini, davalı ise dava konusu parsellerin ortak miras bırakanla ilgisinin bulunmadığını veya taksim yoluyla kendisine kaldığını kanıtlaması gerekmektedir. Dava dilekçesindeki açıklamalar, taraf tanıkları ile dayanak vergi kayıtlarına göre 4 parça taşınmazın mirasbırakanlar Arif ve ...’dan kalan yerler olduğu hususunda bir duraksama bulunmamaktadır. O halde, taksim olgusu, davalının 40 yıl süren zilyetliğinin malik sıfatıyla sürdürülüp sürdürülmediği, vergi kaydının zilyetlikle birleşip birleşmediği hususlarının davalı tarafça kanıtlanması gerekmektedir. Mahkemece bu yönler üzerinde gereği gibi durulmadan, kanıtlama külfeti davacı tarafa yüklenmek suretiyle kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece, HUMK.nun 258 ve 259. maddeleri uyarınca tanıklar, yerel ve teknik bilirkişiler marifetiyle yeniden taşınmazlar başında keşif yapılması, yukarıda açıklanan hususların açık ve ayrıntılı olarak yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulması, taşınmazların taksim edilip edilmediği hususunun net olarak ortaya çıkarılması, ondan sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi ... ”gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemece Verilen Direnme Kararı
Mahkemenin 30/06/2011 tarihli ve 2011/168 E – 2011/185 K. sayılı kararıyla; taşınmazların miras yoluyla ve taksim nedeniyle davalıya isabet ettiği, davalının malik sıfatıyla zilyetliği 40 yıldan beri devam ettiği gerekçesiyle önceki gibi hüküm kurulmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.
4. Direnme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Hukuk Genel Kurulu Kararı
Hukuk Genel Kurulunun 2011/8-765 E, 2012/86 K sayılı kararı ile “…eldeki davada bozma ilamında da değinildiği gibi, davacılar çekişme konusu taşınmazların ortak mirasbırakandan kaldığını, terekesinin taksim edilmediğini; davalı yan ise çekişmeli taşınmazların ortak mirasbırakanla ilgisi bulunmadığını veya taksimle taşınmazların kendisine kaldığını kanıtlamalıdır. O halde mahkemece; tarafların mirasbırakanları adına olan dayanak vergi kaydının, elbirliği halinde mülkiyete mi, paylı mülkiyet mi ilişkin olduğu araştırılarak, taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı; açıklanan ilkeler çerçevesinde taraflara düşen kanıt yükümlülüğü gözetilerek, toplanacak deliller ışığında iddia ve savunmalar araştırılmalı, sonucuna göre karar verilmelidir. Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına, bozma ilamında ve açıklanan ilave nedenlerle, uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır…” gerekçesiyle hüküm bozularak yerel mahkemeye gönderilmiştir.
6. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 18/06/2015 tarihli ve 2012/310 E – 2020/288 K. sayılı kararıyla; davacıların murisi Arif’in başka taşınmazları zilyet ettiği, davalılar murisi Hüseyin ile birlikte kullandıkları taşınmazın bulunmadığı, dolayısı ile çekişmeli taşınmazlarda Arif’in miras payı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; Bozma kararı gereklerinin yerine getirilmediğini, ispat külfeti üzerinde bulunan davalı tarafın taksimi kanıtlayamadığını, zilyetliğin malik sıfatıyla sürdürülmediğini ileri sürmüştür.
9. Gerekçe
9.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
9.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu 14.ve 15.maddeleri.
9.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV/6) numaralı paragrafında yer verilen yerel mahkeme kararının gerekçesinde belirtilen yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 53,00 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.